Psikiyatrist David Owen ve Jonathan Davidson tarafından dile getirilen bu sendrom, 2010 yılında tıp dünyasının önemli dergilerinden biri olan Brain’de yayınlanmıştır.

Genelde siyasetçilerde görülen bu hastalık “tanrısal ego” olarak da bilinmektedir.

David Owen ve Jonathan Davidson’a göre ‘güç zehirlenmesi’ içinde olanlar Hubris Sendromuna daha çok eğilimlidirler.

Makalede Hubris Sendromunun tanısı için 14 semptom tanımlanmıştır. Hastalık tanısı için bunlardan en az üç tanesinin varlığı yeterlidir denilmektedir…

İşte o kritik semptomlar;

1. Dünyayı, güç kullanımı yoluyla kendini yücelteceği bir yer olarak görür.

2. Öncelikle kişisel imajını geliştirmek amaçlı hareket etme eğilimi vardır.

3. Görüntüsü ve ifadeleri ile orantısız bir endişe içindedir.

4. Mevcut faaliyetleri ile ilgili konuşurken, bir mesih gibi yücelme eğilimi taşır.

5. Kendisini ulus veya kuruluşla bir tutar.

6. Konuşmalarında kraliyet ailesine özgü bir “biz” ifadesi kullanır.

7. Aşırı özgüven gösterir.

8. Kendisi için öteki olan grubu açıkça hor görür.

9. Diğer insanlar ya da iş arkadaşları gibi sıradan bir mahkemeye değil de sadece tarih ya da tanrı gibi bir üst iradeye karşı hesap verebilir olduğu duygusunu taşır.

10. O üst iradenin yargılamasında haklı olacağına dair sarsılmaz inancı vardır.

11. Gerçeklik ile bağı kopmuştur.

12. Pervasız, tez canlı, vesveseli, huzursuzdur ve dürtüsel eylemler sergiler.

13. Uygulamaların, sonuç ve maliyetlerinin dikkate alınmasını önlemek için, uygulamalarını ahlak, dürüstlük hakkında “geniş tasavvurlarına” dayandırır.

14. Aşırı özgüveni her an işlerin ters gidebileceği düşüncesinden yoksun, uygunsuz politikalar oluşturmasına neden olur.

Bunları neden anlattık;

Biz Milletvekili Saffet Bozkurt için;

‘Bu kadarını da yapmaz’ dediğimiz her şeyi yapıyor.

Onu yakından tanıyanlar bize yapabileceklerini anlatmıştı.

Biz ihtimal vermemiştik.

Şimdi yaşanılanlara tanık oldukça, yaşadığımız şaşkınlığı lütfen mazur görün.

Henüz 6 aylık vekil olan Saffet Bozkurt’un kibrini görünce,

Önceki dönem Milletvekili Hamdi Uçar’a haksızlık ettiğimizi düşünür olduk.

Saffet Bozkurt’un yanında Hamdi Uçar, mübalağasız alçak gönüllülük abidesi.

Makalede Hubris Sendromunun tanısı için belirlenen 14 semptomun, en az onuna Saffet Bozkurt’ta rastlamak mümkün.

Siyasi rakip gördüğü Fatih Çakır’ın, kızının düğüne gidenlere;

“Bundan sonra benim olduğum yere gelmeyeceksin!” diyecek kadar kibirli…

Belediye başkanına, ‘Sayın milletvekilimiz Avukat Saffet Bozkurt diye hitap edeceksin’ diye kompleksli…

Bir insandan bahsediyoruz.

Saffet Bozkurt’un son yaptığına tanık olunca, bundan önce bildiğimiz her şeyi unuttuk.

Geçtiğimiz hafta yaşanan selin ardından.

Zarar gören esnafın yaralarının sarılması ve geçmiş olsun dileklerini iletmek adına,

AFAD Başkanı Okay Memiş ve Valimiz sayın Osman Hacıbektaşoğlu, esnaf gezisi düzenliyor.

Tek tek tüm dükkanları gezen heyet, esnafa devletin yanlarında olduğunu söylüyor.

Bu sırada Genel Seçimlerde AK Partiden Milletvekili aday adayı olan Ömer Yazıcıoğlu’nun dükkanının önünden geçen heyet, Saffet Bozkurt’un hamlesi ile başka dükkana yönlendiriliyor.

Ne sayın Vali, ne de AFAD başkanı Ömer Yazıcıoğlu’nun dükkanını bilmez.

Saffet Bozkurt’un, Ömer Yazıcıoğlu’nu siyasi rakip olarak gördüğünü de bilmez.

Kibir abidesi sayın milletvekilimiz, el hareketiyle devlet erkanını farklı dükkana yönlendiriyor.

Yahu Ömer Yazıcıoğlu’nu kendine rakip olarak görebilirsin.

Fakat her şeyden önce afetten zarar görmüş bir esnaf.

Böyle bir afet durumunda nedir bu düşmanlık hali?

Saffet Bozkurt’un kibir ve egosu, yerel seçimde AK Partinin başına büyük iş açacak.

Yerel seçim öncesi, AK Partinin adayı ile Ereğli’yi gezerken, Ömer Yazıcıoğlu’nun dükkanını yine mi pas geçecek?

Senin, partinin kuruluşundan bugüne emeği olan Fatih Çakır ile ne problemin var sayın Bozkurt?

Neden bu kin ve öfke?

Fatih Çakır Ereğli’de AK Parti ile yerel seçimleri kazanırken, Saffet Bozkurt CHP’li belediyelere Avukatlık yapıyordu.

Kibir insanı küçültür.

Kişinin kendisine de zarar verir.

Olgun insanlar ağaç gibidir, meyve verdikçe başlarını aşağı eğerler.

SELDEN KÜTÜK KAPMAYA ÇALIŞANLAR

Geçtiğimiz günlerde gazeteci Mustafa Uysal şöyle bir makale yayımladı;

“Av. Saffet Bozkurt ‘un ilçe başkanı olması ile Yiğitoğlu ailesinden Mehmet Yiğitoğlu Ak Parti yönetimine girdi. Sonrasında Bozkurt’un milletvekili olmasıyla hem ticari hayatında hem de siyasi hayatında yıldız gibi parladı.

Beni bilenler bilir ne Mehmet Yiğitoğlu ile ne de Yiğitoğlu ailesi ile hiçbir husumetim yoktur. Ama kendime göre adalet terazim vardır ki, denge noktasının adı VİCDAN’dır.

İşte bu vicdanla Mehmet Yiğitoğlu'nun kızının Erdemir’e mühendis olarak işe girmesini eleştiren bir paylaşım yapmıştım.

Malum kendilerinin Alaplı OSB’de yatırım yapacağız, üretim yapacağız diye OSB’den aldıkları bir yer var.

Keşke oraya bir tesis kurup, kızlarını da o şirketin başına koyup şehre istihdam sağlasalardı.

Ama nerede?

Ohh fabrika veya tesis kurup istihdam sağlamak gerekçesiyle OSB’den yer al.

Oraya kapalı bir hol yap, farazi 10 milyona mal et. Sonra gerçek yatırımcıya 70-100 milyona kakalamaya çalış!

Nasıl olsa Milletvekilinin yanından ayrılmıyorsun!

Hangi OSB yönetimi, hangi kaymakam senin yatırım İçin değil rant İçin ucuza aldığın ve şimdi maliyetin kat kat fazlasına satmaya çalıştığın fabrika sahasını yatırım yapmıyorsun diye elinden alacak!

Şimdi Vekil torpiliyle Kızını Erdemir’e mühendis olarak ile soktun anladık.

Peki, Kok Fabrikası Müdürlüğünde işbaşı yapan kızın hariç Nakliyat Müdürlüğünde Yusuf Yiğitoğlu, 2.Sıcak Haddehane Müdürlüğünde Yasin Yiğitoğlu,

Elektrik Bakım Müdürlüğünde Şahin Yiğitoğlu,

2. Soğuk Haddehane Müdürlüğünde M.Ali Yiğitoğlu isimlerinden Erdemir’e yeni kadroya giren kaç kişi senin akraban?”

Mustafa Uysal Yiğitoğlu sülalesinin iktidar nimetlerinden nasıl faydalandığını anlatıyor bu makalesinde.

Şimdi aynı Yiğitoğlu ailesi, selden kütük kapmanın peşinde.

Selin ardından devletin yaptığı hasar tespit çalışmalarında, Yiğitoğlu ailesine ait iki kuyumcuda 10 Milyon TL’den fazla hasar olduğu bildirilmiş.

Tüm altınları sele kapılmış olmalı…

Bu işi yapan dostlarımıza sorduk,

Altınların sel suyuna kapılması mümkün değilmiş.

Kuyumcular dükkanlarında bulunan altını kasada muhafaza ediyor.

Peki 10 Milyonluk hasar nereden çıktı.

2 dükkanda tavanına kadar su dolsa, yeniden dekore etmek 1 milyon bile tutmaz ki.

İşte burada yine Saffet Bozkurt giriyor devreye…

Kağıt üzerinde fazla gösterilen zarar ya sigortadan, ya da devlet tarafından bir şekilde karşılanacak.

Şişirilen hasarlar ile Yiğitoğlu ailesine yine bir rant kapısı açılacağı iddia ediliyor.

Bizler bunun takipçisi olacağız.

Krizi fırsata çevirmek isteyenlere,

Selden kütük kapma peşinde olanlara,

Ve bunların siyasi destekçilerine fırsat vermeyeceğiz!