Üstad Sezai Karakoç böyle diyor bir şiirinde;
"En güçlü sofra devrilir bir rüzgarla.
En ömürlü çiçek göçer sonbaharla.
Ve ölüm hep asılı keskin kılıç başuçlarında.
Ve kapanır açılır ulu bir perde her yüzyılda..."
4 yıl içerisinde ikinci kez baba acısı ile sarsıldık.
Kıymetli Kayınpederim İbrahim Esmer hakka yürüdü.
Bir ay içinde hastalığını öğrendik ve kaybettik.
İbrahim Esmer, bugüne kadar kimseyi kırmamak için son nefesine kadar mücadele etti.
Kimseye eğilip bükülmedi.
Şerefi için yaşadı, şerefiyle göçüp gitti.
Tıpkı sonbaharda göçen yapraklar gibi, Kasım ayının ortasında uğurladık onu ebediyete.
Biz kendisinden razıyız, Allah'ta ondan razı olsun...
Cenazemiz sebebiyle yanımızda olan, arayıp soran tüm dostlarımıza sonsuz teşekkürler.
Allah dostlarımıza, geride kalan büyüklerimize uzun ömür versin...
AK PARTİ POSBIYIK'TAN MEDET UMAR MI?
Yerel seçim yaklaştıkça garip hesaplar yapılıyor.
Ereğli'de kontrol edebileceği bir aday isteyen Saffet Bozkurt, dümeni bu kez Halil Posbıyık'a kırmış.
Çok ciddi iddialar var.
Posbıyık'ın AK Parti ile flört halinde olduğu konuşuluyor.
Halil Posbıyık'ın yaşı herkesin malumu.
Artık desteksiz yürüyemiyor bile.
Buna rağmen koltuğu bırakmak istemiyor.
Geçmişte sağ partiden siyaset yapan Posbıyık'ın yön değiştirme kabiliyeti herkesçe bilinmekte.
O yüzden AK Parti’ye geçmesine şaşırmayız.
Burada şaşırtıcı olan AK Parti'nin Posbıyık'ı kabul etmesi olur.
Hakkında birçok iddia varken,
Cüruf meselesi meselesinde TEKAY firması ile girdiği ilişkiler tüm şehirde konuşulurken,
Yılın 3 günü Sevgi, Barış, Dostluk.
Kalan 362 günü kaosla beslenirken.
En önemlisi;
Kulağı duymaz, ayağı yürümekte zorlanırken.
Halil Posbıyık ısrarının ne AK Parti’ye, ne de Ereğli'ye faydası olur.
SİYASETÇİLERİ ÜZMEK İSTEMEYENLER
Siyasileri üzmek istemiyor bazı bürokratlar.
Üzmeyelim eyvallah.
Ama asil olanı da unutmamak lazım.
Aristo, siyaseti bir insanın uğraşabileceği en nitelikli iş olarak tanımlamıştı.
Siyasetçiler, bağlı oldukları topluluklara katkıda bulunurlar.
Güç devşirmenin en etkili yoludur.
Siyasetçiler zaman zaman,
Sadece Zonguldak'ta değil, neredeyse tüm dünyada, itibarsızlık, sahtekarlık, çıkarcılık ve yozlaşmışlıkla da beraber anılır.
Elbette hepsi kötü demiyoruz.
Ama seçilmişleri üzmemek adına, atanmışların bazen halkı ihmal ettiğini görüyoruz.
Seçen halk, seçilmişe yetkiyi veren halk.
Onun için atanmışlar ilk olarak halkı gözetmeli.
Seçilmiş ve atanmış el ele verip halk için çaba gösterirlerse kazanan halk olur, kent olur.
O yüzden amaç siyasileri üzmemek değil, halkı üzmemek olmalı...