Geçtiğimiz Cuma günü Türkiye Taşkömürü Kurumu’na Zonguldak ilinden alınacak olan 1.500 işçi için kura çekimi yapıldı.

Hepinizin malumu gerek Zonguldak gündemine gerekse Türkiye gündemine birtakım iddialar yansıdı.

Elektronik kuranın ne kadar sağlıklı olduğu tüm hafta sonu boyunca tartışıldı.

Kendi fikrim şu ki, ben de sağlıklı bir kura olup olmadığı yönünde birtakım endişeler yaşıyorum.

Aynı isme sahip kişiler arasında yaşanan karışıklıklardan tutun, nihai liste yayınlandıktan sonra ortaya çıkan 2 yabancı ismin günlerce tartışıldıktan sonra birinin listeden çıkarılıp, diğerinin kuradan isminin çıkmasına kadar tartışılacak o kadar konu var ki.

En önemlisi şu, benim Zonguldaklı, Zonguldak’ta doğup büyümüş, bu toprağın insanı hemşehrilerim işsizlik ile mücadele ederken, Mısır’dan gelmiş ve sonradan Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı olmuş bir kişinin TTK’da işbaşı yapacak olması benim kanıma dokunuyor.

Bu ırkçılık falan değil, bu tamamen kendi yurttaşlarımın kendi ülkelerinde öncelikli olmasını istemek!

Yıllardır süregelen bir yabancı vatandaş sorunu ile karşı karşıyayız, Türk vatandaşları ikinci sınıf vatandaş muamelesi görürken, sonradan vatandaşlık almış veya hala vatandaşlık almamış olup mülteci statüsünde olan insanların daha güzel şartlarda yaşıyor olması ülkemizdeki beka sorunlarından biridir.

Asıl konumuz üzerinden konuşmak gerekirse,

Ben, Türkiye Taşkömürü Kurumu’na alınacak olan işçilerin en az 5 yıl süreyle Zonguldak’ta ikamet etmiş olma şartının aranmasını isterdim. (Bu süre sadece bir örnek)

Bir diğer konuya gelince,

Aynı isme ve soyisme sahip olan kişilerin isimlerinin aynı anda kurada çıkması neticesinde oluşan karışıklıktan bahsetmek istiyorum biraz.

CHP Zonguldak Milletvekili Deniz Yavuzyılmaz da geçtiğimiz günlerde bu konu ile ilgili bir açıklama yapmıştı.

Yavuzyılmaz;

“Aday sıra numarasına göre kurayı kazandığını gören bir adayın T.C Kimlik numarası aynı ad ve soyada sahip diğer adaya ait olarak ekranlarda görüldü. Bu da adayın belirlenmesinde aday numarasının mı yoksa T.C numarasının mı baz alınacağı konusunda büyük bir karmaşaya yol açtı” dedi.

Gerçekten hangi yüzyılda yaşıyoruz?

Böyle bir karışıklık nasıl yaşanabilir?

Açıkça söylemek gerekirse, ben elektronik kura zırvasına güvenmiyorum!

Az evvel de belirttiğim gibi teknoloji çağındayız her şey mümkün.

Bu kuranın çekileceği yazılımı kim yaptı?

En önemli mesele bu!

Ve bu kişi ne kadar güvenilir bir yazılım oluşturdu?

Bu tür yazılımlarda, bu kodlamayı yapan kişi istediği her şeyi yapabilir.

Kura çekim aşamasında araya kendi istediği isimleri bile serpiştirebilir veya baştan sona 1.500 ismi bile belirleyebilir.

Yani belki de kura diye sıra ile isimler bile okunabilir.

Elbette ki ben durum böyle oldu demiyorum,

Sadece bu tür ihtimaller olduğundan bahsediyorum.

Çok yakın iki dostum yazılım işini icra ediyorlar.

Bu konuyu onlar ile istişare yaptık.

Kendileri bana yazılım dünyasında her şeyin ama her şeyin mümkün olduğundan bahsettiler.

Dediğim gibi bu bahsettiklerim birer itham değil, sadece ihtimal.

Dileğim bundan sonraki kuraların elektronik ortamda yapılmaması yönünde

Çünkü teknolojinin kolaylıkları olduğu kadar dezavantajları da oldukça fazla!