Dünyada hangi ırk veya dinden olursa olsun, insanlar arasında en çok kınanan ve hoş görülmeyen suçların başında hırsızlık gelir.
Hırsızlık, birinin malını ya da hakkını, hakkı olmadığı halde çalmak olarak tanımlanır ve açlık gibi zorlayıcı nedenlerle yapılsa bile toplum tarafından kabul görmez.
Bir ekmek çalan kişi dahi, "Açım, mecbur kaldım" dese bile, ona çoğu zaman “Çalmak yerine yardım isteye bilirdin” denir.
Hırsızlık, sonuçta bir emeğin, bir hakkın gasp edilmesidir ve bu durum yasalar önünde ceza ile karşılık bulur.
Ancak, göz ardı edilen başka bir hırsızlık biçimi vardır ki, bu daha derin ve tehlikeli bir sorundur!
Torpil ile hak çalmak.
Bakın bugün Zonguldak’ta bugünlerde en çok bu torpil iddialarını konuşuyoruz.
Torpil, sadece bir ekmek çalan bir hırsızın yaptığından daha büyük bir hak gaspıdır.
Çünkü burada çalınan, yılların emeği, bilgi birikimi ve liyakattir.
Bir insanın hayatını bilime, sanata ya da mesleki kariyerine adaması, uzun ve zahmetli bir yolculuğu ifade eder.
Bu yolculukta, gece gündüz çalışmak, maddi ve manevi zorluklarla başa çıkmak, hastalıkta dahi durmadan çalışmak söz konusudur.
Tüm bu çabaların sonunda, liyakat sahibi insanlar hak ettikleri konuma gelmek ister.
Ancak torpil devreye girdiğinde, bu emekler göz göre göre çöpe atılır.
Torpil ile iş bulan ya da bir makama gelen kişiler, ne yazık ki yıllarını bu uğurda harcamış liyakat sahiplerinin önüne geçer.
Bu durum, emeğe saygının kaybolmasına, çalışmanın anlamsızlaşmasına yol açar.
Bir insanın hak ettiği bir pozisyonu torpil ile elde eden bir başkasına devretmesi, onun hakkını çalmakla eşdeğerdir.
İşin daha acı tarafı ise, bu tür haksızlıklar toplum tarafından normal karşılanmaya başlamış, "Adamını bulmuş, helal olsun" gibi ifadelerle adeta bir başarı olarak görülmeye başlamıştır.
Torpil ile iş sahibi olan kişilere herhangi bir ceza verilmez, aksine maaş, itibar, saygınlık ve ödüllerle karşılık bulurlar.
Bu durum, liyakat sahibi insanları hayal kırıklığına uğratmakta, toplumsal düzenin bozulmasına neden olmaktadır.
Torpil ile makam ve mevki sahibi olan kişiler, bilim ve ilimle uğraşan liyakat sahiplerinin çalışmalarını engellemekte, onların önünü kesmektedir.
Böyle bir ortamda, liyakat ile çalışan insanlar birer "enayi" olarak görülmekte, emeklerinin değersizleştiği düşünülmektedir.
Bu adaletsizlik, genç nesillerin torpile yönelmesine neden olmakta, akademik ve bilimsel kariyer yapmanın anlamsız hale gelmesine yol açmaktadır.
İnsanlar artık çocuklarını eğitime değil, torpil arayışına yönlendirmektedir.,
Bu durum, devletin kurumlarında ve toplumun genel yapısında ciddi bir yozlaşmaya sebep olmaktadır.
Teknolojinin geliştiği, uzay çağının konuşulduğu bir dönemde yaşıyoruz.
Bu çağda, ilim ve bilime dayalı bir toplum yapısının inşa edilmesi gerekmektedir.
Ancak, torpil devri devam ettikçe, bu hedeflere ulaşmamız mümkün olmayacaktır.
Devletin makam ve mevkileri, torpilli kişilere değil, liyakat sahibi insanlara verilmelidir.
Torpil sistemi artık miadını doldurmuştur.
Yeni nesiller, bu adaletsizliği kabul etmeyecek ve torpilin sona ermesi için mücadele edecektir.
Çünkü liyakatsizlik, bir toplumun en büyük düşmanıdır ve torpil ile bir makam çalmak, bir neslin emeğini çalmaktır.
Tabi hayatını insanlara şantaj yapmak, insanların emeklerini çalmak, insanlara iftira atmak, kurumlar kapısında 100 lira harçlık almakla geçirenlerin bizi anlamasını beklemiyoruz.
Ama devletimizin liyakat, namus, şeref sahibi bürokrat ve siyasilerinin bizi anlamasını diliyoruz.