Son günlerde özel maden işletmelerinde çalışan işçilerin eylemleri gündemde.

Çalışanlar mutsuz.

İşveren ise dertli.

Bir çok özel maden ocağı işletmecisi aynı sorunları yaşıyor.

Artan maliyetler işletmecinin belini büküyor.

Sorunun buralara gelmesinin nedeni, taş kömürü fiyatının düşmesi.

Özel maden işletmeleri, çıkarttığı kömürün çok büyük bir kısmını termik santrale satıyor.

Eren Enerji bir süredir yerli kömüre sırtını döndü.

Zonguldak’ı adeta ithal kömür cennetine dönüştürdü.

Eren Enerji kömür almayınca, kömür işletmecileri ÇATES’in insafına gebe kalıyor.

Yaşanan Pazar sorununu kendi lehine çeviren ÇATES, istediği gibi fiyat koyarken, vadeleri de kendi belirliyor.

Bu durum üreten maden işletmelerini oldukça zor duruma sokuyor.

Maden işletmecileri ekonomik sıkıntı yaşayınca bu durum çalışanlara sirayet ediyor.

Bu kriz kentte bir domino etkisi yaratabilir.

Rödevans saha işletmelerinde çalışan binlerce madenci için tehlike çanları çalıyor.

Eren Enerji, belirli dönemlerde yerli kömür alımını durduruyor.

Ardından gelen tepkiler ile yeniden almaya başlıyor.

Binlerce madenci ve kömür işletmecileri Eren Erenji’nin insafına mahkum edilmemeli.

Eren Enerji’nin  yerli kömür üreticisi olan Rödevans saha işletmelerinden kömür alımlarını durdurması ve ithal kömüre yönelmesi sonucunda,

Rödevans saha işletmeleri zor duruma düşüyor ve kapanma tehlikesiyle karşı karşıya geliyor.

Havzada üretilen yerli ve milli olan taşkömürüne sırt çevirmek Eren Enerji gibi kuruma yakışmaz.

Bu iş kentin sosyoekonomik dengesini sarsar.

Rödevans saha işletmelerinde yaklaşık 3000 işçi çalışmakta.

Aileleri de sayarsak binlerce insandan söz ediyoruz.

Halbuki Eren Enerji’nin buraya gelmesinin en temel amacı yerli kömür kullanacak olmasıydı.

EPDK’nın aldığı kararla, ithal kömürle yerli kömüre verilen teşvikin arasındaki uçurum, Enerji firmalarını da ithal kömüre yönlendiriyor.

Fakat ne olursa olsun.

Büyük enerji şirketlerinin fedakarlık yapıp, yerli kömüre sahip çıkması gerekiyor.

Zira bu şehirde ekmek yiyorlarsa, bu şehir için ellerini taşın altına koymaları gerekir.

Bir de nayloncular girdi kömür piyasasına.

Sansar gibi etrafta geziyorlar.

Yaptıkları iş naylon fatura ile kömür toplayıp Enerji firmalarına satmak.

Devletten çalarak, üreticiden daha fazla kazanıyorlar.

Hem de suya sabuna dokunmadan.

Bu kelimenin tam anlamıyla soygun.

Peki soyulan kim?

Devlet…

BOZUK TAVUK YAKALANAN FİRMA COŞKUNOĞLU’NUN KIZIYMIŞ

Zonguldak’ta bir gıda skandalı yaşandı.

10 ton bozuk tavuk eti yakalanarak imha edildi.

Kent tarihinin en büyük gıda skandalıydı yaşanan.

Biz bunu haberleştirdik.

Coşkunoğlu firmasının adını yazdık.

Kıyamet koptu…

Türlü iftiralara maruz kaldık.

Haberi yaptığımız zaman kapımızda yattı adeta.

Yetmedi haberi kaldırmamız için para teklif etti.

Devam eden soruşturmaların ifadelerinde bunlar mevcut.

Sonra o kapımızda yatan Mustafa Özkan,

‘Bizim firmamızda bozuk tavuk yakalanmadı’ dedi.

Adama demezler mi; madem bozuk tavuğu yakalatan sen değildin, neden ofisimizin kapısında yattın?

HTS kayıtlarına bakalım benim Mustafa Özkan’ı bir kere aramışlığım yoktur.

Kendisi hatırını kıramayacağım dostlarımı araya soktu.

Sonra bir kurmaca ses kaydı ile mağdur edebiyatı yaptı.

Bu sırada Coşkunoğlu firmasının diğer ortağı Hakan Özkan, soluğu AK Parti Milletvekili Saffet Bozkurt’un yanında aldı.

Tekzip metni yolladılar Zonguldak’ta mahkeme kabul etmedi.

Gittiler Bartın’dan karar çıkarttılar.

Türkiye hukuk devleti, karara saygı duyup yayınladık elbette.

Ama bu kararın nasıl çıktığını sonuna kadar araştıracağız.

Gerekli şikayetlerimizi yapacağız.

Siyasi rüzgarı arkasına alarak bizi susturmaya kalkanlara, tabi ki pabuç bırakmayacağız.

Peki işin aslı ne?

Coşkunoğlu firması biz suçsuzuz diyor ya…

10 ton bozuk tavuk eti yakalanan firma, Hakan Özkan’ın kızının firması.

Depolar ortak.

Orada tutulan ürünler, Coşkunoğlu’na ait mağazalarda satılıyor.

Adresler aynı.

Ama Özkan ailesi söylediği yalanlar ile gıda skandalının üzerini örtmeye çalışıyor.

Biz bu işin peşini bırakmayacağız.

Bu ülkede adalet var!

Son günlerde özel maden işletmelerinde çalışan işçilerin eylemleri gündemde.

Çalışanlar mutsuz.

İşveren ise dertli.

Bir çok özel maden ocağı işletmecisi aynı sorunları yaşıyor.

Artan maliyetler işletmecinin belini büküyor.

Sorunun buralara gelmesinin nedeni, taş kömürü fiyatının düşmesi.

Özel maden işletmeleri, çıkarttığı kömürün çok büyük bir kısmını termik santrale satıyor.

Eren Enerji bir süredir yerli kömüre sırtını döndü.

Zonguldak’ı adeta ithal kömür cennetine dönüştürdü.

Eren Enerji kömür almayınca, kömür işletmecileri ÇATES’in insafına gebe kalıyor.

Yaşanan Pazar sorununu kendi lehine çeviren ÇATES, istediği gibi fiyat koyarken, vadeleri de kendi belirliyor.

Bu durum üreten maden işletmelerini oldukça zor duruma sokuyor.

Maden işletmecileri ekonomik sıkıntı yaşayınca bu durum çalışanlara sirayet ediyor.

Bu kriz kentte bir domino etkisi yaratabilir.

Rödevans saha işletmelerinde çalışan binlerce madenci için tehlike çanları çalıyor.

Eren Enerji, belirli dönemlerde yerli kömür alımını durduruyor.

Ardından gelen tepkiler ile yeniden almaya başlıyor.

Binlerce madenci ve kömür işletmecileri Eren Erenji’nin insafına mahkum edilmemeli.

Eren Enerji’nin  yerli kömür üreticisi olan Rödevans saha işletmelerinden kömür alımlarını durdurması ve ithal kömüre yönelmesi sonucunda,

Rödevans saha işletmeleri zor duruma düşüyor ve kapanma tehlikesiyle karşı karşıya geliyor.

Havzada üretilen yerli ve milli olan taşkömürüne sırt çevirmek Eren Enerji gibi kuruma yakışmaz.

Bu iş kentin sosyoekonomik dengesini sarsar.

Rödevans saha işletmelerinde yaklaşık 3000 işçi çalışmakta.

Aileleri de sayarsak binlerce insandan söz ediyoruz.

Halbuki Eren Enerji’nin buraya gelmesinin en temel amacı yerli kömür kullanacak olmasıydı.

EPDK’nın aldığı kararla, ithal kömürle yerli kömüre verilen teşvikin arasındaki uçurum, Enerji firmalarını da ithal kömüre yönlendiriyor.

Fakat ne olursa olsun.

Büyük enerji şirketlerinin fedakarlık yapıp, yerli kömüre sahip çıkması gerekiyor.

Zira bu şehirde ekmek yiyorlarsa, bu şehir için ellerini taşın altına koymaları gerekir.

Bir de nayloncular girdi kömür piyasasına.

Sansar gibi etrafta geziyorlar.

Yaptıkları iş naylon fatura ile kömür toplayıp Enerji firmalarına satmak.

Devletten çalarak, üreticiden daha fazla kazanıyorlar.

Hem de suya sabuna dokunmadan.

Bu kelimenin tam anlamıyla soygun.

Peki soyulan kim?

Devlet…

BOZUK TAVUK YAKALANAN FİRMA COŞKUNOĞLU’NUN KIZIYMIŞ

Zonguldak’ta bir gıda skandalı yaşandı.

10 ton bozuk tavuk eti yakalanarak imha edildi.

Kent tarihinin en büyük gıda skandalıydı yaşanan.

Biz bunu haberleştirdik.

Coşkunoğlu firmasının adını yazdık.

Kıyamet koptu…

Türlü iftiralara maruz kaldık.

Haberi yaptığımız zaman kapımızda yattı adeta.

Yetmedi haberi kaldırmamız için para teklif etti.

Devam eden soruşturmaların ifadelerinde bunlar mevcut.

Sonra o kapımızda yatan Mustafa Özkan,

‘Bizim firmamızda bozuk tavuk yakalanmadı’ dedi.

Adama demezler mi; madem bozuk tavuğu yakalatan sen değildin, neden ofisimizin kapısında yattın?

HTS kayıtlarına bakalım benim Mustafa Özkan’ı bir kere aramışlığım yoktur.

Kendisi hatırını kıramayacağım dostlarımı araya soktu.

Sonra bir kurmaca ses kaydı ile mağdur edebiyatı yaptı.

Bu sırada Coşkunoğlu firmasının diğer ortağı Hakan Özkan, soluğu AK Parti Milletvekili Saffet Bozkurt’un yanında aldı.

Tekzip metni yolladılar Zonguldak’ta mahkeme kabul etmedi.

Gittiler Bartın’dan karar çıkarttılar.

Türkiye hukuk devleti, karara saygı duyup yayınladık elbette.

Ama bu kararın nasıl çıktığını sonuna kadar araştıracağız.

Gerekli şikayetlerimizi yapacağız.

Siyasi rüzgarı arkasına alarak bizi susturmaya kalkanlara, tabi ki pabuç bırakmayacağız.

Peki işin aslı ne?

Coşkunoğlu firması biz suçsuzuz diyor ya…

10 ton bozuk tavuk eti yakalanan firma, Hakan Özkan’ın kızının firması.

Depolar ortak.

Orada tutulan ürünler, Coşkunoğlu’na ait mağazalarda satılıyor.

Adresler aynı.

Ama Özkan ailesi söylediği yalanlar ile gıda skandalının üzerini örtmeye çalışıyor.

Biz bu işin peşini bırakmayacağız.

Bu ülkede adalet var!