BİZE ŞANTAJCI DİYENLER ÇETİN YILMAZ’I DİNLESİN!

Ereğli'de yaşanan cüruf gerçeğini dile getirebilecek cesarete sahip tek basın kuruluşu olduğumuzu gurur ile söyleyebilirim.

Hatta bu yüzden basınımızın güzide temsilcileri tarafından sıkça iftiraya uğruyorum.

Sermayeden yana olan bazı arkadaşlar, bizim Kıyıcak halkından yana olmamızı sindiremiyor.

Lafügüzaf yaparak, güdümünde oldukları siyasilere ve sermayeye yaranmak isteyen bu isimler,

Kıyıcak mahallesinde 'herkesi doyurmuşlar oğul' diyen teyzenin anlattığı kişilerin ta kendisi.

Yel değirmenlerine karşı savaş açan Don Kişot misali, cürufa karşı duran Çevreci Aktivist Çetin Yılmaz canlı yayında tüm süreci anlattı.

Kendisi yöre halkıyla birlikte yöre halkıyla yıllarca çevre katliamına karşı hukuk mücadelesi veriyor.

Yaşananları bir bir canlı yayında anlattı.

Çok çarpıcı ifadeler kullandı.

Erdoğan Erdem ve Şükrü Kılıç arasındaki ilişkinin iyi araştırılması gerektiğini, ilişkinin organize bir suç olduğunu ve kendisinin de tehdit edildiğini iddia etti.

Kıyıcak mahallesinin muhtarı olan Şükrü Kılıç ile yaptığı görüşmeyi anlattı.

Bunlar organize cüruf çetesi!

Kim bu yapının karşısında durursa itiyle bitiyle saldırıyorlar!

Bize de yaptıkları gibi!

Biliyorsunuz cürufun TÜBİTAK tarafından 'tehlikeli atık' olduğu onaylandı.

Fakat organize cüruf çetesi ne yasa dinliyor ne kural.

Bakınız, Çetin Yılmaz canlı yayında Ereğli Kaymakamı Mehmet Yapıcı ile arasında geçen diyaloğu anlattı.

Kaymakam bey halka fırça atmış,

'Siz kim oluyorsunuz da Erdemir’e karşı çıkıyorsunuz' demiş.

Sayın Kaymakam, Erdemir kim oluyor da Ereğli'yi zehirliyor?

Siz neden TÜBİTAK raporları gün gibi ortada iken hala halktan yana tutum sergileyemiyorsunuz?

Belediye Başkanı Halil Posbıyık neden halktan yana tutum sergileyemiyor?

Erdemir bugün varoluşunu madene, kömüre borçlu.

Şimdi OYAK'a geçince, şehri görmezden gelmesine sessiz kalamayız.

Cürufuna, dumanına, tozuna, toprağına sahip çıkacak!

Erdoğan Erdem servetine servet katacak diye, Kıyıcak halkını kimse görmezden gelemez.

Çetin Yılmaz'ın açıklamalarını iyi dinlemek iyi anlamak lazım.

Bize cüruf üzerinden saldıranlar, bir gün olsun Kıyıcak halkından yana olamadı.

Sebebi ne mi?

Tamamen duygusal…

BİZİM BİLDİĞİMİZ BUZ DAĞININ GÖRÜNEN YÜZÜYMÜŞ

Kısa sürede, bir anda zenginleşenlerin hikayesini anlattığımız için kızanlar oluyor ya,

İşte onun gerçek sebebini anladım.

Biz ev araba derken arkada dönen tezgah farklıymış.

İşin Aslı çok farklı.

Paranın kaynağını bulduk, belgeleri bekliyoruz.

Kimsenin kazancında gözümüz yok.

Öyle makineler, ederinin üzerinde fatura edilmiş ki...

Vah bizim halimize.

Para basma makinesi bulsalar, bu cihazlardan kazandıkları serveti kazanamazlar.

Öyle ya basması, kesmesi hep masraf.

Şimdiki tezgâh daha iyi, kes faturayı geç karşıya.

İpin ucunu yakaladık, gerisi kolay.

Baştan söyleyeyim,

Sonra 'Şantaj' diye ağlamak yok!

ÜÇ HARFLİ!

Zonguldak’ın başına bela olan üç harfli var ya.

Onun Pislikleri devam ediyor.

Geçmişte belediyeyi hortumlayanlar, şimdi dürüst edası ile şehirde geziyor.

Geçmişte Belediye başkanına kumpas kurup kaset ile şantaj yapan PİS,

Çalışmayan kepçeyi çalıştı gösterip fatura etmişti.

Aynı PİS bir gün ofisime gelmişti.

‘Ben büyük bir hata yaptım, vermemem gereken bir belgeyi birine verdim’ dedi.

Saçını başını yonuyordu.

Belli ki o verdiği belge sebebiyle oturdu kucağa!

Her şeye çözüm bulan PİS,

Oturduğu kucaktan kalkamıyor!

İkisi de birbirinden PİS!

Bizden uzak olsunlar, Allah’a yakın.