Corona - Covid-19 virüsü, hayvanlar arasında yaygın olan büyük bir virüs grubudur.
Tanımı her türlü bulunabilen ve mikroskopla görünüp, kan yoluyla teşhis edilebilen bir virüstür.
Zararı büyük fakat kendisi küçüktür.
Bilim adamları, araştırma yapmaya büyük bir hız kazandırmış olmalılar ki virüsün aşısı hususunda haberler gelmeye başladı. 
Salgın söz konusu olunca ne kadar da titiz bir çalışma sergileniyor çünkü neticesinde ölüm var. 

Bunları söyledikten sonra asıl meseleye yani bizi daha çok ilgilendiren mevzuya geçiş yapalım. 

Mevzû;
Virüs zaten mevcûd idi. 
Nerede mi? 
Ahlâkımızda.... 
Bu çok daha mühim bir meseledir. 
Namaz, oruç, zekat ve hac mühim ibâdetler fakat ahlâk hepsini şumûllendirir. Virüs bedeninize ahlakımızı bozmak için girmiş idi. 
Fark edenler savaş verdi.Hâlâ vermeye devam da etmekte. Virüs arzu ettiği yerlere girmek istedi,  fakat başaramadı. 

Virüsün işgal etmek istediği sahalar şöyle;

Göz, kulak, el, ayak, dil. Amma velâkin asıl kalbi işgal ettiğinde tahribâtın neticesi  malesef ki çok hazin. Başkasını suçlama, kendinde hep bir haklı olma seviyesizliğini getiriyor.
Şu suâl yerinde olur. 
Hangi virüs daha tehlikeli? 

Ahlâki değerlerimize saldıran virüsler daha tehlikeli! Değerlerimize sahip çıkmalıyız. Bu vetîrede virüsten hem maddi hem manevi temizlenmeli,kulluk vâzifemizi  nizamlı ve intizamlı  devam ettirme gayretinde olmalıyız. 
Ellerimizi bağlayıp olan biteni seyretmek yerine kaldırıp Cenâb'ı Hakk'a istiğfar ve duâ etmeliyiz. 

Camiler, okullar, spor salonları yani faydalı olacak yerler kapalı. Bunun dışında gece külüpleri, eğlence mekânları ve povyonların kapatılması ahlakı bozan virüsün pek işine gelmedi. 

Şahsen sevinç içinde bir karantina geçiriyorum neden mi çünkü;
Ahlaksızlığın değil masumluğun, benliğin değil bizliğin, varlığın değil yokluğun derinden hissedildiği her bir vatandaşımızın duâya durduğu şu vetîreyi hayırla geçireceğimizi düşünüyorum. İşte bu sebeplerle maddî ve manevi virüsten arınmış bir Türkiye olarak geleceğe daha sağlam ilerleyeceğiz biiznillah.