Tutunmak; tutup bırakmamak, dayanmak, sarılmak ya da asılmak, olduğu yerde ve durumda kalmak, yer etmek, dayanmak, direnmek mânâsına geliyor.
Tutmak ise, eline almak, elde bulundurmak
ele geçirmek, yakalamak, fırsatları değerlendirerek yol almak mânâsına gelir.
Bilinen bir gerçeği zikredelim, önce rahim duvarına sonra sımsıkı göbek kordonuna tutunmayanımız yoktur aramızda.
Tuttuğumuz veya tutunduğumuz neler var? Annemiz, babamız, kardeşimiz, evlâdımız, partimiz, futbol takımımız, işimiz, ,sevgilerimiz, hedeflerimiz,yatırımlarımız ellerimizle de yüreğimizle de sımsıkı tutuklarımız.
Tutmakta, tutunmakta güç kuvvet ister, tuttuğunu bırakmamak, tutunduğun yerin hakkını vermektir.
Bu kadar cümleyi neden kurduk, çünkü sevinçle erişmeyi mûrad ettiğimiz Ramazan-ı Şerif Ayı yaklaşmakta.
Cennet kapılarının açılacağı, Cehennem kapılarının kapatılacağı, meleklerin yeryüzüne misâfir olacağı, tuttuğumuz oruçlarımızın bedenimizde sıhhât bulacağı O mübârek ay.
Bu ay sabır ayıdır, akıl, idrâk, yürek ve kuvvet gerektirir.
İmsâk vaktiyle tutmaya başlayacağımız, akşam ezânıyla açacağımız orucu, rızâ üzere tutalım ki oda bizi tutsun.
Hâdi ellerimizi açalım, gelecek o güzel Ramazân-ı Şerif hürmetine Rabb'imizden dileyelim.
Zaman ve mekânı bilmediğimiz bir âlem için, tutuğumız oruçları, sayılı nefesleri temiz eyle
Yarâbbi!!!
İftârında açılan, sahûrunda niyet edip tutulan orucumuzu en güzel şekilde tutabilmeyi bizlere lûtfü kereminle ihsân eyle...
Âminnn...