14. TÜRKİYE ENERJİ ZİRVESİ'NDE GÜNDEM: BAZ YÜK SANTRALLERİ VE ENERJİ GELECEĞİYDİ
Türkiye enerji sektörünün nabzını tutan 14. Türkiye Enerji Zirvesi, 25-26 Kasım tarihlerinde İstanbul’da düzenlendi. Enerji dünyasının üst düzey temsilcilerini bir araya getiren etkinlikte, Eren Enerji CEO’su Ömer Buğer de dikkat çeken açıklamalarda bulundu. "Geleceğin Enerjisinde Baz Yük Santralleri" başlıklı panelde konuşan Buğer, enerji üretiminde kömürün kritik rolüne ve Türkiye’nin enerji stratejilerine dair çarpıcı değerlendirmeler yaptı.
KÖMÜR HALA ENERJİNİN TEMELİ
Panelde dünya genelinde elektrik üretiminde kömürün halen %36'lık bir paya sahip olduğuna dikkat çeken Ömer Buğer, bu oranların köklü bir değişim göstermediğini vurguladı. Yenilenebilir enerji yatırımları hız kazanmış olsa da kömür, özellikle enerji arz güvenliği açısından vazgeçilmez bir kaynak olmaya devam ediyor. Türkiye’de kömürün elektrik üretimindeki payı %37 ile dünya ortalamasına yakın bir seviyede bulunuyor.
“Almanya’da geçen yıl kömürün payı %32’ye kadar çıkmıştı. Gaz arzında yaşanan sıkıntılar nedeniyle kömürlü santraller devreye alındı. Almanya’nın bugün bile baz yük santralleri arasında kömür önemli bir yer tutuyor. Bu durum, dünyanın birçok ülkesinde baz yük santrallerinin stratejik önemini gösteriyor” diyen Buğer, kömürün enerji sistemlerindeki rolünün kolay kolay ortadan kalkmayacağını belirtti.
TÜRKİYE’DE KÖMÜRÜN YERİ VE GELECEĞİ
Türkiye’nin enerji üretiminde baz yük santrallerine olan bağımlılığına dikkat çeken Ömer Buğer, kömürlü santrallerin uzun vadede de sistemde kalmasının kaçınılmaz olduğunu söyledi:
“Nükleer santraller henüz devreye alınmadı, doğal gaz ise %21’lik bir paya sahip. Bu durum, kömürlü termik santrallere olan ihtiyacı artırıyor. Akkuyu Nükleer Santrali tam kapasite çalışsa dahi ihtiyacı karşılamaya yetmeyecek.”
Buğer, Türkiye’nin artan enerji talebine de değinerek, 2030’da elektrik üretiminin 500 teravatsaate, 2050’de ise 1.000 teravatsaate ulaşmasının beklendiğini ifade etti. Bu talebi karşılamak için sadece yenilenebilir enerjiye yatırım yapmanın yeterli olmadığını, kömürün bir süre daha enerji sisteminin temel taşlarından biri olarak kalacağını vurguladı.
YENİLENEBİLİR ENERJİ YATIRIMLARI İÇİN DEVASA BÜTÇE GEREKİYOR
Eren Enerji CEO’su, Türkiye’nin yenilenebilir enerji kapasitesini artırma hedeflerini de değerlendirdi. Örneğin, 40.000 megavatlık bir güneş enerjisi kapasitesi için 30 milyar dolarlık bir yatırım gerektiğini ve bu yatırımların tamamlanmasının 25-30 yıl gibi uzun bir süre alacağını belirtti. Rüzgar enerjisi yatırımları için de benzer maliyetler ve süreler öngörülüyor.
“Bu süreçte enerji arz güvenliğini sağlamak için kömürden hızlı bir çıkış mümkün değil. İthal kömür, yerli kömüre göre daha verimli ve ekonomik bir seçenek sunuyor. Yerli kömürün kalori değeri düşük olduğundan, aynı miktarda elektrik üretmek için beş kat daha fazla kömür kullanılması gerekiyor” dedi.
KÖMÜRÜN STRATEJİK ÖNEMİ VE GELECEĞE BAKIŞ
Dünya genelindeki enerji politikalarını örneklerle açıklayan Buğer, kömürün özellikle enerji krizleri döneminde önem kazandığını ifade etti. Almanya ve Polonya gibi ülkelerde kömürlü santrallerin halen enerji üretiminde kritik bir yere sahip olduğunu, Asya’da ise kömür kullanımının artmaya devam ettiğini belirtti.
Türkiye’nin ithal kömürden çıkmasının kısa vadede mümkün görünmediğini dile getiren Ömer Buğer, “72 teravatsaatlik ithal kömür üretimini karşılayacak bir nükleer enerji altyapısına sahip değiliz. Bunun için yaklaşık 10.000 megavatlık nükleer santral gücüne ihtiyaç var” diyerek, kömürün enerji sistemindeki yerinin uzun vadede korunacağını vurguladı.