TENCERE DİBİN KARA SENİNKİ BENDEN KARA! 

Zonguldak gerçekten garip bir şehir.

Hani bir hikâye vardı hatırlar mısınız, “Hırsızın hiç mi suçu yok?” diye.

Gerçekten son zamanlarda böyle hikâye gibi olaylar yaşıyoruz.

Mesela biz gazeteciler!

Bir haber yapıyoruz, bu haberin doğru olup olmadığı değil de, bunu bize kimin dediği merak ediliyor.

Kardeşim sen kimin ne dediğini, bu haberi bize kimin getirdiğini bıraksana!

Sen yaşanılan olaylar doğru mu değil mi onu söyle!

Ama yok!

İlla ki; “Bunu sana kim dedi?”

Ben bu durumu eşini aldatan erkeklerin durumuna benzetiyorum.

Bir erkek eşini aldattığında ve yakalandığında eşi ona; “Kâmil seni bir otelin lobisinde sarışın bir kadınla görmüşler” diye sorduğunda şu soruyla karşılık verir!

“Bunu sana kim dedi?”

Kardeşim sen o sarışın kadınla orada bulundun mu, bulunmadın mı?

Buna cevap versene!

Yok!

Çünkü zaman kazanarak kaçış yolu bulacak!

Kaçış yolunda çok önemli bir sorudur, “Bunu sana kim dedi?”

Buna benzer durum da son zamanlarda Zonguldak’ta yaşanıyor.

CHP Zonguldak Milletvekili Deniz Yavuzyılmaz'ın amcasının kızı Özlem Yavuzyılmaz Sökmen’i yanında danışman olarak göstererek çalıştırması ve yine Özlem Yavuzyılmaz’ın danışmanlık yerine diş hekimliği yapmasının etik olup olmaması ve bu danışmanın maaşını kimin alıp almadığı değil de bu haberin nasıl ortaya çıktığı merak ediliyor.

Gerçekten akıl tutulması!

Doğru bir tanedir.

CHP Zonguldak Milletvekili Deniz Yavuzyılmaz’ın bu işi yapması doğru mu, değil mi?

Konuşacaksak bunu konuşalım.

Gerisi, fasa fiso!

He bu arada da Zonguldak Belediye Başkanı Ömer Selim Alan bu konuda Deniz Yavuzyılmaz’ı; ”Biz kendisini sayısız önerge veren, kendisini dürüstlük abidesi olarak lanse etmeye çalışan biri olarak tanıyoruz. Bu tip şeyler yapıyorsa bunu açıklaması lazım. Böyle bir şey varsa halk hesabını sorar" sözleriyle eleştirmiş.

Gel şimdi bir de buradan yak!

Sayın Selim Alan siz bu konuda bir eleştiride bulunacaksanız, kendi kapınızın önünü bir süpürün!

Çalıştırmış olduğunuz ve maaşını aylarca belediyenin kasasından ödemiş olduğunuz hayalet özel kalem müdürünü bizler unutmadık.

Unutmuş birileri varsa onlara da AK Parti Zonguldak Milletvekili Polat Türkmen’in danışmanının kayınbiraderi olduğunu hatırlatırız!

Sizinkisi tam da “Tencere dibin kara senin ki benden kara!” olayı!

  

“ACILIK ÇOCUĞU” DEYİNCE TANIDI!

Bu sıralar havalar çok sert ama ben severim böyle havaları!

Nitekim Kurt da puslu havaları sever!

Birilerini tam silkme havası!

Ben öyle klavye delikanlısı modunda da silkmem

Silktiğim zaman idrak yollarında açılma yaparım.

Bunu zamanla, yaşayarak anlayacaklar!

Neyse, geçtiğimiz gün bir ağabeyim aradı.

Ergin “Sen pavyonda çalıştın mı?” diye sordu.

“Pavyonda çalışmadım da Pusula Gazetesi’nde 3 yıl çalıştım. Sana Pusula dediklerinde sen Pavyon anlamış olmayasın” dedim.

Bir kahkaha attı!

Olabilir kardeşim, öyle anlamış olabilirim” dedi.

“Peki şu yazdığın Zonguldak’ın ünlü Manukyan’ı kim?” diye sordu.

“Yok artık, tanımıyor musun? Hani şu pantolonunu matbaada düşüren daha sonra eşini bir otelin 101 Numaralı odasında basan ve aldığı para karşılığında otelden ayrılan kişi yok mu?” dedim.

“Yok çıkaramadım biraz daha açar mısın?” dedi.

“Ya yok mu birilerine yetişkin film yıldızı yazıyordu. Kendisi şu sıralar yetişkin film sektörüne giriyormuş.  Sonra bu yetişkin film yıldızı diye yazdığını yanına aldı. Eşiyle birlikte bir filmde oynatacakmış! Filmin adını da “Kelepçeli geceler!” koyacaklarmış!” O işte dedim.

“Ya Ergin’im çıkarır gibi oldum, az daha açsana” dedi”   

“Ya abi yok mu birine ‘Peçetecinin çocuğu, Acılık Çocuğu” diyordu. Hatta bu ‘Peçetecinin çocuğu’ diye yazdığı kişi hakkında yapılacak şikâyet dilekçelerini de kendi hazırlıyordu. Bu “Acılık Çocuğu” diye yazdığı manda hep buna havlıyordu, şimdi yanına aldı karşı tarafa havlıyor!” dedim.

“Heeeee! Şimdi çıkardım!” dedi.

“Bak Acılık Çocuğu deyince nasıl anlıyorsun” dedim.

“Bak kardeşim ben sana Pavyonda çalıştın mı diye niye sordum biliyor musun?” dedi

“Niye ağabey?” dedim.

“Bunların hayat kadını diye tabir ettiği o pavyonda çalışan kadınlar var ya bunlardan daha delikanlı. En azından özleri sözleri bir. Bunlar namusu iki bacak arasında zannediyor ama namus ruhtadır. Bunlar ruhunu şeytana satmış! Şimdi sen bunlara ne dersen de, bunların ahlaksızlıkları kendini aşmış.” dedi.

BEDEL ÖDEMEK!

Birileri bedel ödemiş, başkalarının da bedel ödemesi gerektiği konusunda imada bulunmuş.

Şimdi bu arkadaşa sormak lazım!

Sen neyin bedelini ödedin?

Askerlik yapmamak için ödediğin bedelli parasından bahsediyorsan biz onu canımızı ortaya koyarak, Bingöl Karlıova Bağlıisa Karakolu’nda ödedik!

Yok belediye başkanlarından aldığın cep harçlıklarını diyorsan, onun bedelini de sana “Harçlık Çetesi” yazan sahibine soracaksın.

Milliyetçiyim diye geziyor ortada!

“Ülkü ocaklarında yetiştik” diye bir de hava atıyor sağda solda!

Sana askerlikten kaçmayı mı öğrettiler orada!

Yoksa kalemini satarak bedelli askerlik yapmayı mı?

Sahibi “Kulağım duymuyor” diyerek askere gitmemek için sahte raporlarla çürük raporu alır, diğeri kalemini satması sonucu askerlik parasını başkan ağabeyine ödetir.

Bunlar milliyetçi öyle mi?

Madem bir taraf bedel ödeyecek!

Hadi bakalım!

Kazamız mübarek olsun!