Eğitim Sen Zonguldak Şube Sekreter İsmet Akyol yazılı basın açıklamasında, hükümetin çıkardığı KHK'lar ile çalışanların iş güvencesinin fiilen kaldırdığının altını çizerek şu ifadelere yer verdi;

"İşçilerin kıdem tazminatı ile kamu emekçilerinin sınırlı olan iş güvencesini tamamen kaldırma planı AKP'nin sürekli gündemindeydi. İş güvencesini kaldırmayı başaramayan hükümet, 15 Temmuz darbe girişimi sonrası ilan edilen OHAL ve arka arkaya çıkarılan Kanun Hükmünde Kararnameler (KHK) ile iş güvencesini aslında fiilen kaldırdı. Darbe girişimimi fırsata çevrilerek on binlerce kamu emekçisi açığa alındı, yüz binin üzerinde kamu emekçisi idari ve adli bir süreç işletilmeden ihraç edilerek eş ve çocuklarıyla birlikte mağdur edildi, açlığa terk edildi.  

Kamu emekçilerini korkutmaya, sindirmeye ve açık bir gözdağı vermeyi amaçlayan ihraçlarla örgütlü mücadele dağıtılmak istendi. FETÖ ve darbeyle uzaktan yakından hiçbir ilgisi olmayan ancak laik ve bilimsel eğitimi savunan, eğitimde ve sağlıkta yaşanan ticarileştirmeye ve özelleştirmeye karşı mücadele eden,  iş güvencesine sahip çıkan, işyerlerinde örgütlü mücadeleyi yürüten, iş, ekmek ve barış diyen Eğitim Sen'li, KESK'li kamu emekçileri, KHK saldırılarının hedefi oldular. Darbe girişiminde bulunanların yargılanmasına dahi başlanırken neyle suçlandığını dahi bilmeden hukuksuzca ihraç edilenlerin göreve iade işlemlerini inceleyeceği belirtilen OHAL İnceleme Komisyonu çalışmalarına bir türlü başlayamadı.

Kamu personel rejiminin liyakat yerine, mülakat ve sadakate dayalı bir şekilde yeniden biçimlendirdiğinin ilk işaretlerini 15 Temmuz sonrasında somut olarak görmeye başladık. OHAL ve KHK'lerle kamu emekçileri açığa alınıp ihraç edilirken diğer taraftan da öğretmenlikte KPSS sonucu oluşan puan sıralamasına göre değil, mülakata dayalı şaibeli sınavlar eşliğinde hayata geçirilen sözleşmeli öğretmenlik uygulamalarında gördük.

Tüm bu uygulamalara ve "hükümetin memuru" olmayanların kolayca işten çıkarılabileceği bir sisteme işyerlerinde emekçiler arasında ve geniş halk kesiminde büyük bir rahatsızlık var. OHAL ve KHK'larla yapılmak istenenler, gün geçtikçe daha iyi görülmeye başlandı. Sadece kamu emekçileri açısından değil, toplumun önemli bir kesiminde görülen rahatsızlığı açığa çıkaracak ve birleştirecek bir çalışma yürütmek düne göre daha fazla önem kazanıyor.

Kamu hizmetlerinin hızla piyasaya açıldığı, eğitimin sağlığın büyük ölçüde paralı hale getirildiği bir dönemde iş güvencesini savunmak, sadece belli bir hukuksal statüyü değil, aynı zamanda kamu hizmetlerini savunmak anlamına geliyor. Son dönemde büyük ölçüde sınırlandırılan iş güvencemizin tamamen kaldırılmak istenmesine,  OHAL ve KHK'larla yapılan hukuksuz açığa alma ve ihraçlara karşı sendika ayrımı yapmadan tüm emekçileri birleştirecek bir mücadele hattı oluşturmak ve buna uygun bir çalışmayı önümüze koymak göreviyle karşı karşıyayız.

Yıllardır sürekli yeniden cilalanıp gündeme getirilen yasal düzenlemeler ve fiili uygulamalara karşı cepheden birleşik ve örgütlü bir tutum almak, kamu emekçilerinin sadece bugünlerine değil, yarınlarına ve geleceklerine sahip çıkmaları açısından da hayati önem taşıyor.

Hükümetinin yıllardır kesintisiz sürdürdüğü, 15 Temmuz sonrasında daha da arttırdığı çok yönlü saldırılarına karşı tek tek işyerlerindeki tüm emekçileri somut talepler üzerinden yürütülecek mücadelede birleştirmek, örgütlü ya da örgütsüz, şu sendika ya da bu sendika üyesi diye ayrım yapmadan ortak hareket ettiğimizde bu saldırı mutlaka ama mutlaka püskürtülecektir.

[*]Kanun Hükmünde Kararname (KHK) ile ihraç edilen Eğitim Sen Zonguldak Şube Sekreteri ismet Akyol'un bu yazısı Evrensel gazetesinin "İş Güvencesi" ekinde yayınlanmıştır" 

Editör: TE Bilisim