Milletvekili Turpcu, "Türkiye 21. Uluslararası Kömür Kongresi'nde" şu konuşmayı yaptı:

"Kömür havzasının bir Milletvekili olarak bugünlerde Zonguldak tarihinin belki de en zor dönemini yaşadığımız dönemde, bu değerli organizasyonu gerçekleştiren, emeği geçen herkese teşekkür ederek sözlerime başlamak istiyorum.

Bugün hem Zonguldak hem de ülkemiz olarak, AKP iktidarın çelişkileriyle, ekonomik buhranla ve zorluklarla yüz yüze geldiğimiz durumun en son noktasındayız. 

Şimdi kısaca Zonguldak ve ülkemizin resmine sizlerle birlikte bakmak istiyorum.

80'li yıllara kadar istihdam yapısı, görünümü ve sosyo-kültürel yapısı bugünden çok daha iyi olan Zonguldak, 80`lerden sonra ekonomik olarak geri gidiş yaşadı ve bu çöküş AKP ile durdurulamaz hale geldi. Türkiye'nin ilk özel radyosunun kurulduğu, bir zamanlar en çok sinemanın bulunduğu, Türkiye'nin üç büyük şehri Ankara, İstanbul ve Izmir ile birlikte ilk tenis ve golf sahalarının olduğu yani sosyal ve kültürel olarak gelişmiş illerin en başında gelirdi.Ancak, Zonguldak, ekonomik, kültürel, sosyal ve nüfus olarak her alanda geriye gitmiştir.

İzlenen politikalarla taşkömürü üretiminin Zonguldak ekonomisinin ana unsuru olmaktan çıkarılmış olması, Türkiye Taşkömürü Kurumu'nun içinde bulunduğu durum ve ilimizin ithal kömür işgali altında bulunduğu gerçeğini göz önüne aldığımızda, bugünün anlamı daha net şekilde ortaya çıkmaktadır.

Yerin altında kömürümüz, yerin üstünde işsizlerimiz varken, gerekli hazırlıkların ve yatırımların yapılmaması ve mevcut işçi açığı nedeniyle yılda 1 milyon ton dahi üretemezken, 6,5 milyon tonu demir çelik sanayinde kullanılan koklaşabilir olmak üzere toplam 36 milyon ton taş kömürü ithal ediyoruz, yaklaşık 4 milyar dolar da para ödüyoruz.

Kendi kaynaklarını yok sayan, kaynaklarını kullanmayan bir ülkenin kalkınması mümkün değildir.

Dövizin arttığı, ithalatın zorlaştığı bu dönemde, kendi kaynaklarımıza yönelerek sağlanacak istihdam ve dışarıya verilecek dövizin önlenmesi çok önemli bir kazanç olacaktır. 

Bazı verileri sizinle paylaşmak istiyorum:

Türkiye'nin iç ve dış borcu AKP elinde yeni bir rekor kırdı. Son 15 yılda, iç borç 125 milyar $'a,  dış borç ise tam  % 238 artarak 438 milyar $'a çıktı.

1950`den 2002`ye kadar, 52 yılda verilen cari açık, 43.7 Milyar dolardı, son 16 yılda verilen cari açık 561.6 milyar dolara çıktı, yani 16 yılda 52 yılın toplam cari açığı 13'e katlandı.

80 yıllık dış ticaret açığı 247 milyar dolardı, son 16 yıllık dış ticaret açığı 960.6 milyar dolara çıktı. Yani ülkemiz ürettiğinden fazlasını tüketen, kaynaklarını işçilerine, sanayisine değil, yurtdışına akıtan bir ülke haline geldi.

149 milyar dolar dış faiz, 689 milyar TL iç faiz ödemişken, bunun karşılığında ne yaptılar, hangi iş alanlarını açtılar? Kaynaklarımız yatırıma değil, faize gitti, işsizlik ve yoksulluk rekor kırdı.

Halk yoksullaşırken milyonerlerin sayısı arttı, son 6 yılda milyonerlerin sayısı 32 binden 127 bine çıktı! Geçtiğimiz yıl ülkeyi terk eden Türk milyoner sayısı 6 bin olurken, son iki yılda Türkiye'yi terk eden milyoner sayısı ise 12 bine ulaştı.

Maliye Bakanı Naci Ağbal, 2003-2017 yıllarında toplamda 59 milyar 900 milyon dolarlık özelleştirmenin yapıldığını açıkladı. Peki bu paralar nereye gitti? Halka faydalı, istihdama, üretime katkısı olan hangi adım atıldı?

Sürekli büyüme rakamları açıklanıyor ama, bu büyüme sürdürülebilir değildir. Çünkü ülkemiz, bütçe açığı ve cari açık eşliğinde büyüdü.

Tablo karanlık görünse de asala karamsar değiliz. Birlikte bunu düzeltebiliriz yeter ki kendi kaynaklarımıza yönelip, hazırdan yeme alışkanlığını bir kenara bırakalım ve tarımdan madene her alanda üretelim.

Sürekli yerli kaynak vurgusu yapan iktidar, kömür havasını ithal kömüre teslim etmiştir. Üretmediğimiz için halkın üzerine yeni vergiler yükleyip, her gün yeni bir vergi icat ediyorlar. 2018 bütçesine son torba yasayla eklenen vergilerin vatandaşa ek yükü 59 milyar TL iken bu esnafın kazanması mümkün müdür? Değildir.

Hasta garantili hastanelere, yolcu garantili havaalanlarına, araç garantili köprülere verilen garantilerin, paraların akıtıldığı rantçılar hariç herkesin zarar hanesine yazıldığı ortadadır.

HAZİNE GARANTİLERİ, 2010 YILINDA 10 MİLYAR 872 MİLYON DOLARDI. 2018 BAŞINDA 25 MİLYAR DOLARA DAYANDI.

Avrasya Tüneline 2017'de 960 milyon Dolar.

2017 yılında;Kuzey Marmara Otoyoluna 2 milyar 738 milyon Dolar,

Gebze-Orhangazi- İzmir Otoyoluna 4 milyar 956 milyon Dolar

Kuzey Marmara Otoyolu Odayerine 1 milyar 40 milyon Dolar

Kuzey Marmara Otoyolu Kurtköy Akyazına 1 milyar 634 milyon Dolar Hazine Garantisi verildi

En çok 'yerlilik ve millilik vurgusu' yaptığı dönemde köprülere, bugünlerde rekor üstüne rekor kıran dolar üzerinden garanti veren iktidar, benzer teşvikleri TTK'ya verilip yandaşlar yerine ülkenin kazanması sağlanamaz mı?

Herşeyi ithal eden bir ülke haline geldik. Taşkömürü havzasına ithal kömür geliyor daha ne olsun, bu olabilecek en uç örnektir! Zonguldak bugün, havaalanında uçağı uçmayan, limanına ithal kömür taşıyan gemi dışında gemi gelmeyen, köyünde kasabasında genci kalmayan, sürekli göç veren bir il haline gelmiştir.İzlenen hatalı politikalar yüzünden ülkemiz işsizlik üssüne döndü, bu şekilde yerli ve milli olunmaz!

Türkiye'nin Zonguldak`a ihtiyacı vardır, bedeli daha ağır olmadan iktidar yüzünü TTK'ya dönmek zorundadır. İşçi açığı giderilmeli, Türkiye'nin ihtiyacı olan taşkömürü ekonomiye kazandırılmalıdır.

Değerli katılımcılar, kendine yeten tarım ve hayvancılık ülkesiyken herşeyi ithal eden, samanı bile dışardan alan bir ülke haline geldik. Yani bütün bu söylediklerimiz sadece kömürle ilgili değil. Enerjide dışa bağımlığımız sadece Rusya`ya %60 seviyesindeyken, mercimekten, canlı hayvana, hatta saman kadar, her alanda dışa bağımlı hale gelmiş ülkemizde, hangi yerlilik ve millikten bahsedilebilir? Tüm bu sorunların çözümü ve ülkemizin kurtuluşunun formülü seçimlerdemilli değerlere sahip bir Cumhurbaşkanı ve CHP`nin bu süreçteki önderliği olacaktır. Hepinize saygılar sunuyorum."

Editör: TE Bilisim