Daimi mağdur gözükmek, pek çok avantajı beraberinde getirir.
Çoğu zaman mağduriyet, sorundan çok fayda sağlayan bir stratejidir.
Ama çoğu kez, hesaplı olan bu mağduriyet bilinçli ya da bilinçsiz şekilde bir şantajı içinde barındırır.
Ali Rıza Tığ kaleme aldığı yazı ile yüreğimizi parçaladı.
Gölgesinden korkmuş yine, gördüğü kabusları gerçek gibi yazıya dökmüş.
En son ne zaman gezdin Gazipaşa caddesinde özgürce?
Karısını diline doladığın için kafana yediğin yumruklar ile dağılan Cumartesi kahvaltılarının ardından kaç esnafı ziyaret edip çay içebildin?
Bana saldıracaklar demiş yine, koruma istemiş devletten.
Devlet vatandaş ayırt etmez, tehdit varsa korur kollar.
Ali Rıza Tığ'ın insanların sinir uçlarına dokunması, tahrik etmesi, yaptığı şantajlar ve attığı iftiraların karşılığı tabi ki şiddet olmamalı.
Ülkemiz hukuk devleti, emniyetimiz var savcımız var mahkememiz var.
Ama güzel kardeşim, sen dün “Savcı ile avukatın aşkı, sokağa taştı!” başlığıyla isimsiz haber yapıp, tüm savcıları zan altında bırakıp, mesleğin itibarını zedeledikten sonra Cumhuriyet Başsavcısı Sayın Abdurrahim Alan’a seslenmen komik olur!
Ama canım kardeşim, senin şehirden ayrıldıktan sonra “Polislik yerine "park ve bahçeler müdürü" gibi çalıştı.” Dediğin Emniyet Müdürünün yerine gelen Zonguldak İl Emniyet Müdürü Sayın Fahri Aktaş’a seslenmen komik olur!
Bak tatlı kardeşim, ilde Cumhurbaşkanının temsilcisi ve idari yürütme vasıtası olan Vali için, “Zonguldak Valisi Mustafa Tutulmaz, doğrudan Zonguldak Belediye Başkanı Ömer Selim Alan’a bağlı!... Bir Vali, çocuğu yaşındaki Belediye Başkanına bağlı olamaz!... Bu "bağlanma" işlerine bakacağız!” dedikten sonra Zonguldak Valisi Sayın Mustafa Tutulmaz'a seslenmen komik olur!
Ali Rıza Tığ yıllarca bu topraklarda Rüzgar ekti!
Fırtına biçme zamanı geldiğinde ise daha önce karaladığı, hakaret ettiği, iftira attığı devlet adamlarının insafına sığınıyor.
Yıllarca kullandığın nefret dilinin bedelini bugün esir gibi yaşayarak ödüyor.
Bugün eşinle el ele bir sinemaya gidememenin nedeni, geçmişte eşini diline doladıklarından gördüğün reaksiyon!
Bugün aracına birden fazla kamera takarak gezmenin nedeni, lüks araçlara binenlere attığın iftiralar, yaptığın şantajlar!
Milletvekilinden tut belediye başkanına, bürokratından tut il başkanına yaptıkların hala bu şehrin hafızasında.
Geçmişte kafa kol ilişkisi kurduğun emniyet mensuplarıyla kurduğun tezgah bozulunca koparttığın yaygara hala kulaklarımızda.
“Kızı istedi diye Aleyna, eşi istedi diye asfalt!” başlığıyla daha düne kadar Ömer Selim Alan’ı ve ailesini hedef alan; “Sırf kızın istedi diye Aleyna Tilki'yi sahneye çıkartmaya çalıştığın için sana karşı çıkanları partiden uzaklaştıran Ömer Selim Alan. Bu partiye gönül veren çocukların ahı tutacak seni.
Zonguldak'ta o kadar okul varken, eşinin çalıştığı okulun bahçesini baştan sona asfalt yapan Ömer Selim Alan. Zonguldak'taki tüm çocukların ahı tutacak seni.
Kumar masasından arkadaşlarının çocuklarını Zonguldak Belediyesi'ne işe aldığın için, bu partiye gönül veren insanların ahı tutacak seni.” Dedikten sonra bugün düştüğün durum trajikomik!
Aynı yazının sonuna düştüğün "Baldızın ayak yalama işini de konuşuruz" notuyla vermek istediğin mesaj neydi?
Yöntem bu olunca güven her geçen gün yok oluyor.
Belediye Başkanını diline doladıktan sonra yayınların bir anda kesilmesinin sebebini devlet bilmiyor mu?
Devrek Belediye Başkanını diline doladıktan sonra yayınların bir anda kesilmesinin sebebini devlet bilmiyor mu?
FETÖ’cü TEFE’ci dediğin kişilere bugün saygın iş insanı demenin sebebini devlet bilmiyor mu?
Bu şehre ve çocuklarına bıraktığın miras sadece bu işte… Sen kendi kendini şöyle gazeteciyim, böyle soruşturma açtırdım, devlet beni dikkate alıyor falan diye avunmaya çalışıyorsun...
Şimdi Devletin seni koruması için ya bir hastaneye ya da cezaevine yatırması lazım.
Ankara başta olmak üzere, Devlet her şeyi biliyor, çünkü Devlet her zaman 18 yaşında!