Kahramanmaraş Merkezli 10 şehri kapsayan, yüzyılın faciası olarak nitelendirdiğimiz depremin yaralarını tüm ülke olarak sarmaya çalışırken Bülent Ecevit Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. İsmail Hakkı Özölçer Zonguldak’a gelen depremzedelere yerde yemek yedirmiş, kendisi ve yönetimi ise o depremzedelerin başında masada oturmuş, olayın fotoğrafları ulusal basında skandal olarak nitelendirilmişti.
Tabi BEÜ Rektörü İsmail Hakkı Özölçer bununla da hızını alamamış, senato üyelerinden depremzedelere giden yardım tırları için mazot parası toplamış daha sonra da mazot işini başka bir yerden ayarladıklarını belirterek senato üyelerinden topladığı 238 Bin TL’yi üniversitenin vakıfına yatırmıştı. 
Tabi biz bu olayları Elmas Televizyonu’nda haberleştirmemiz üzerine sanki biz yalan haber yapıyormuşuz gibi Rektör Yardımcısı olan Prof. Dr. Şenol Hakan Kutoğlu şahsımı aramış bir profesöre yakışmayacak bir ağızla; “Sormadan neden haber yapıyorsunuz? Şimdi canın yanacak. Seni şikâyet edeceğiz. Bak sonra yüksek miktarda tazminat ödemek zorunda kalacaksın” ifadelerini kullanmış ben de kendisine;” Şikâyette bulunmak en doğal hukuki hakkınız” demiştim.
Tabi Üniversite olarak şahsımdan şikâyette bulunmuşlar.
He işte o şikâyetten dolayı mahkeme kâğıdı elime ulaştı!
Savcılık kovuşturmaya yer olmadığına dair karar verdi.
Yani olayda suç unsurunun bulunmadığı belirtildi.
Şimdi bu iki profesöre sormak istiyorum. 
Bu haberlerin hangisi yalan?
Topladığınız paraları vakıfa yatırdığınız mı yoksa depremzedelere yerde yemek yedirirken başlarında masada yemek yediğiniz mi?
Gerçekten bu vakıfa yatırılan paralar depremzedelere neden ulaşmadı? 
Neden Kızılay ve AFAD dururken üniversitenin vakıfına bu para yatırıldı?
Üniversite olarak Kızılay’a mı güvenmiyorsunuz yoksa AFAD’a mı? 
Siz istiyorsunuz ki basın yazmasın, eleştirmesin. 
10 Yıldır Zonguldak basınında görev yapan biri olarak hangi haberden ceza alınacağını, hangi haberden ceza alınmayacağını az çok anlıyoruz! 
Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Şenol Hakan Kutoğlu deprem konusunda biraz bilgili olabilir ama ceza hukuku konusunda yetersiz olduğunu anlamış olduk.
Bu sıralar Üniversite ile ilgili başka bilgiler de kulağımıza gelmeye başladı.
Mobbing baskı gibi, insan kayırma gibi…
Bir neticelendirelim, işin aslını iyice öğrenelim.
Onu da başka bir yazıda detaylı yazarız! 

MATBAADA PANTOLONU DÜŞÜRENLER
Bu matbaada pantolonu düşüren zat, daha önceden “yetişkin film yıldızı” diye yazdığı birini yanına alıyormuş!
Anladığımız kadarıyla sektör değiştiriyorlar.
Bu ekipten iyi bir film çıkar!
“Peçeteci" yazdı yanına aldı! 
“Yetişkin film yıldızı” yazdı, onu da yanına aldı. 
Ötekine de botoks yaptırdı.
Kendisi de zaten pantolonu matbaada bırakmıştı!
Vallahi bu ekip tutar. 
 Şimdi ben bu matbaada pantolonu düşüreni yazınca bana kızıyorlar.
“Boşver uğraşma” diyorlar.
Ama daha önceden de herkese söylemiştim.
“Şerefsizin anladığı dilden konuşmak artık farz oldu” diye.
O yüzden, matbaada pantolonu düşüreni, karısını erkeklerin cinsel zevklerine sunan ve bunu meslek haline getireni, insanların haysiyeti şerefiyle oynayanı, muhasebecisini düdükleyip, düğününde oynayanı, karısı üzerinden otel odasında pazarlık yapanı, omurgasızı yazmaya devam edeceğim. 
Hodri meydan! Hadi bakalım…