Zonguldak Belediye Başkanı Ömer Selim Alan’ın bugün gerçekleştirmiş olduğu basın toplantısını izlediniz mi bilemiyorum ama izlemediyseniz baştan sona izlemenizi tavsiye ediyorum.
Özellikle Zonguldak Belediye Başkanı Ömer Selim Alan’a oy veren vatandaşların bizzat izlemesini istiyorum. 
Bu ne ego, bu ne kibir?
Sayın Zonguldak Belediye Başkanı Ömer Selim Alan!
Bu ego ve kibir sizde olduğu sürece, Zonguldak’a altından asfalt döşeseniz bile bana göre bir daha bu şehre belediye başkanı olamazsınız!
Siz basın mensuplarını oraya kamuoyunun merak ettiği soruları size sorması için mi çağırdınız? Yoksa sorulan sorular karşısında cevap veremediğiniz yerde, “Yok sen CHP’lisin! Senin kim olduğunu burada herkes biliyor! Anlıyorum seni de zorluyorlar, bu soruları kimlerin sordurduğunu biliyorum! Bu soruları benden başka bir belediye başkanına soramazsın?” diyerek tribünlere oynamak için mi çağırdınız?
Öncelikle size şunu belirtmek isterim ki benim hiçbir partiye bir üyeliğim yok!
Merak ettiğim şu ki, acaba siz beni bir partiye üye yaptınız da benim mi haberim yok! 
Siz bulunduğunuz makamda kamuoyu adına sorulan sorulara cevap vermekle mükellef, biz basın mensupları ise kamuoyu yararına olan soruları size sormakla mükellefiz! 
Soruları kimin sorduğu değil, sorulan sorulara verilen cevapların daha önemli olduğunu düşünüyorum ki siz sorulan sorulara cevap vermek yerine topu taca atarak basın mensupları ile polemiğe girerek yıldırma politikası ile ilerliyorsunuz!  
Şunu da size belirtmek isterim ki, hiçbir zaman aklımı kiraya vermedim.
Hatta sormuş olduğum sorular karşısında ağabeyim dediğiniz, Ak Parti Milletvekili Hamdi Uçar ve Kozlu Belediye Başkanı Ali Bektaş tarafından tehdit de edilmiş bir gazeteciyim.
Sormuş olduğum bu tür sorular yüzünden defalarca mahkemelerde yargılanmış ve hepsinden de beraat etmiş bir gazeteciyim. 
Siz istiyorsunuz ki; "Bir basın toplantısı yapayım, benim istediğim sorular sorulsun, ben de kafama göre çalıp söyleyeyim."
Vermiş olduğum rahatsızlıktan dolayı kusura bakmayın sayın başkan, ben öyle bir gazeteci olmayı hiç tercih etmedim.
Şimdi kendi hür irademle basın toplantısında sorduğum soruları bir kez daha size yöneltiyorum. 
1.    Zonguldak Sahil Projesi'nde son durum nedir? Daha teslim alınmamış bir projede açılan dükkanların ruhsatı var mı yok mu? Bu dükkanlar ihale usulü mü verildi? Sahil projesine yapılan fazladan 5 dükkân kime nasıl verilecek?
2.    Fevkani Köprüsü’nün riskli bir yapıya sahip olduğunu ve bu yüzden yıkılacağını belirtiyorsunuz. Madem riskli, madem her an yıkılabilir. Bu vatandaşın hiç mi can güvenliği önemli değil. Fevkani köprüsü neden trafiğe kapatılmıyor? 
3.    Şeffaf belediyecilikten bahsediyorsunuz ya, “Sizin döneminizde Zonguldak Belediyesi’ne kaç işçi alındı?” diye soru soruyoruz, “Bu soruyu başka bir belediye başkanına soramazsın” diye tepkiyle karşılaşıyoruz. Bu mu sizin şeffaf belediyecilik anlayışınız? 
4.    10 yıldır Zonguldak’a hizmet gelmediğini, kendi döneminizde bu hizmetlerin geldiğini, belediyenin kendi bünyesinde bu hizmetleri yapamayacağını, hepsinin devlet desteği alınarak yapıldığını belirterek bir çıkış yapıyorsunuz, ben de doğal olarak; “21 yıldır iktidarda Ak Parti var, neden daha önce bu hizmetler gelmedi, Zonguldak Belediyesi 10 yıldır muhalefet partisinde olduğu için Zonguldak halkı cezalandırıldı mı?" diye soruyorum. Siz buna cevap vermek yerine beni CHP’li olmakla yargılıyorsunuz? Bu mu gerçekten sizin demokrasi anlayışınız? 
5.    "Zonguldak Belediyesi’nin bünyesinde olan Zonguldak Belediyesi Özel Halk Otobüsleri denetleniyor mu? Burada çalışan şoförlerin 16 saat çalıştırıldığı belirtiliyor, yarın bir gün uykusuz şoförler yüzünden yaşanılacak bir kazada sorumlu kim olacak?" diye soru soruyoruz. “Şikayeti olan Savcıya gitsin, bize söylesin. Dedikodular ile bu iş yürümez” diye cevap veriyorsunuz. Siz de biliyorsunuz ki böyle bir şikâyette o işçi bir daha o işte çalıştırılmayacak ama siz yine burada da tribünlere oynuyorsunuz! 
Daha önceden de yazdım, söyledim bu ego ve kibir sizi bitirir.
Bir belediye başkanı olarak sizin düşüncelerinizde olmayan kişileri ötekileştirmek yerine, Şehrül-Emin olarak herkese eşit mesafede olmanızı dilerim. 
Eleştiri ve sorular karşısında öfkelenmek, insanları iğneleyici sözlerle itibarsızlaştırmaya çalışmak aslında o iş karşısında sizin ne kadar yetersiz olduğunuzu bir kez daha gösteriyor.
Öfke çoğu zaman istenen ve beklenen şeylerin gerçekleşmemesinden kaynaklanır. 
Yani öfkemizin nedeni diğer insanlar ve olaylar değil; kendi gerçekleşmemiş beklentilerimiz ve olaylara ilişkin kendi düşüncelerimizdir.
Sizin beklentileriniz doğrultusunda soru sormadığım için öfkenizi anlıyorum.
Ama durum bu, yapacak bir şey yok!
Makamlar insanlara değil, insanlar makamlara değer kazandırır.
Benimde temsil ettiğiniz makama kesinlikle sonsuz saygım var ama bu makam koltuğunda oturarak bir basın mensubuna böbürlenmeniz kabul edilemez. 

Bundan önce de sordum, bundan sonra da sormaya devam edeceğim.

Üslubunuzu ve tavrınızı Zonguldak halkının hür vicdanına bırakıyorum!