Batı Karadeniz’de 100 yıl önce Bolu-Devrek-Kdz. Ereğli bölgesinde yapılmak istenen ancak büyüklüğü sebebiyle başarısızlıkla sonuçlanan dekovil hattı projesinin tarihini araştıran araştırmacı-yazar İbrahim Kekeç, projede başarılı olunsaydı hat sayesinde vatandaşların bile seyahat edebileceğine atıfta bulundu. Cumhuriyetin milli ormancılık ve dekovil (dar hatlı demiryolu) projesine dikkat çeken araştırmacı-yazar İbrahim Kekeç, araştırmadaki amacın bir asır önce bölgedeki ormancılık alanında yaşananlara dikkat çekerek yörenin tarihine ışık tutmak olduğunu vurguladı.
Ulaşım ve haberleşme sisteminin yeniden kurulmasında orman ürünlerine ihtiyaç olması buna karşılık devletin işlettiği orman olmamasını hatırlatan Kekeç, Mustafa Kemal Atatürk’ün direktifleriyle başlatılan demiryolu seferberliğini hatırlattı. Ancak demiryolu inşası sırasında rayların yerleştirileceği ahşap traverslere ihtiyaç olduğu bununla birlikte kömür havzasında da maden direği ihtiyacının ortaya çıktığının altını çizen Kekeç, araştırmasında şu ifadelere yer verdi:
“Savaştan çıkmış, düşman tarafından yakılıp yıkılmış, tahrip edilmiş bir ülkenin yeniden inşa edilmesi, sanayileşmesi, ulaşım ve haberleşme sisteminin kurulmasında orman ürünlerine ihtiyaç vardı.
Buna mukabil, devletin işlettiği bir orman yoktu. Ormanlar özel girişimciler eliyle işletilmekteydi.
Memleketin demir ağlarla örülmesi için büyük önder Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün direktifiyle bir başlatılan demiryolu seferberliği başlatılmıştı. Ancak demiryolu inşası sırasında üzerine rayların yerleştirileceği ahşap traverse ihtiyaç vardı. Ereğli kömür havzasında da maden direği sıkıntısı çekiliyordu. En önemli ihraç ürünlerinden üzüm, incir ve yumurtanın kutulanması için kullanımı uygun olan göknar kerestesine duyulan ihtiyaç ise had safhadaydı. İzmir’den yapılmakta olan üzüm ve incir ihracatında yörede yetişen ağaç türü olan kızılçamdan yapılan kutuların reçine sızdırması nedeniyle kutuların köknardan yapılmasını zorunlu kılıyordu. Romanya ve İsveç’ten ithal edilen göknar kerestesinin ithalatında aksamalar oluyor, ithal maliyeti artıyordu.”

“Ormancılık konusunda bir çok yeniliğe ihtiyaç duyuldu”
İbrahim Kekeç, Cumhuriyetin ilanından sonra ormancılık konusunda birçok yeniliğe ihtiyaç duyulduğunu hatırlatarak, “Mevcut Orman İdaresinin görevi, ormanların korunması ve yerli-yabancı müteahhitlere işletmecilik hakkının satılması işlerinin düzenlenmesinden ibaretti. Mustafa Kemal Atatürk tarafından ormancılık devrimi için 1924 yılından itibaren uzmanların görüşlerini almaya başladı. Bolu - Karadere ormanlarının devlet tarafından işletilmesi ile orman ürünlerinin en yakın limana taşınması için dekovil(dar hatlı- projede 75 cm- demiryolu) hattının inşası ve işletilmesi Orman Meclisi Ali’nin aldığı ilk kararları oluşturdu. Karadere İşletme Müdürlüğü görevine Orman Fen Müşaviri İbrahim Kutsi’nin getirildiği proje özetle; Devrek’te bugünkü Yazıcık(Dirgine) köyünde idare binası, kereste fabrikası, dekovil tamir-bakım atölyesi ile eğitim, sağlık, güvenlik, sağlık ve sosyal tesislerinin bulunduğu İşletme merkezi kurulması, 1.Dünya Savaşı’ndan sonra Trabzon-Hamsiköy hattında atıl kalan lokomotif, vagon, ray vb. dekovil malzemelerinin getirilerek, 5 adet istasyon binası dâhil olmak üzere Karadere-Ereğli arasında dekovil hattı inşa edilip işletilmesi, malzemelerin yeterli olmaması durumunda eksiklerin Avrupa’dan ithal edilmesi, Kereste ihracı için bir liman yapılması, proje için gerekli bütçenin temin edilmesi işlerinin yapılması konularını kapsıyordu. Proje gerçekleşirse İzmir’in üzüm-incir kutusu için kereste ihtiyacı ile kömür havzasının maden direği ve demiryollarının travers ihtiyacı karşılanmış olacaktı” ifadelerine yer verdi.

6 milyon metreküp ağaç servetine sahip bölgede 111 bin metreküp üretim planı
Araştırmasında 6 milyon metreküp ağaç servetine sahip bölgede 111 bin metreküp üretim planlandığını araştıran Kekeç, “6 milyon m3 ağaç servetine sahip olduğu tahmin edilen ve yılda 111.000 m3 üretim planlandığı Bolu-Karadere ormanları projesiyle ülkemizde ormanlara ilk defa devlet eli değiyordu. Orman havzası Bolu-Zonguldak-Düzce illerini kapsayan Karadere Orman İşletme Müdürlüğü yerleşkesi günümüzde Zonguldak ili mülki idare hudutları içinde bulunmaktadır. 1924 yılı başı itibariyle yörenin Bolu’ya bağlı olması nedeniyle projede “Bolu - Karadere” olarak anılmıştır” ifadelerine yer verdi.
Araştırmasında Zonguldak’a kadar 150 kilometrelik hattın yapılmasının kararlaştırıldığı ancak daha sonra kararnamenin değiştirilerek mahreç iskelesi Kdz. Ereğli’ye kaydırıldığını hatırlatan Kekeç, “Bütçe büyüklüğü ve yapılan çalışmalara karşın Karadere ormanlarının işletilmesi ve Karadere-Ereğli dekovil hattı projesi maalesef sonuçlandırılamamış bir projedir. Karadere İşletme Müdürü İbrahim Kutsi tarafından Trabzon’dan Karadere ’ye getirilen dekovil hattı malzemelerine ilişkin bir ize rastlanılmamıştır. Elde kalan dekovil malzemesi ile 1945 yılında Devrek Orman İşletmesi tarafından 20 km’lik bir dekovil hattı döşenmiştir. Söz konusu dekovil hattı Devrek-Tefen İstasyonu arasında inşa edilmiştir. Projenin bitirilememesi nedeniyle üzüm, incir gibi ihraç ürünleri için ihtiyaç duyulan kutu kerestesi Ayancık, Bozüyük ve İkizdere’de kurulu özel şirketler vasıtasıyla karşılanmaya çalışılmıştır.
Bir süre sonra onlar da yetersiz kalınca yurt dışından ithal edilmiş, 1937 yılında ise Devlet Orman İşletmeleri kurulmuştur. Karadere projesiyle ile Batı Karedeniz ihya olurdu. Proje başarıyla sonuçlandırılsaydı, Bolu-Zonguldak ve Düzce üç vilayetin buluşturan Karadere ormanlarının devlet eliyle işletilmesi ve Karadere-Ereğli dekovil demiryolu yapılsaydı bölgede bugün tasavvur bile edemeyeceğimiz değişimler olurdu. Öncelikle ormancılık çok daha önceden gelişirdi. Karadere-Devrek-Ereğli dekovil hattından orman emvali taşınmakla kalınmaz, İstanbul’daki Kemerburgaz-Karadeniz hattında olduğu gibi bölge insanı da Devrek-Ereğli arasında dekoville seyahat ederdi. Ereğli adeta Devrek başta olmak üzere Çaycuma, Tefen ve Yenice’nin denize açılan kapısı, iskelesi olurdu. Gülüç limanının yanı sıra kurulacak orman entegre tesisleri ve mobilya sektörüyle birlikte Ereğli, ülkemizin orman ve mobilya başkenti olurdu. Karadere, Uzunöz ve emsali ormanların birkaç yüz bin hektar genişliğinde bulunduğu ve içine balta girmediği belirtilen 1334/1916 Bolu Salnamesinde de, takriben dört milyon metreküp ağaç hammaddesinden elde edilecek gelirle bölgenin yüksek bir refah ve dereceye varacağı, bayındır bir bölgeye dönüşeceği ifade edilmiştir. KTÜ Öğretim Üyesi Prof. Dr. Cantürk Gümüş hocam başta olmak üzere; yöremizin tarihine yeni bir soluk getireceğine inandığım araştırmama bilgi, belge ve görsel olarak katkı veren herkese teşekkür ediyorum” ifadelerine yer verdi.

Editör: TE Bilisim