HEYELAN/KAÇAK OCAK/DİBİ DERYA-GÖLET BİNALAR
Metrekareye ne kadar düşerse düşsün, yağan yağmur Zonguldak için bir ‘doğal afet’ korkusu yaratıyor. Velhasıl-ı yağmurun yağması da sorun, yağmaması da. Yağarsa sel, heyelan; yağmazsa kuraklık...
Yağarsa, dere taşacak beklentisiyle esnaf kum torbalarını hazırlıyor, belediye dere çevresinde araçların park etmesini önleyen anonslar yapıyor, insanlar mahallelerinde zarar görmemek için çabalıyor. Aslında son maddi/manevi zarara sebep olan yağışların oluşturduğu sel, yer altı suları, heyelanlar bize ‘köstebek usulü kömür çıkartılan kaçak ocaklar’ ve birçok mahallede çok katlı binaların alt depolarını dolduran ve insan hayatlarını tehlikeye atan ‘depo suları’ kadar yakın. ‘Felaket tellallığı’ değil, olası bir ‘felaket habercisi’ gelişmeler bunlar.
Maalesef, önlem konusunda ‘bahaneler’ ardına gizlenen ‘çaresizlikler’ ile ‘korku tüneli’ içinde yaşayıp gidiyoruz.
Hem de çağdaş teknolojinin ay’a gittiği bir ortamda. Bahanelere bakın… Soğuksu-Acılık arasında yapılan yol çalışmasında çamurun içine ‘tüyü bitmedik yetim hakkı’ olan asfalt dökülüyor, ‘hayırdır’ denince, ‘dibinden su çıkıyor biliyorsunuz?’ deniyor.
Lavuar Alanı’na başlanan proje durduruluyor, ‘hayırdır’ denince, ‘dibinden su çıktı’ deniyor.
Kardeşim, 60 yıl önce Lavuar Alanı’nda yerin altına ‘kömür silosu’ yapılırken su çıkmıyor muydu?
İstanbul Boğazı altından oto/tren yolu geçiyor haberiniz var mı?
‘Yağmur şiddetli yağdı’, ‘yağmur uzun süreli yağdı’ gibi bahaneler, önlem/öngörü beceriksizliğinden başka bir şey değil.
Site’de Sendika Camii yakınında her yağmur yağışında ‘şelale’ oluşuyor ve Kozlu yolunu, araç ve insanları tehdit ediyor. Belediye yetkilileri, ‘yer altı suları’ diyor. Yıllardır önlem yok.
Sendika Mahallesi’nde(Ergenekon Sokak)duvar bel vermiş, insan/araç geçen yola yıkılmak üzere… Önlem, duvara çekilen kırmızı tehlike şeridi!
İnsan hayatı bu kadar mı önemsiz!
Birkaç gün önce, Zonguldak Uzunmehmet Göğüs Hastalıkları Hastanesi yolunda ‘göçme / heyelan oldu. Ses ve görüntüsü İstanbul’dan Zonguldaklı Gazeteci Cem Küçük’ten çıktı. Küçük, ‘istinat duvarı yok. Bu gün, yarın yağmur-fırtına var’ diye ikaz etti.
Ardından Asma Mahallesi’nde 2 katlı bir ev heyelan nedeniyle çöktü, 2 vatandaşımız göçük altında kaldı. İlgililer, yetkililer olay mahallinde ‘küçük mitingler’ oluşturup, renkli yağmurluklarıyla resim çektirdiler.
Hangisi önemli, ‘olay öncesi önlem almak mı’, olay sonrası ‘imdat’a koşmak mı?
‘Önem’ ve ‘önlem’in tarif ve tatbikleri ‘siyasi/ticari/ sosyal’ olarak değişiyor her hal de!
İşte size ‘pimi çekilmiş bir el bombası’ daha…
Şehrin muhtelif mahallelerinde alt depoları yer altı sularıyla dolu, depo kapılarında ‘kuru kafa resmi’ olan ve üzerinde ‘dikkat tehlike/girilmez’ plakalı binalar var. Sayıları 100’e yakın…
Birkaç yıldır üzerinde duruyorum. İlginçtir, ‘pehlivan tefrikası’ gibi yazılara rağmen şehrin seçilmiş/atanmışlarından bir ‘ses/seda/cevap’ çıkmadı.
Başta İncivez Mahallesi olmak üzere, şehrin göbeğinde ve birkaç mahallede, maalesef ‘siyasi/ticari rant’ gayeli, yapılan bu yapılara bina ve oturma/ikametgah ruhsatı verilmiş.
Bir akşam, İncivez Mahalle Muhtarı Hüseyin Cevher ile Çaybaşı mıntıkasından geçerken, asfalta bina yanından su aktığını görüp sorduk ‘nedir bu?’ diye. Apartman sorumlusu ‘sorun yok, binanın alt bodrumlarından biri doldu, su üst borum kata çıkınca otomatik su pompası harekete geçip suyu boşaltıyor’ dedi.
Binada en az 10-12 daire ve insan var. Bu binanın alt bodrumları sürekli su içinde. Betonu, demiri eriyor, çözülüyor, bozuluyor… Şehir merkezindeki bu alt bodrumları, dibi derya/gölet binalardan sorumlu olan Allah’ın bir kulu ilgili/yetkili yok.
Vali, Belediye Başkanı, Şehircilik İl Müdürlüğü, Mimarlar Odası, Mühendisler Odası, Plancılar Odası…
Nutuk atarken ve resim çektirirken ‘başrol’ kapanlar, icraatta maalesef ‘ses yok sade nefes’ filminin ‘çay sohbetli katılımcıları’ olmayı becerdiler…
Olayı maalesef, Zonguldak Belediye Meclisi gündemine getiremedik.İnşallah dibi derya/gölet binalarda ve inşallah ‘Zonguldak’ın tanıtım yüzü/üniversite mahallesi’ İncivez başta olmak üzere diğer mahallelerde bina çökmesi gibi bir felaketle karşılaşmayız.Sorunların ‘inşallah’ ve ‘maşallaha’ kalması ne kadar kötü değil mi!Köstebek usulü ocaklarda kaçak kömür çıkartma işi…Kömürün icadından bu yana var olan kangren sorunlarımızdan biri bu. Zonguldak’ın ‘kömürün başkenti’ olmasında etkisi olduğu muhakkak… Devlet ve özel sektör eliyle yapılan resmi üretim dışında, taşkömürünün gayr-i resmi yolla ekonomiye katkı şekillerinden biri de kaçak ocaklar.Sel ve heyelanı her yağmur yağışta bekliyoruz. Köstebek usulü kömür çıkartılan kaçak ocaklarda ‘kavlak düşmesi/göçük/grizu’ gibi maddi/manevi kayıplı felaketleri ise her gün… Velhasıl-ı kelam, şehirde bir ‘vurdumduymazlık’ var. Mesela, belediye vatandaşın yaptığı binadan, ‘otopark parası’ topluyor. ‘Bu paralar ayrı bir fonda toplanıp, merkez ve mahallelerde açık/kapalı otopark yapılacak’ diyor yasa. Ancak, şehirde ‘otopark rezaleti’ var. Ortada ne otopark parası var nede belediyenin yaptığı otopark!
Dolayısıyla, ‘işsizlik/hayat pahalılığı’ gibi insanların yaşam kalitesini aşağı çeken merkezi idare mahreçli sorunlar yanında; yerel yönetim mahreçli sorunlar giderek artıyor.‘Yiğitlerin değil, sorunların harman olduğu şehir’ deyişimin sebebi bu...
AK PARTİ ZONGULDAK/İLÇELERİ
BELEDİYE BAŞKAN ADAY ADAYLARI LİSTESİ
31 Mart 2024 yerel yönetimler seçimleri için geri sayım başladı.
Siyasi partiler, bir yandan adaylarını belirlemeye çalışırken diğer yandan ittifak ve dayanışma çalışmaları yapıyor.
Parti iç çekişme ve tartışmalara rağmen il genel meclis ve belediye meclis üyelikleri için aday adaylığı süreci 5 Mart’a kadar uzatıldı.Zonguldak havalisinde 25 belediyeden 12’sine sahip iktidar belediyeleri
(Beycuma(Vural Kundakçıoğlu),Çaydeğirmeni(Satılmış Gebeş),Elvanpazarcık,Filyos(Ömer Ünal),Gelik(Burhan Sezgin),Karaman(Servet Öztürk), Karapınar(Necdet Dernek),Kilimli(Kamil Altun), Kozlu(Ali Bektaş),Merkez(Ömer Selim Alan),Nebioğlu(Ertan Aydoğan),Ormanlı(Bayram Başol)görevlerine devam ediyorlar. Dolayısıyla AK Partiye yapılan aday adayları listesinde yer almıyorlar.İktidar partisinde dün(pazartesi)itibarıyla belediye başkan aday adaylıkları için müracaat edenler şu şekilde belirlendi.
Merkez /Belde /Elvanpazarcık - Oğuzcan Ömür
Merkez/ Belde / Beycuma -Aytekin Çakmaklı
Kozlu/ilçe/Necdet Karaveli, Ömer Çamur
Kilimli/İlçe/ Sedat Demirci.
Kilimli/Muslu/Erdoğan Turan, Şener Aydın
Kilimli/Çatalağzı/Metin Çorak,Yunus Lütfü Çoban, Ersun Gülsen.
Kilimli/Gelik- Mehmet Bektaş.
Gökçebey-Ahmet Ayvacık., Ertan Soner Kodaman.
Gökçebey/İlçe -Bakacakkadı-Sezgin Özdemir.
Ereğli/İlçe –Ercan Candan,Numan Korkmaz,Yusuf Kalay,İhsan İslamoğlu, Salih Kumaş, Mustafa Kemal Bektaş, Mehmet Fatih Çakır Mehmet Azman, İbrahim Sezer.
Ereğli/Belde/Kandilli-Osman Çakmakoğlu, Yusuf Egeli, Zafer Sağlam,Gökean Alagöz.
Ereğli/Belde/Ormanlı-Varol Aksoy.
Ereğli/Belde/Gülüç-Kerim Sönmez.
Devrek/İlçe-Ali Özmekik,Ayhan Kazkondu, İlhan Abalı,Uğur Erdem.
Çaycuma/İlçe-Bünyamin Bostancı.
Çaycuma/İlçe/Saltukova-Mehmet Çelebi, Dilek Keleş, Makbule Zerrin Güneş,Adil Düzlü, Murat Kaya
Çaycuma/Belde/Nebioğlu-Pınar Aydoğan.
Çaycuma/Belde/Filyos-Emrem Bilir,Arif Sefercik
Çaycuma/belde/Perşembe-Turhan Okumuş, Rasim Miyanyedi, Mahir İnam.
Alaplı/ilçe- Yaşar Karacan,Adem Sevim, Recep Ocak.
Alaplı/Belde/Gümeli Aytaç Tosun.
DOĞA ‘ALIN ULAN ÇÖPLERİNİZİ’ DEDİ.
Doğaya yapılan her türlü olumsuz müdahalenin karşılığı var. Dere yatağına ev yaparsanız, yağışlarda kabaran sular evinizi getirir. Ormansız bırakılan alanları sel alır, denize atılan çöpler sahillere ve limanlara doldurulur. İşte en bariz örneği Kozlu Limanı’nın başına gelenler. Kozlu sahiline yapılan, 50 yıldır çöp döküm sahası olarak kullanılan alan, tüm Zonguldak sahillerinin baş belası oldu.Karadeniz’de rüzgar ve suların pozisyonuna göre, dalgaların yalayıp denize taşıdığı çöpler, sahillere ve limanlara doldurulup görüntü kirliliği ötesinde sağlık problemleri oluşturuyor. Kozlu Limanı içindeki balıkçı kooperatifi mensuplarından Harun Balta, “50 yıllık çöp deponi alanı sorunu, ancak, çöplük önüne beton bariyer, Kozlu Limanı önüne de yıkılan koruyucu mendireğin yapılmasıyla son bulur’ dedi.Demek ki neymiş? Resim çektirmek, desinler diye kutlama günleri yapmayla Dünya Çevre Günü kutlaması olmuyormuş. Yozlaşmanın ürünü olan ‘pisliklerin kabulü’ prensibini, maalesef, doğa kabul etmiyor. Doğa, insanoğlunun yaptığı ve çevreye terk ettiği pislikleri zamanlı zamansız ‘alın ulan çöplerinizi, pisliklerinizi’ diyerek yüzlerine fırlatıyor. Anlayana sivrisinek saz, anlamayana davul zurna az.
ÖZCAN ULUPINAR VE AK PARTİ
31 Mart 2024’te yapılacak olan yerel yönetimler seçimi için partiler start verdi. Yerel de kendisine seçim kazandıracak aday arayışlarını başlattı.Liderler, parti yöneticileri kendilerini mahcup etmeyecek tip ve politipleri ararken; ‘özgür birey, vatandaş ve seçmen’ de kendisini en iyi temsil edecek ‘egosu tavan ve kibirli’ siyasetçilerden uzak durmaya çalışıyor.
Hizmetten ziyade ‘abidik kubidik’ işlerle gündeme giren seçilmişlerin, insanoğlunun yaşam kalitesini aşağı çektiğini belirten seçmenler, ‘zaten hayat pahalılığı, işsizlik, haksızlıklar yaşam kalitemizi bozuyor. Siyasi parti sultaları, kurmay ve kurnazları her türlü akçeli rüya gören tipleri aday yapmasınlar, oy vermeyeceğiz’ diyorlar.Zonguldak merkezinde ‘aday adayı startı’ verilmesiyle birlikte gündeme gelen isimlerden biri Özcan Ulupınar. Ulupınar, Devrek Belediye Başkanlığı yanında Zonguldak Milletvekilliği yapmış, seçmene güven ve sevgisini aktarmış bir politikacı.Seçmen kulisleri yanında yapılan anketlerde tavan yapan biri. Aleyhinde hiç bir ‘abidik kubidik’ iş yok. Ancak, nihayetinde sonucu belirleyecek olan parti sultaları. Vebal/günah onların. Günah’ın açılımı ise çok ağır. ‘tanrı buyruklarına karşı olan, dince suç sayılan, öteki dünyada cezayı gerektiren iş yada davranış. Mesela, ‘yetim hakkı yemek günahtır’ gibi… “Liyakat’ın engellenmesi” gibi…Düşünsenize, hak etmeyen birini, siyasi/ticari çıkar için bir koltuğa oturtmak, geleceğin teminatı olan gençleri olumsuz etkilemek, yöre ve ülkeye zarar vermekle eşdeğer değil mi? Sonuç: Özcan Ulupınar’a tebrikler. Bunca olumsuz ‘iş/oluş/hareket’ olan yöre ve ülkede ‘aranan isim’ olmak kolay değil.
