Halkınsesi Gazetesi yazarı Ahmet Öztürk, Yazı İşleri Müdürü Mustafa Özdemir'in tutuklanmasıyla ilgili bir yazı kaleme alırken, Öztürk, Mustafa Özdemir'in bu kentin vicdanı olduğunu söyledi.

Ahmet Öztürk’ün yazısı şu şekilde;

“Zehir gibi günlerin içinden geçiyoruz. Bedeli neyse çoktan ödemeye hazırım, açıkça söylüyorum ki, resmen bir adamın oyuncağı oldu Türkiye. Gece yarıları yayımlanan toplasan 20 sözcüğü geçmeyen tek paragraflık kararnamelerle tüm hayatımız değişiyor. Yayımlanan her kararname ile Türkiye evrensel hukuk, demokrasi ve insan hakları standartlarından uzaklaşıyor, rejim her geçen gün daha da otoriter kimlik kazanıyor. En kötüsü de yapılan algı operasyonları ile kamuoyu buna alıştırılıyor…

Benzer bir algı operasyonu da Zonguldak’ta yapıldı, gazetemizin Yazı İşleri Müdürü Mustafa Özdemir intihara yardım suçundan tutuklandı. “Görüntü var” çığlıkları ile yapılan yüz kızartıcı yayınlarla benzin dolu şişenin, Mustafa tarafından şahsın eline tutuşturulduğuna kamuoyu inandırıldı. Öğrendik ki, görüntülerde hiç de öyle bir şey yok. Mustafa bir akaryakıt istasyonundan aracına yakıt alıyor, intihar girişiminde bulunan şahıs da aracın ön koltuğunda oturuyor. Hepsi bu. Allah aşkına ne çıkar bundan…

KENDİNE KÖTÜLÜK YAPANLARA YARDIM EDECEK KADAR DA İNSANDIR

Zonguldak’ta yaşayan herkes bilir ki, ona bu kumpası kuranların yanına bile yaklaşmak istemediği Roman vatandaşlarla özel ilişkisi vardır Mustafa’nın, onların çeribaşısıdır gibi adeta, başı sıkışan her Roman ona başvurur. Onları çok sever nedense, gönlünde bambaşka değer verir. Arabasına tamamı binebildiği gibi, harçlığını da alır. Kâğıt-kalıp parası bulup gazeteyi basmak için bin kapı çalan Mustafa, yeri geldiğinde, “Daha çok ihtiyacı var” diye son parasını onlara verecek kadar engin yürektir...

Tutuklayanlar dahil herkes bilir ki, intihar girişiminde en küçük dahli yok Mustafa’nın. Olamaz, habere sıra gelince gözünü budaktan esirgemeyen Mustafa, karıncayı incitmediği gibi kendine kötülük yapanlara yardım edecek kadar da insandır ayrıca. Onun için “puşt” yazacak kadar düşkünleşen gazete çalışanlarına maaşlarını zamanında vermiyor mesela. Tanığıyım, emirle de olsa o başlıkları atanlardan kimileri iş için yardım talebinde bulundu. Buna bigâne kalmadı Mustafa, bin bir rica ile işe girmesini sağladı…

MUSTAFA TOPLUMSAL MUHALEFETİN SESİ, BU KENTİN VİCDANIDIR

Dahası doğaya, insan haklarına saygılıdır. Çalan çırpanı ifşa etmeyi görev bilir. Gizli mahfillerde tezgâhlanan bir olayı aydınlatmak için korkusuzca dalar karanlıklara. Halkın bilgi alma hakkı kutsaldır, ipucuna ulaştığı bir haberi, konu olan kişinin hangi kötülükleri yapacağını bildiği halde hiç sakınmadan yayımlar. Okurları bilir, kalemi çok güçlü bir yazardır. Gırtlağına kadar borcun içindeyken bile kalemini satmaz. Beceremediği tek şey ticarettir. Gazetenin maddi olarak başını doğrultulmaması bundandır zaten...

Susup seyreden aymazlara sesleniyorum: Mustafa toplumsal muhalefetin sesi, bu kentin vicdanıdır. Yazılamayanları yazan cesur kalem, gazetesini her görüşe açan bir demokrattır. Çok kötünün ayağına basmış, kamuyu hortumlamaya çalışan aç gözlerin pek çok oyununu bozmuştur. Bu yüzden her daim hedefteki adamdır. Emin olun bu kumpas da bozulacak. Biz yine haberler yazacağız kardeşimle, tezgâhı kuranlarla her türlü hakareti mubah sayan gazeteci müsveddelerinden hesap soracağız. Uygulayandan değil de, emri verenden elbette…”

Editör: TE Bilisim