53 yıl önce madencilerin Zonguldak'ta ağır çalışma koşulları ve adaletsiz ücret sistemine karşı direnişe geçtiği "1965 Zonguldak Madenci Grevi ve Direnişi" hakkında yazılı bir basın açıklaması yapan CHP Zonguldak Milletvekili Şerafettin Turpcu şunları söyledi: 

"Madenciler, bir ülkenin kaderini değiştiren insanlardır, çünkü maden emekçilerinin hayat hikayeleri zorluk ve fedakarlık üzerinedir. Madencilik hem doğal zorluklara hem de halkın ve ülkenin kaderinin değişmesi için verilen mücadeledir. 

10 Mart 1965'te Madenciler, ağır çalışma koşulları ve adaletsiz ücret sistemine karşı ocaklara inmeyerek ‘grev' kararı almış, Gelik'te başlayan direniş, Kilimli, Karadonve Kozlu'ya yayılmıştır. Kozlu işçilerine Ereğli'den getirilen deniz piyadeleri ile müdahale edilirken çıkan çatışmalarda, Mehmet Çavdar ve Satılmış Tepe yaşamlarını yitirmişti. 1965 Kozlu direnişinde, Türkiye İşçi Sınıfı mücadelesinde vurularak öldürülen ilk işçiler olan Satılmış Tepe ve Mehmet Çavdar`ı saygıyla anıyorum. 

Fazıl Hüsnü Dağlarca'nın ‘Zonguldak Ağıdı' adlı şiirine ve Erol Çatma'nın ‘Kömür Tutuşunca' adlı kitaba konu olmuş olan bu direnişi unutmamız gerekir.  

‘1965 Zonguldak Madenci Grevi ve Direnişi' Zonguldak ve ülkemiz için birçok açıdan önemli bir dönüm noktası olmuştur. 1965 Grevi, Türkiye işçi hareketini yükseltip, işçi sınıfının siyasete olan ilgisini artırdığı gibi, sendikaların işçi mücadelesinin neresinde yer aldığı işçilerce sorgulanmaya başlanmıştır. Bu grev ve direnişin ardından, 15-16 Haziran 1970'de Büyük İşçi Direnişi ve 4-8 Ocak 1991 Büyük Madenci Yürüyüşü'nde işçiler ağır ve kötü çalışma koşullarını değiştirme mücadelesi yani hak arama mücadelesi vermişlerdir. 

Güvencesiz çalışmanın yaygınlaştığı, çalışma koşullarının her geçen gün ağırlaştığı, iş kazaları olarak adlandırılan işçi cinayetlerinin rekor seviyeye ulaştığı ülkemizde geçmişte verilen mücadelelerin ne kadar önemli olduğu bir kez daha ortaya çıkmıştır. Eskiden bu yana sendikal baskılar ve iş güvencesi, işçilerin üzerinde adeta ‘Demoklesin Kılıcı' gibi sallandırılmaktadır. İş cinayetleri ve ağır çalışma koşulları karşısında, bu durumu değiştirmek için emekçilerimiz hak ettiklerini alıncaya kadar geçmişten gelen bu ruhla birlikte mücadele etmeliyiz. İşçilerimize dayatılan ağır çalışma ve kötü yaşam koşullarını ancak birlikte vereceğimiz mücadeleyle değiştirebiliriz. Örgütlü işçinin ve örgütlü toplumun asla yenilmeyeceğini bir kez daha hatırlatmak istiyorum. Ülkemizde emeğin karşılığının alınacağı, çalışma koşullarının düzeleceği günleri görmek dileğiyle emeğe ve emekçiye saygı duyan herkesi selamlıyorum."

Editör: TE Bilisim