“TEK ADAM REJİMİNE KARŞI ÇIKTIK”
Türkiye Mimar Mühendisler Odaları Birliği (TMMOB) Maden Mühendislri Odası Zonguldak Şubesinin 47’inci olağan genel kurulu bugün toplandı.
Maden Mühendisleri Odası Lokalinde iki gün devam edecek olan genel kurulda seçimler Pazar günü  yapılacak. Genel Kurulda bir konuşma yapan TMMOB Genel Merkez Yönetim Kurulu Üyesi Maden Mühendisi Hüsnü Meydan yaptığı konuşmada, Ülkede ki tek adam rejimine karşı çıktıklarını söyledi.
Meydan konuşmasında, “Türk Mühendis ve Mimar Odaları Birliği’ne bağlı odaların şubelerinin genel kurul süreçlerinin başladığı bir dönemdeyiz. 600 bini aşkın mühendis, mimar ve şehir plancısının üyesi oldukları odaların ve şubelerin geride kalan çalışma dönemlerini değerlendirdiği, önümüzdeki dönemde yürütülecek faaliyetleri tartıştığı ve oda kurullarını belirlediği dönemin içindeyiz
Bugün burada Maden Mühendisler Odası Zonguldak Şubesinin 47. Dönem genel kurulunu gerçekleştirmek için bulunmaktayız. TMMOB’ye bağlı 24 odamızın illerde bulunan şube ve temsilciliklerinde başlayan bu süreç, Oda genel kurullarının ardından Mayıs ayı sonunda gerçekleştirilecek TMMOB 47. Genel Kurulu ile tamamlanacak. Türk Mühendis ve Mimar odaları birliği kamu kurumu niteliğinde bir meslek örgütü olup, meslek mensuplarının hak ve yetkileri kadar, toplumun çıkarlarının korunması için de çalışmakla yükümlüdür. Birliğimizin kuruluşunu ilan eden 1954 tarihli TMMOB kanunumuzun ve Anayasasın 135. Maddesinde de belirtildiği gibi odalarımızla birlikte birliğimiz meslektaşlarının ortak ihtiyaçlarını karşılamak, mesleki faaliyetlerini kolaylaştırmak, mesleğin kamusal menfaatlere uygun olarak gelişmesini sağlamak, meslek mensuplarının birbirleri ile ve halk ile olan ilişkilerinde dürüstlüğü ve güveni hâkim kılmak üzere meslek disiplini ve ahlakını korumakla yetkilidir. Anayasada ve yasalarımızda açık biçimde yer aldığı gibi, birliğimiz, odalarımız görev ve sorumlulukları, sadece üyelerimizin sicil kayıtlarını tutulması ve mesleki faaliyetlerinin düzenlenmesi ile sınırlı değildir, ülkemizin, mesleğimizin ve halkımızın ortak çıkarına ilişkin her konuda kamu adına faaliyet yürütülmesini gerektirecek kadar geniştir. Birbiriyle yakından bağlantılı bu ikili doğayı kavramadan, TMMOB’nin ülkemiz ve mesleğimiz açısından önemini anlamak mümkün değildir. Birliğimiz ve odalarımız kuruluşlarından bu yana, mesleki ve toplumsal konulara bu kamusal sorumluluk ve bilinçle yaklaşmaktadır. Ülkemizin içinde bulunduğu durum ve halkın sorunlarıyla çok daha yakın bir bağ kuran birlik ve odalarımız toplumun genel çıkarlarını önceleyen kamusal yönünü çok daha öne çıkarmıştır.
“SİYASİ İKTİDARLARIN HEP HEDEFİ OLDUK”
TMMOB ‘nin uzun yıllardan beri siyasi iktidarın, iktidarların hedefinde olmasının temel nedeni, sahip olduğu bu kamusal nitelik ve toplumcu mücadele çizgisidir. İçinden geçtiğimiz genel kurul süreçleri TMMOB örgütlülüğünün demokratik geleneğinin olduğu kadar, örgütsel ve fikri yenilenmesinin de güvencesidir. Birliğimiz ve odalarımızın mesleki-politik yönelimlerinin belirleneceği genel kurulların TMMOB’nin tarihsel birikimine ve demokratik değerlerine yakışır biçimde tamamlanacağına inanıyoruz. Hepinizin bildiği gibi küresel boyuttaki koronavirüs salgını, çalışma dönemimiz boyunca oda faaliyetlerimizi ve günlük hayatlarımızı köklü biçimde değiştirdi. Alınan tüm tedbirlere rağmen, salgının etkili olduğu geçtiğimiz 2 yılda dünya çapında 5 buçuk milyon kişi hayatını kaybetti. Ülkemizde ise resmi rakamlara göre 85 bine yakın, bilimsel tahminlere göre ise 250 bine yakın kişi salgın ve bağlantılı hastalıklar nedeniyle yaşamını yitirdi. Virüse karşı sağlık emekçilerinin özverili çalışmaları umudumuzu ayakta tutsa da ne yazık ki TMMOB ve Oda faaliyetlerinde aktif görev alan çok sayıda arkadaşlarımızı ve üyelerimizin de aralarında bulunduğu kayıplarımızın üzüntüsünü yaşıyoruz. Yitirdiğimiz arkadaşlarımızın ve sağlık emekçilerinin hayatlarımıza ve örgütlerimize kattığı değerleri ve güzellikleri unutmak mümkün değildir. Hepsini bir kez daha saygıyla anıyoruz. Geçtiğimiz çalışma dönemine damgasını vuran sadece salgın değildi. İki yıl boyunca her geçen gün daha da derinleşen ekonomik kriz de hayatımıza en az salgın kadar büyük bir darbe vurdu.
Bir Söz vardır; “Düne bakmak, bugün aldanmamak, yarını inşa  etmek için elzemdir” Bu nedenle ülkeyi ortaçağ karanlığına giden yolun ilk adımı 12 Eylül darbesiyle atılmıştır. Ülkenin bağımsızlığına, demokrasiye, hukukun üstünlüğüne, laik Cumhuriyete vurulmuş bir darbedir 12 Eylül,neo-liberal politikalarla ülkenin çöküşünün başlangıcı, ABD’nin yeşil kuşak projesinin adımıdır. Yıllardır uygulanan neoliberal politikalar nedeniyle üretimden uzaklaştırılarak tümüyle dış kaynaklı sıcak para akışlarına bağımlı hale getirilen, özelleştirmeler yoluyla kamusal kaynakları tüketilerek kırılganlaştırılan, yandaş sermaye kesimlerine dağıtılan rant odaklı projeler nedeniyle büyük bir kaynak israfı yaşayan ekonomimiz birbiri ardına derin çöküşler yaşamaktadır.
“EKONOMİMİZ BİR GİRDABA SÜRÜKLENDİ”
Kamu ve özel sektördeki dış borçların sürdürülebilirliğinin kalmamasıyla ortaya çıkan kur krizi, her alanda dışa bağımlı olan ekonomimizi bir girdabın içine doğru sürükledi. Döviz kurlarında yaşanan büyük sıçrama nedeniyle üretim maliyetlerinin artmasının ekonomimizin çarklarını durma noktasına getirdi. Siyasi iktidar, sorunun kaynağını ortadan kaldıracak çözümler bulmak yerine, tüketimi kışkırtıcı para politikalar izleyerek ateşe adeta benzin dökmüş ve krizin her alana sıçramasına neden oldu. Başta gıda ürünleri, akaryakıt, doğalgaz, elektrik gibi temel tüketim maddeleri olmak üzere iğneden ipliğe tüm ürünlerde yaşanan fahiş fiyat artışları gündelik hayatlarımızı tehdit eder boyutlara ulaştı. Krizin yarattığı belirsizlik ortamı nedeniyle ticaret ve üretim durma noktasına geldi.
“GELECEK KUŞAKLARIN HAYATLARINDAN FERAGAT EDİYORUZ”
TÜİK’in iktidar güdümünde açıkladığı enflasyon rakamları nedeniyle mal ve hizmetlerde yaşanan zamların çok gerisinde yapılan ücret artışları nedeniyle ülkede emeğiyle geçinen toplum kesimleri topyekûn bir yoksullaşma yaşadı. Başta ithal mallar olmak üzere pek çok ihtiyaç maddesi, adeta birer lüks haline dönüştü. Hepimiz eskisinden çok daha zor koşullarda yaşıyoruz. Artık sadece kendi hayatımızdan değil, gelecek kuşaklarımızın hayatlarından da feragat ederek yaşıyoruz. Yıllardır devam eden kriz ve salgın döneminde yaşanan kısıtlamalar nedeniyle tüm birikimlerini tüketen, gündelik ihtiyaçlarını bile kredi ve borçlarla karşılamaya çalışan halk büyük bir tükenmeyle karşı karşıya durumda. Bu ülke halkı, tarihin hiçbir döneminde geleceğinden bu denli umutsuz olmadı. Artık halkın geleceğe dair tek umudu ve beklentisi, bu iktidardan kurtulmaktır.
“TEK SORUMLU TEK ADAM REJİMİ”
Bu durumun tek sorumlusu tek adam rejimi ve onun emek düşmanı politikalarıdır. Siyasi iktidar kendi yandaşlarının kasaları dolsun, kendi çıkar çevrelerinin çarkları dönsün diye halkı büyük bir sefalete sürüklemiştir. Devlet ihaleleriyle, çılgın projelerle hazine garantili gelir elde eden şirketlerin ödemeleri yapılabilsin tüm kamu kaynakları seferber edilmiş halkın üzerindeki vergi yükü katlanmıştır. Halkın alın teri, bir avuç yandaşın kasasına akmaktadır. Tek adam rejimi, uyguladığı ekonomi politikaları ve verdiği kararlarla bu ülkenin ve bu ülke halkının geleceğine ilişkin bir düzlüğe çıkış programı olmadığını göstermiştir. Tek adam rejiminin bu ülkeye verebildiği, üretimden hazine varlıklarına kadar her alanda harabeye dönmüş bir ekonomi ve hukuktan bürokrasiye kadar her alanda çürümüş bir devlet yapısından başka bir şey olmadı. Tek adam rejimi bu başarısızlığını halkı tehdit ederek, en temel demokratik hak ve özgürlükleri yok sayarak, yaşam alanlarına müdahale ederek toplumsal muhalefeti şiddetle sindirerek örtbas etmek, susturmak istemektedir. Geldiğimiz noktada tek adam rejimi halkın desteğiyle değil, halka yönelik baskı ve zorbalıkla ayakta durmaktadır. Anayasayı çiğneyerek, kanunları yok sayarak, parlamentoyu askıya alarak, yargı organlarını kendine bağlayarak, medyayı teslim alarak, gündelik yaşamı kriminalize ederek, toplumu saflaştırarak, ülkenin tüm zenginlikleri kendi ihtiyaçları için kullanarak yarattıkları bu ortam ülkenin huzurunu ve geleceğini tehdit etmektedir. Geçtiğimiz çalışma dönemi, tek adam rejimine karşı mücadeleyle ve yıkım politikalarına karşı ülkemizi, mesleğimizi ve meslektaşlarımızı savunmakla geçti. Yaşadığımız tüm baskılara rağmen demokrasiye, özgürlüklere, bağımsızlığa, laikliğe ve toplumculuğa olan bağlılığımızdan asla taviz vermedik, vermeyeceğiz de. Ülkemizi kasıp kavuran salgın ve kriz koşullarında üyelerimizin ekonomik, demokratik ve mesleki çıkarlarının geliştirilmesi için mücadele verdik, vermeye de devam edeceğiz. 
Birliğimiz ve odalarımız çalışma dönemimiz boyunca üyelerimize mesleki, ekonomik ve sosyal alanlarda sahip çıkma mücadelesi verdiği gibi, mesleki gelişmelerin toplumsal çıkarlar için kullanılması doğrultusunda da büyük gayret göstermişlerdir. Bu dönem boyunca, Odalarımızın, şubelerimizin ve İl Koordinasyon Kurullarımızın düzenlediği yüzlerce etkinliğin yanı sıra Genişletilmiş Yönetim Kurulumuz tarafından hazırlanan çalışma gruplarının programları doğrultusunda çok sayıda çalıştay, sempozyum ve kongreler düzenledi. Bu etkinlikler yoluyla TMMOB’nin değerleri ve birikimi toplumun tüm kesimleriyle paylaşılırken, meslek alanlarımızdaki teknik gelişmeler üyelerimize aktarıldı. Yine bu dönem boyunca Birliğimiz ve odalarımızın açtığı davalar ve yürütülen hukuki mücadele ile şehirlerimizin, kıyılarımızın, madenlerimizin, tarihi eserlerimizin, kültürel mirasımızın yağmalanmasına karşı önemli davalar kazanıldı. 
Önümüzdeki dönemde TMMOB ve Odalarımızın eşitlikten, özgürlükten, demokrasiden, laiklikten ve barıştan yana toplumcu mücadele çizgisini yarınlara taşıyabilmek için, kişisel ihtiraslarını ve dar grup çıkarlarını ÖRGÜTÜMÜZÜN ihtiyaçlarının önüne koymadan mücadele edecek tüm ilerici, çağdaş, yurtsever mühendis, mimar ve şehir plancılarının ortak aklına, dayanışmasına ve birlikteliğine ihtiyacımız var.  Bu inanç ve kararlılıkla, Türkiye’nin içinden geçtiği bu karanlık dönemde, ülkemize, mesleğimize ve değerlerimize sahip çıkmak konusunda en ufak bir tereddüt yaşamadan mücadele eden-edecek olan tüm TMMOB, Oda ve Şubelerimizin örgütlerinde görev alan ve alacak olan yurtsever arkadaşlara başarılar ve kolaylıklar diliyorum” dedi.

Editör: TE Bilisim