"DURUŞUNDAN ASLA ÖDÜN VERMEYENLERİN YUVASIDIR"

Sendika olarak hiçbir zaman duruşlarını bozmadıklarının altını çizen Yılmaz, "Beceriksizliklerini kapatabilmek adına her sıkıştıklarında EĞİTİM Sen'e saldırmayı alışkanlık haline getirenlerden birisi,  sanki eğitime dair söyleyecekleri bir şey varmış gibi Eğitim Sen'e saldırmaya ve bunun adını da sendikacılık sanmaya başlamıştır. Türkiye sendikacılık tarihinden bihaber olanların eğitim emekçilerinin 100 yılı aşkın mücadelesinin bugünkü adresi olan Eğitim Sen'i taşlamaları elbette şaşırtıcı bir şey değildir. Bu ülkede toplu görüşme değil toplu sözleşme diyerek mücadele eden ve ödediği bedellere rağmen duruşundan asla ödün vermeyenlerin yuvasıdır EĞİTİM SEN" dedi.

"RAHATSIZLIĞIMIZ, ‘ERKEK ÇOCUK OKUYAMAZSA İMAM, POLİS; KIZ ÇOCUK OKUYAMAZSA GELİN OLSUN' DİYENLEREDİR"

Eğitim Sen'in, kültürel değerlerin yeni kuşaklara aktarılmasında model olarak çocukların kullanılmasına karşı olduğunu belirten Yılmaz, "Eğitim Bir Sen Zonguldak Şube Başkanı Sadettin Dede'nin geçtiğimiz günlerde hiciv sanatına örnek olarak geçebilecek çarpıtmaları gibi "Milli kültürün tanıtılmasından değildir,  rahatsızlığımız"… Rahatsızlığımızın kaynağı, kendilerine eğitimci diyenlerin erkek çocuk okuyamazsa polis, imam, kız çocuk okuyamazsa gelin olsun eyyamcılığının kanıksandığı eğitim sistemine pirim veren yaklaşımlarıdır. Rahatsızlığımız, Eğitim Sen'in açığa alınan ya da ihraç edilen üyelerini sahiplenişini  hazmedemeyince "üye aidatlarınız  pkk'ya gidiyor"  diye  Eğitim Sen için alçakça  karalama yapanlarla  aynı işkolunda çalışıyor olmamızdır. Rahatsızlığımız, bırakın evrensel hukuk normlarını, ülkesinin sendikal yasalarından ve sendikaların tüzüklerinden habersiz, mücadeleyi değil biat etmeyi tercih edenlerin kendilerini büyük(!) sendika olarak görmelerindendir" ifadelerini kullandı.

Yılmaz, "Rahatsızlığımız,  Şube Sekreterimiz İsmet AKYOL 'u kastederek  "Devlet memurluğundan çıkarılmış birisi nasıl bir memur sendikasında şube sekreteri oluyor bunu da soruşturmak lazım." diyenin bir sendika şube başkanı olmasıdır. Sendikalarından haksız ve hukuksuz bir şekilde atılan binlerce eğitim emekçisi üyesinin haklarını aramak yerine neredeyse yayınlanan her KHK'de adları çıkmayınca  derin bir "oh" çekerek herkesi hain ilan bir anlayış asla sendikacılık değil, olsa olsa şakşakçılıktır.

Bu nedenle rahatsızlığımız, hükümetin, darbecilerle mücadele edeceğiz diyerek ilan ettiği OHAL ve çıkardığı KHK'lar ile haklarında somut ve hukuki hiçbir delil olmayan 1542'si üyemizin olduğu, toplam 105 bin kamu emekçisinin bir anda  işsiz bırakılması  ve en temel haklarını kullanabilmelerinin  fiilen engellenmesidir. Bizler, sizin gibi  darbenin sonuçlarına göre değil faşizme cepheden karşı olduğumuz için darbelere karşı durduk. Siz de bilirsiniz ki bu ülkenin yurtseverleri,devrimcileri  her darbede bedel ödemiş ancak ve ancak sizler gibi saf değiştirenler her daim darbelerden faydalanmışlardır.Bu nedenle 14 Temmuz akşamı cemaat toplantısında maklube yiyip, 15 Temmuz ve sonrasında gelişen duruma göre salladığı bayrağı değiştirenlerden hiç olmadık. Rahatsızlığımız, "bana dokunmayan yılan bin yaşasın " anlayışı ile ihraç edilen üyelerine sahip çıkamayanların bu iş kolunda hala daha ahkam kesmeleridir.

EĞİTİM SEN dayanışma örgütüdür. Dayanışma ise her dönem güç merkezine göre yön değiştirenlerin anlayamayacağı bir erdemliliktir.Bir sendikanın görevi suçluluğu kesinleşene kadar üye haklarının takipçisi olmaktır.Yargısız  infaz ile ihraç edilen üyesine hain yaftası yapıştırmak ancak korkakların işidir.Dün söyledik,bugün söylüyoruz, yarın da söylemeye devam edeceğiz.15 Temmuza kadar  bir cemaatin içinde makam-mevkii için kapıkulu askerliği yapanlar bugün başka bir cemaate yaslanarak  koltuk dağıtmaya devam edebilirler.Göreve yeni başlayan öğretmenlerin adaylıkların kaldırılmasında,müdür- müdür yardımcısı olmak isteyenlere, sendikalarına üye olduklarında  her türlü kolaylığın gösterileceği konusunda sözler verebilirler.Hatta tayin,terfi işlerinde beklenti işine soktukları insanların üyelikleri ile hormonlanmış  üye sayılarıyla en çok üyeye sahip sendika ünvanlarını(!) koruyabilirler.Ancak bu sayısal üstünlüğe rağmen sendika olamazlar.Çünkü sendika mücadele ve dayanışma demektir.Her sıkıştıklarında ,  12-15 yaşındaki çocukların dağa çıkıp terörizme kurban edilmelerine ses çıkarmadığımızı söyleyerek  EĞİTİM SEN'i  karalamaya yönelik ortak dile sarılanlara söyleyecek tek sözümüz vardır. Demokrasinin tüm koşullarıyla gerçekleşmediği,laikliğin uygulanmadığı  ,  ekonomik yaşamın mutlu azınlığın lehine gerçekleştiği bir  düzende  terörü , "kahrolsun pkk" diyerek önleyemezsiniz.Toprak ağalarını milletvekili yapar, topraksız köylüyü köleleştirirseniz , kadına 2nci sınıf insan ve cinsel bir obje,alınır-satılır bir meta gibi bakar ve bu anlayışı egemen kılarsanız  bataklığı kurutmak olanaksızlaşır. Sonra da bizi pkk'lı olmakla suçlayarak aklınızca sendikal mücadele yaptığınıza inanırsınız.Birisi eline almış Kuran_ı din tacirliği yapar,diğeri Mustafa Kemal'e sarılmış nöbetten kaçar,bir diğeri bayrağa sarılmış sırt üstü yatar sonra da biz haksızlıklara karşı çıktığımızda,mazlumların sesi-vicdanı olduğumuzda bölücü olarak yaftalanırız..

Sendikal mücadelesini yalnızca EĞİTM SEN'e saldırarak yaptığını sananlara sesleniyorum. Toplusözleşme EĞİTİM SEN'le imzalanmıyor, EĞİTİM SEN'e saldıracak kadar ciğeriniz varsa ihraç edilen üyelerinize sahip çıkın.Ensar Vakfı yurtlarında sistematik tecavüze uğrayan çocuklar için "bir kerelik" diyerek tecavüzü onaylayanlara karşı çıkın.Okul öncesi eğitimin Diyanetin değil Milli Eğitimin sorumluluğunda, devlet okullarında parasız ve zorunlu olmasını , hiç değilse talep edin.Her yetime bir kardeş arayacağınıza "savaşlar olmasın,çocuklar ölmesin,kimse yetim kalmasın"  diyerek yaşamı kutsayın.İnsanların din,bayrak ve Mustafa Kemal ATATÜRK gibi kutsal değerlerini kirletmeyin-yıpratmayın.Beraber yürüdüğünüz cemaat dostlarınızı ilk virajda  satmayın çünkü yerinize konacak birileri bulunduğunda yeni cemaatiniz de bu güvenilmezliğinizle sizi satılacaklar listesine koyacaktır,unutmayın…

 

Sonuç olarak, siz ne kadar saldırırsanız saldırın  Şube Sekreterimiz İsmet Akyol ve Çaycuma Baş temsilcimiz Gökhan Taner Günsan'ın hukuksuzca ihraç edildiği 7 Şubat 2017 tarihinden bugüne Eğitim Bir-Sen üyelerinin de içinde bulunduğu eğitim emekçileri başta olmak üzere öğrenci velileri, Çaycuma ve Zonguldak halkı ihraçları kabul etmediğini kesintisiz süren dayanışmasıyla ve kısa bir sürede toplanan binlerce imzasıyla göstermiştir. Yaşanan haksızlık yerel ve ulusal basındaki  yazarlar tarafından gündeme getirilmiş, toplumun her kesiminden, öğrenci velilerinden, öğretmenlerden, maarif müfettişlerinden, milli eğitim yöneticilerinden, milletvekillerinden, belediye başkanlarından, gazetecilerden, yazar ve şairlerden ihraç edilmeye tepkiler  gelmiş ve sendika yöneticilerimizin göreve başlatılmalarını talep edilmiştir.Bu nedenle ihraçlar halkın vicdanında mahkum edilmiştir.Herhangi bir suçlama yöneltilmeden, idari ve adli işlem yapılmadan, savunma hakkı bile tanınmadan kamu görevinden çıkarmak, hukuken en ağır yaptırımdır ve başta Anayasa ve yasalar olmak üzere hukuka, Türkiye'nin taraf olduğu uluslararası sözleşmelere aykırıdır. Eğitim Sen, hukuksuz açığa alma ve ihraçlar karşısında gerek ulusal gerekse uluslararası alanda yürüttüğü mücadele ile yalnızca üyelerinin değil diğer hukuksuzca ihraç edilen sendika üyesi  binlerce kişinin sesi olmuştur. Eğitim Sen, TÖS ve TÖB-DER'den miras aldığı dayanışmacı ve mücadeleci yönüyle mağdur olan üyelerini yalnız bırakanlardan ayrılmaktadır. Tarih, mağdur olan üyelerine sahip çıkamayanları değil ,hukuksuz bir şekilde açığa alınan, ihraç edilen üyeleriyle maddi ve manevi dayanışma gösteren Eğitim Sen'in bu onurlu duruşunu altın harflerle yazacaktır. 
Kamuoyunu ve eğitim emekçilerini bilgilendirme amaçlı yaptığımız bu açıklamamızı Büyük Usta Nazım Hikmet'in  Hürriyet Kavgası şiirinin son bölümü ile bitirmek istiyorum..

"Dinleyin, duyduğunuz çakalların ulumasıdır.

Safları sıklaştırın çocuklar,

Bu kavga faşizme karşı,

Bu kavga hürriyet kavgasıdır" diye konuştu

Editör: TE Bilisim