10 Ocak Çalışan Gazeteciler Günü nedeniyle İyi Parti Zonguldak İl Başkanı Ragıp Bayraktar, gazetecilere kahvaltı düzenledi.

Kahvaltıya, İYİ Parti Zonguldak bölge koordinatörü Devlet eski Bakanı Aydın Tümen, İl Başkanı Ragıp Bayraktar ve ilçe başkanları katıldı.

İYİ Parti Zonguldak İl Başkanı Ragıp Bayraktar yaptığı açılış konuşmasında, 10 Ocak Çalışan Gazeteciler Günü'nü kutladı ve gazetecilere teşekkür etti.

Bayraktar, "Bizim için özgür basın, gazetecilerin. Özgür bir şekilde demokrasinin içinde olduğu bir dönemdeyiz. Parti basın programında açıklandığı gibi, özgür basını desteklemekteyiz." dedi.

İyi Parti Karabük İl Başkanı Dursun Altıparmak da 10 Ocak Çalışan Gazeteciler Günü'nü kutlayarak şunları söyledi;

"Gönül isterdi ki, Türkiye'de işsiz gazeteci olmasın. Türkiye'de işinden olan birçok gazeteci vardı. Cezaevlerinde yatan yüzlerce gazeteci vardır. Türkiye'nin olmazsa olmazı basın, yargı ve yürütmedir. Biz İyi Parti olarak koltukları eskitmeyi değil ayakkabılarımızı eskitmeye geldik. Türkiye'de 80 milyona ulaşacağız."

Eski Devlet Bakanı ve İYİ Parti bölge koordinatörü Aydın Tümen, 10 Ocak Çalışan Gazeteciler Günü'nü kutlayarak, gazetecilerin sorularını yanıtladı.

Tümen, "10 Ocak Çalışan Gazeteciler Günü kutlu olsun. Bir toplumun gelişebilmesi, yürüyebilmesi için, sesini daha çok duyabilmesi için yerel basının önemi burada bir kat daha ortaya çıkıyor. Arzu ederiz ki, normal demokrasilerde, Avrupa tarzında işleyen demokrasilerde gazetecilerin çalışma şartlarının daha iyi olması arzumuzdur. Yıllardan bu yana birebir siyasetin içerisinde bulunduğumuz esnada sürekli diyalog içerisinde olduğumuz gerek Ankara'da, gerek başka yerlerde çoğu zaman gazetecilerin dertlerini ve sorunlarını biliyoruz. Her ne kadar bir takım kuruluşlarımız ve oluşumlarınız var olsa bile, o kuruluşların bir yerde sözünün dinlenmediğini biliyoruz. Sizler ne kadar bağımsız ve güçlü olursanız demokrasimiz de o kadar güçlü olur. Halkın sorunlarına ulaştırabildiğiniz anlamında görevleriniz çok önemlidir." dedi.

 MHP'nin Cumhurbaşkanı adayı çıkarmama kararını değerlendiren Tümen, sözlerine şöyle devam etti;

"Her siyasi parti genel başkan düzeyinde olmasa dahi Cumhurbaşkanı adayı gösterme arzumuz olduğunu ifade etmiştik. Çünkü siyaset iddia işidir. Biz bir iddia ortaya koyduk ki parti olarak, diğer siyasi partilerin de bir iddiası vardır. Bu da ülkeyi yönetme ve iktidar olma iddiasıdır. Biz bu iddia ile yola çıktık. Biz ilk günden itibaren bunu söylüyoruz. Genel Başkanımız Meral Akşener bu yarışın içerisinde olacaktır. Bizim Cumhurbaşkanımız olacak ve kazanacaktır. Biz bunun iddiası içerisindeyiz. Bunun için yola çıktık. Bu nedenle teşkilatlarımızı kuruyoruz. Biz her siyasi partinin Cumhurbaşkanı adayı çıkarmasını arzu ederiz ama sonuçta o diğer siyasi partilerin kendi iç politikalarıdır. Bunun değerlendirmesini aday çıkartmayacak olan siyasi partinin taraftarları ve seçmeni değerlendirecektir. Siyaset iddia iştir. Eğer iddianızı kaybedersiniz siyasi parti olma şartlarını yeterince yerine getirmiyorsunuz demektir. Çünkü siyaset bir yarışmadır."

Cumhurbaşkanlığı seçimlerini değerlendiren Tümen sözlerine şöyle devam etti; "Cumhurbaşkanlığı seçiminde sonuçta bir yürütme vardır. Her ne kadar anayasa değişikliğinde yürütmenin de şekli değişse de, parlamentodan çıkan hükümet yapılanması son anayasa değişikliği ile Cumhurbaşkanlığının hükümet yapılanması şeklinde ortaya çıkmıştır. Sonuçta bu da bir yürütmedir. İsimlendirilmesi farklı olmuştur. Bu nedenle belki %35 ve %40'lar ile hükümet olma şansı varken, yeni sistemde %51.1 ile iktidar olma şansımız vardır. Her ne kadar yeni sistemde koalisyon yok denilse de bu sistem koalisyonların kapısını açmaktadır. Bundan sonraki süreç koalisyonlar kapısının açılması demektir. Buyur etmeler, sonuçta bir koalisyon ortaya çıkaracaktır."

OHAL'in tekrar uzatılabileceği yönündeki sorulara yanıt veren Tümen şunları söyledi;

"Yaklaşık 1 buçuk yılı aşkın süre OHAL ile idare ediliyoruz. Bunun sebebi de, 15 Temmuz'dan sonra ortaya çıkmış bir uygulama sonucudur. Bizim burada aslında dikkat çekmemiz gereken asıl şey yaşadığımız durum değil, yola nasıl çıktığımızın bir değerlendirmesini yapmamız lazımdır. Bugünkü hükümet ileri demokrasi uygulayacağım diye söz vermişti. OHAL'e devam edecekse demek ki onların ileri demokrasi anlayışı buymuş diye değerlendireceğiz. Bir ülkeyi OHAL yasası ve durumuyla yönetmek onların artık işine gelmeye başlamıştır. Çünkü parlamento artık devre dışı olmaya başlamıştır. Artık Türkiye'de bir takım toplantılar yapmak, gösteriler yapmak yasak olmuştur. Yani demokrasimiz bu süreçte çok yer almaya başlamıştır. Türkiye açısından bu sürdürülebilir bir durum değildir. Derhal bu sistemden vazgeçip tekrar demokrasiyi normal şartlarına kavuşturmamız gerekiyor."

Editör: TE Bilisim