Zonguldak'ta kalite müzisyenlerin varoluş nedeni, her konuda olduğu gibi, 1940 sonrasının dev kuruluşu Ereğli Kömürleri İşletmesi (EKİ) ve EKİ sosyal etkinlikleriydi.

"1953 yılında EKİ'ye işbaşı yaptım" diyen Ertan Güney, o yılların EKİ' sini şöyle anlatır: "50 ‘li yıllarında EKİ'nin bandoları vardı. 1950 öncesini bilmiyorum ama EKİ tarafından bastırılan ‘delikli paralar' ekonomalarda kullanılmak üzere işçilere avans olarak verilirdi. Bu dönemde, müesseselerin silah depoları ve atları vardı. Silahlı ve özel üniformalı ‘kömür alayı' da vardı. EKİ' ye parası, ekonoması, bandosu ve kömür alayı olması nedeniyle ‘Zonguldak Cumhuriyeti' yakıştırması da yapılmıştı. Zonguldak ve çevresinde yaşayanlar için ‘şirket' her şeydi."

"Zonguldak'ın oluşumu da, insanların buraya geliş nedeni de kömür, yani bu şirket" diyen Ertan Güney, ailesi hakkında şu bilgileri veriyor: "Büyüklerimden öğrendiğime göre, biz Kırım'dan göç ettirilerek Köstence'ye yerleştirilmiş muhacirleriz" diyor.

Ailenin Anadolu'ya yerleşmesini şu şekilde anlatıyor: "O zamanlar Köstence Osmanlılara bağlıymış. 1877'de Köstence Romanya topraklarına geçince, bizim atalarımıza da ikinci muhacirlik başlamış. 1899'da Romanya'dan Osmanlı tebaası 20 bin kişinin Anadolu'ya göç ettiğini biliyorum. Bu göçler Cumhuriyet döneminde de devam etmiş. Biz deniz yoluyla getirilip Anadolu'ya yerleştirilen göçmenleriz. Bizim sülalenin bir kısmı Bartın'a, bir kısmı da Çaycuma'ya yerleşmiş. Böyle kurulmuş Bartın'ın ve Çaycuma'nın, birbiriyle akraba Muhacir Mahalleleri."

Ertan Güney, Çaycuma'nın Muhacir Mahallesinde doğar. 16 yaşında EKİ Merkez Atölyeleri'ndeki Pratik Sanat Okulu için açılan sınavlara girer ve Motor Atölyesinde çırak olarak eğitim görmeye hak kazanır. Çıraklık eğitimi devam ederken yine EKİ bünyesinde müzik, spor, tiyatro gibi sosyal kurslar açılır. O da müzik şubesinin bando bölümüne yazılır.
"Biz müzisyen aileyiz, zaten muhacir mahallede oturanlarda müzik başta gelir, herkes bir çalgı aleti bilirdi" diyen Ertan Güney, kendisinin ve Zonguldaklı birçok müzisyenin EKİ Bandosundan yetiştiğini söylüyor. Müzik yaşamını anlatırken: "Bando (EKİ bandosu) Çamaşırhanenin olduğu yerdeydi ilk zamanlar. Çamaşırhane 69 ambarları denen Gıda Ambarının karşısıydı. Yani şimdiki Çingene mahallesinin ilerisindeydi" bilgisini veriyor.

"EKİ bandosu hocasının Sami ARIĞ" olduğunu söyleyen Ertan Güney, EKİ bandoları hakkında şu bilgileri veriyor: "1954'te bando kursuna katıldım. 6 ay nota dersi gördüm. Bando elemanları prova ve merasimlerde bando da görev yaparlar, diğer günler kendiişlerinde çalışırlardı. Bayramlarda bando elemanlarına bayram yevmiyesi verilirdi. Bayram dışında diğer etkinliklerde de pirim verilirdi. Her müessesenin merasim bölüğü ve bandosu vardı. Merkezde EKİ Bandosu görev yaparken, Kozlu'da da Kömüriş Bandosu bulunuyordu. Bu bandolar 1960'lı yılların sonuna kadar ‘bölge bandosu' olarak görev yaptı.

Ertan Güney Bandonun etkinliklerini şöyle anlatıyor: "Belirli günlerde, yani provalarda sabahtan öğleye kadar bandoda çalışıyorduk..Öğleden sonra herkes kendi işine giderdi. 40 kişilik bando teşkil edildi. Bu dönemde müesseseye girmiş tiyatrocular vardı. İsim söyleyemem. Bu tiyatrocular bölge sinemalarında işçiye tiyatro oyunu yaparlardı. Bizde bu sinemalarda konser verirdik.. Bize gittiğimiz yerde yemek verirlerdi. İncivez hapishanesinde de konserler verdik. O zamanlar hapishane İncivez'deydi. İncivez köydü."

"Atölyelerde çırak olarak çalışırken bandodaki görevimizi de sürdürüyorduk. Bandodaki görevimiz devam ederken ilk orkestramız olan Doğan Caz Orkestrasını 1957'de kurduk. Trompet Süreyya Akkaş, saksafon ve klarnet Ertan Güney, akordeon Erdoğan Taşdemir, bateri İsa Şener, alto saksafon Necdet Köse ve tenor saksafon Şener Özkan'dan oluşan ve EKİ Bandosundan doğan Doğan Caz, Zonguldak'ın ilk orkestrasıydı. 1950'lerde ve 60'larda şimdiki gibi tek bir orgla düğün yapılmazdı. Bizden önce Zonguldak'ta düğünlerde Çingen Hasan ya da Topal Zeki çalgı çaldırdı. Doğancaz kurulduktan sonra biz düğün piyasasını ele geçirdik."
Asker dönüşü, Zonguldak'ta yine EKİ Motor Garajında oto elektrikçisi olarak işe girer. Daha önce çaldıkları bando ise Zonguldak Belediye'sine devredilir. Artık bando ile ilişkileri kesilmiştir. Orkestralarda müzik yaşamını sürdürür Ertan Güney…
1970'den sonra 1987 yılına kadar, Ertan Güney ve arkadaşları Deniz Kulübünde sürdürdüler müzik yaşamlarını. "EKİ'nin Deniz Kulübü'nde, 1955'ten sonra piyanist Levent Ağralı ile unutulmaz geceler yaşadı Zonguldak" diyen Ertan Güney: "1970'den sonra başladı Levent Ağralı ile birlikteliğimiz. Bu birliktelik, 1980'e kadar sürdü" diyor.

Deniz Kulübü yılları hakkında şu bilgileri verdi: "Deniz Kulübü ve arkasındaki alanda bulunan tenis kortu, 1953 yılında EKİ tarafından kurulan Tenis Deniz İhtisas Spor Kulübünün spor tesisleriydi. Levent Ağralı, müzisyenliğinin yanı sıra çok yönlü bir insandı. Biliyorsun. ‘Göçük' romanının da yazarıdır. Gazete ve dergilerde yayınlanmış çok sayıda yazılarının olduğunu biliyorum."

Ertan Güney ve Arkadaşları bir yandan EKİ' deki görevlerine devam ederken, diğer yandan da geceleri Deniz Kulübü'nde çalışırlardı. Yaşam mücadelesinin üstüne müzikle çıkıp güç kazanırken, bir yandan da birlikte yaşamanın kurallarını öğreniyorlardı.

Henüz yazılmamış ‘Zonguldak Müzik Tarihinin' köşe taşları; Yılmaz Erkut, İhsan Sözen, Aygün Getin, Parla Aksu, Necati Aydın, (aynı zamanda tenisçiydi) Ayhan Kaba, Metin Arıca, Yalçın Elmalı, Nihat Sinoplu (cazcı baterist namı değer Moto), Moto'nun yetiştirdiği Recep Dırbalı'dan oluşuyordu, Ertan Güney ve arkadaşları…

Editör: TE Bilisim