Sanatçı Vatan Şaşmaz'ın Filiz Aker isimli eski manken ve sinema oyuncusu tarafından öldürülmesinin ardından Filiz Aker'in eski ilişkileri gündeme geldi.
Olayın ardından Filiz Aker'in Türk İş Genel Sekreteriyken evinin önünde öldürülen işçi lideri Şemsi Denizer ile yaşadığı aşk ilişkisi bir kez daha gündeme geldi.
Gazeteci Nazım Alpman Denizer ile Aker arasında o dönem yaşanan ilişkiyi 2008 yılında keleme aldığı yazıda anlatmıştı.

İŞTE O YAZI

Zonguldak'a bağlı güzel ilçelerden biri olan Devrek'te bu beldenin belini doğrultan baston ve bastoncularla birlikteyim birkaç gündür. Görüşme yaptığım bastonculardan Tansel Işık'ın dükkânında Zonguldak'ta yayınlanan Pusula Dergisi'nin 109. sayısını gördüm.
Kapak fotoğraflı "baba" konulardan biri de maden işçilerinin "efsane" lideri Şemsi Denizer'le ilgiliydi.
Maden Grevi sırasında kesintisiz 40 gün kaldığım Zonguldak'ta pek çok yakın arkadaşım oldu. O kadar çok Zonguldak haberi yazıyordum ki, konuşurken bile "Zonguldak'a gidiyorum" yerine "Zonguldak'a" diye yazı vurgusu yapıyordum.
Şemsi Denizer ile sayısız kez görüşüp bir hayli özel haber çıkartmıştım.
Grev sonrasında İstanbul'a geldiğinde Milliyet'in Cağaloğlu'ndaki binasına da uğrayıp bizi de ziyaret etmişti.
Onun sonunu hazırlayan sürecin en başına da tanık olmuştum. 1991'in Temmuz ayıydı, ekonomi muhabiri arkadaşlarla birlikte Bağlarbaşı'nda açılan ünlü bir gece kulübünün yazlık lokaline gitmiştim. Bir süre oturduktan sonra, bizimkiler heyecanla bana yöneldiler:
-Bak senin adamın burada!
Dönüp baktım, Şemsi Denizer! Yanında sarışın bir kadın. Dev bir ses kolonunun önüne denk gelen tabureye oturmuş, yüksek ses ayarlı müzikten ziyadesiyle rahatsız bir görünümde tespih çekiyor.
Çok fazla grev haberi yaptığımdan gazeteciler arasında, Şemsi Denizer benim adamımdı!
O haline çok üzülmüştüm.
Ertesi gün gazetede bunun haber değeri olduğu ve yazmam gerektiği söylendiğinde "yapamam" dedim:
-Bu yola girmişse zaten bizim magazinci arkadaşlara mutlaka toslar. Ben onu maden işçilerinin grevci lideri olarak tanıdım, bu haline tanık olmak bile yeterince acı verici.
Üç gün sonra da "Alem" adlı gece kulübünde olay patladı:
-Zonguldaklı Walesa Şemsi'yi sevgilisiyle yakaladık!
Kendisi "Efsane Madenci"ye kıymıştı.
Sonraki dönemde yaşadıklarını hep uzaktan izledim. Talihsiz süreç bir cinayetle sonuçlandı, Zonguldak'ta maden işçilerinin en çok sevdiği sendika başkanı öldürüldü ve efsanesiyle birlikte gömüldü.
Ölmüş insanın arkasından söylenebilecek şeyler bellidir. Kötü konuşmamaya dikkat edilir.
Ama Şemsi Denizer'in kız kardeşi olarak takdim edilen Şennur Sarıbaş, Pusula Dergisi'ne verdiği söyleşide bu kuralı delik deşik ediyor. Ağabeyinin mezardaki bedeni üzerinde adeta zıplıyor:
-Şemsi, grevi cahil cesaretinden dolayı başarmıştır!
Kız kardeş devam ediyor:
-O grev Şemsi'nin hırslarının ürünüydü!
Şennur hanım ağabeyiyle olan yakınlığını "Şemsi benim kardeşim, et tırnaktan ayrılmaz" şeklinde ifade ettikten sonra, Zonguldak'ta o yılların izlerini sürüyor:
-Birden trilyonların sahibi olursanız, bazı rivayetler dolaşır!
Kız kardeş rivayet dediğine göre demek ki bunlar "uydurma" değil mi? Ama aynı şahıs birkaç satır altında "rivayetlerin" dökümünü yapıyor:
-Ne oldu şimdi? O trilyonları karısı ve damadı tepe tepe dokuz yıldır yiyor!
Şennur Hanım Şemsi Denizer'in ölümünden önce sekiz yıl kendileriyle görüşmediğini söyledikten sonra ağabeyinin mezarına bir çentik daha atıyor:
-Zenginliğini kardeşleriyle paylaşmak istemedi sanırım…
Kız kardeşin, "esas derdi" sanki bu cümlede saklı!
Yoksa ağabeyinin mezarı üzerinde böylesine acımasızca dans edemezdi"

 

Editör: TE Bilisim