Çaycuma

Emekli olduğu cezaevini müze olarak buldu

Çaycuma Ceza ve Tevkifevi’nden, 1996’da, başgardiyan olarak emekli olan Mehmet Bacak, 28 yıl sonra gezdiği cezaevinin Çaycuma Belediyesince müzeye dönüştürülmesinin kendisini çok mutlu ettiğini söyledi

Çaycuma’da 1946 yılında doğan Mehmet Bacak, 1974’te gardiyan olarak işe başladığı Çaycuma Ceza ve Tevfikevi’nden 1996 yılında başgardiyan olarak emekli oldu. Eski işyerini 28 yıl sonra ziyaret eden Bacak, gördükleri karşısında büyük şaşkınlık yaşadı. Çaycuma Belediyesinin müze - kütüphane olarak bambaşka bir görünüme kavuşturduğu cezaevinde yapılan uygulamayı “mükemmel” olarak niteleyen Bacak, “28 yıl hizmet verdiğim cezaevi çok güzel hale getirilmiş. Burada çocukların son derece güzel bir ortamda derslerine çalışması çok sevindirici” dedi.

RÜYAMDA GÖRSEM İNANMAZDIM
Cezaevinin tüm bölümlerini gezip işlevleri hakkında bilgi veren Emekli Başgardiyan Bacak, “Cezaevinin toplam kapasitesi 24 kişilikti. Ülkenin dört bir yanından 5 yıldan az cezası kalan mahkûmları buraya gönderirlerdi. Çaycuma’dan gelenlerin çoğunu tanırdık. Bize nazları geçtiği için dışardan gelenlerden daha çok onlar bize kaynardı. Birçok olaya tanık olduğum cezaevinin bu hale geleceğini rüyamda görsem inanmazdım.” dedi.

ETRAFINDAKİ DUVARLARI MAHKÛMLARLA BİRLİKTE BİZ YAPTIK
Cezaevinin koruma duvarlarını kendilerince yapıldığını söyleyen Bacak, “Önceden cezaevinin dışında bir duvar yoktu. Herkes kapının yanına kadar yaklaşabiliyordu. Bu duvarları mahkûmlarla birlikte biz yaptık. El arabasıyla çok harç taşıdım. İnşaatta iyi hali olan mahkûmları da çalıştırdım. Onlar dışarıda, temiz havada çalışmaya bayılıyorlardı. Kapının üstündeki pencere de benim başgardiyanlığım zamanında açıldı. İçeriye bir asma kat ekleyerek gardiyan odası yapmıştık. O pencere yokken, evrakları da koyduğumuz oda çok havasız kalıyordu.” dedi.

SERGİDE KENDİ FOTOĞRAFINI DA GÖRDÜ
Cezaevinde açılan fotoğraf sergisinde kendi fotoğrafını da gören Başgardiyan Bacak, “Burası çok disiplinli bir cezaeviydi. Ama iyi hali olan mahkûmlara çok yardımcı da oluyorduk. Benim hükümlü-tutuklu defterine yapıştırılacak mahkûm fotoğraflarını çekmek üzere bir fotoğraf makinem vardı. Onla zaman zaman hatıra fotoğrafları da çekerdim. Öyle tahmin ediyorum ki buradaki fotoğrafların birçoğunu ben çektim.” dedi.