Kaymakam Adem Kaya'ya görevinde başarı dileklerini ileten Eğitim Sen yürütme kurulu, dokuz sayfadan oluşan "Çaycuma'da Eğitim Sorunları" başlıklı bir dosya sundu. Ziyarette dosyada belirtilen sorunlar konuşuldu değerlendirildi.  

ÇAYCUMA’DA EĞİTİM SORUNLARI

Kaymakam Kaya'ya sunulan dosya şu şekilde: “Çaycuma’daki eğitim ve öğretimin daha verimli ve daha sağlıklı sürdürülebilmesi için sendikamız, okul ve kurum ziyaretlerinin yanı sıra işyeri temsilcilerimiz üzerinden okullarımızda yaşanan sorunları tespit etmektedir.

Bu rapor sürekli güncellenerek belirli aralıklarla Çaycuma İlçe Milli Eğitim Müdürlüğü, Zonguldak İl Milli Eğitim Müdürlüğü, Çaycuma Kaymakamlığı ve Çaycuma Belediye Başkanlığına verilmektedir.

  

25 Eylül 2024 / Eğitim Sen Çaycuma Temsilciliği 

• 2024/2025 eğitim öğretim yılında öne çıkan sorunların en başında öğrencilerin beslenme sorunu gelmektedir. Sağlıklı beslenme alışkanlığının çocukların sadece büyüme ve gelişiminde değil, okul başarısı üzerinde de son derece etkili olduğu konusunda çok sayıda bilimsel araştırma vardır. Yetersiz ve dengesiz beslenen öğrencilerin dikkat süreleri kısalmakta, algılamaları azalmakta, zaman zaman öğrenme güçlüğü ve davranış bozuklukları gelişebilmekte ve benzeri nedenlerden dolayı okul başarıları düşebilmektedir. Özellikle ekonomik krizle birlikte hızlı artan yoksullaşma, öncelikle en hassas durumdaki çocukları etkilemiştir. Çok sayıda öğrenci okula kahvaltı yapmadan gitmekte, yine birçok öğrencinin okulda yemek yemeden günü tamamladığı ve eve döndüğü görülmektedir. Yine Çaycuma’da az sayıdaki okul dışında öğrenciler içilebilir, sağlıklı ve temiz suya da ücretsiz ulaşamamaktadır.  Okullarda tuvalet dışında temiz ve içilebilir nitelikte suya erişim için çeşmelerin oluşturulması gerekmektedir. Çaycuma Öğretmenevi ile Çaycuma Nuran ve Celal Gülşen Mesleki ve Teknik Anadolu Lisesinin Yiyecek İçecek Hizmetleri Alanında pişirilen yemekler ilçe genelinde taşıma kapsamındaki öğrencilere ücretsiz verilmektedir. Çaycuma Nuran ve Celal Gülşen Mesleki ve Teknik Anadolu Lisesinin ilgili bölümünün personel kadrosunun artırılması ve yeterli ödenek ayrılması durumunda daha fazla öğrenciye yemek pişirilebilecektir. Tüm öğrencilere ücretsiz ve sağlıklı bir öğün yemeğin verilmesinin yanı sıra öğrencilerin içilebilecek nitelikte, temiz ve sağlıklı suya ücretsiz ulaşmasını sağlayacak çalışmaların başlatılması gerekmektedir. 

• Tasarruf tedbirleri kapsamında okullara ayrılan temizlik bütçeleri yetersiz kalmakta, temizlik personeli sayısı düşmekte ve birçok okul hijyen koşullarını sağlamakta zorlanmaktadır. Okullarımızın tamamında kadrolu yardımcı hizmetli ihtiyacı bulunmaktadır. Yardımcı hizmetli ihtiyacı İŞKUR bünyesinde Toplum Yararına Program (TYP) kapsamında geçici personel alımıyla giderilmekteydi. Toplum Yararına Program (TYP) kapsamında 9 ay süreyle çalıştırılıp asgari ücret oranında maaş alan personel yerine bu yıl İş Gücü Uyum Programı (İUP) üzerinden personel alımı yapılacağı duyurulmuştu.  İş Gücü Uyum Programı kapsamında haftada 3 gün çalışacak personel alımı için ücretlerin düşük olması ve yapılacak sigortanın emekliliğe yansımaması gibi nedenlerle yeteri kadar başvuru olmamıştır. Bunun üzerine Milli Eğitim Bakanlığı tarafından yine İŞKUR üzerinden 30 bin ek alım yapılacağını ve 30 bin kişinin haftada 5 gün çalışacakları açıklanmıştır.  Çaycuma'da ise 35 kişi açıklanacaktır. Açıklanan rakam yeterli değildir. Geçici personel alımıyla okulların temizlik sorununda aksamalar olmaktadır.  İŞKUR üzerinden geçici temizlik personeli yerine, okullarda sürekli ve kadrolu yardımcı hizmetli personel istihdam edilmelidir. Temizlik hizmetleri için yeterli bütçe ayrılmalı, okullarda hijyen koşullarının korunması için düzenli denetimler yapılmalıdır. Ayrıca okullarda güvenlik personeli yoktur.

• Milli Eğitim tarafından Çaycuma Pehlivanlar Mahallesi’nde ilkokul yapılması projesi yıllardır vardır ama ilkokul bir türlü yapılmamaktadır. Prof. Dr. Mahmut Özer’in Milli Eğitim Bakanı olduğu dönemde Çaycuma TSO Fen Lisesine 150 kız ve 150 erkek olmak üzere 300 yatak kapasiteli bir pansiyon yapılacağı, yine Çaycuma’da 16 derslikli ilkokul yapılacağı belirtilmişti. Sözü edilen binalar yapılmamıştır. Çaycuma Ticaret ve Sanayi Odası Fen Lisesine yeni bir pansiyon binasının yanı sıra nüfusu her geçen gün artan Pehlivanlar Mahallesi’nde ilkokul ve ortaokul binasına ihtiyaç vardır. TOKİ ve Nadır bölgesinde de ilkokul, ortaokul binalarına ihtiyaç vardır. 

• Çaycuma Atatürk İlkokulu binasının bir bölümü ve Filyos Melek ve Ahmet Şanlı Anadolu Lisesi binası depreme dayanıklı olmadığı gerekçesiyle yıkılmıştır. Atatürk İlkokulunda ikili eğitime geçilirken Filyos Melek ve Ahmet Şanlı Anadolu Lisesi öğrencileri Hisarönü Seçil Şanlı Ortaokulu binasında eğitim öğretime devam etmektedir. “Bakanlığımız tarafından Yık-Yap Projesi kapsamında yeni bina yapımına hızlı bir şekilde başlanacaktır.” denilmesine rağmen henüz okulların inşaatına başlanmamıştır. Bu iki okulumuzun binalarının yapımına en kısa sürede başlanmalıdır. 

• Şehit Aydın Berber Mesleki ve Teknik Anadolu Lisesi 2022-2023 eğitim-öğretim yılından itibaren Anadolu Lisesini dönüştürülmüştür. Şehit Aydın Berber Anadolu Lisesi eski bir yapı olduğu gibi derslik sayısı da azdır. Çaycuma Oktay ve Olcay Yurtbay Anadolu Lisesinin proje okulu olması ve sınavla öğrenci alması nedeniyle Şehit Aydın Berber Anadolu Lisesi var olan talebi karşılayamamaktadır. Nüfusu her geçen gün artan Çaycuma’da yeni bir Anadolu Lisesi binasına ihtiyaç vardır. Diğer taraftan Şehit Aydın Berber Mesleki ve Teknik Anadolu Lisesinin Anadolu Lisesini dönüştürülmesi nedeniyle okulun muhasebe ve bilgisayar öğretmenleri norm fazlası olmuşlardır. Muhasebe ve bilgisayar öğretmenlerimizin mağduriyetini giderecek çözümlerin bulunması gerekmektedir. 

• 2022-2023 eğitim-öğretim yılının 2. döneminde açılan Çaycuma Bilim ve Sanat Merkezi, eski Çaycuma İmam Hatip Ortaokulu binasında başlamıştır. Söz konusu bina İmam Hatip Derneğine aittir. Donanımlı Çaycuma Bilim ve Sanat Merkezi binasına ihtiyaç vardır. 

• Çaycuma Rehberlik ve Araştırma Merkezinin mevcut binası ihtiyacı karşılamamaktadır. Test odası, çocuk oyun odası, personel odası ve bekleme salonu yoktur. Çaycuma Rehberlik ve Araştırma Merkezi için yeni bir binaya ihtiyaç vardır. 

• Sanayi sitesinde Milli Eğitime ait olmayan bir binada faaliyet gösteren Çaycuma Mesleki Eğitim Merkezi binası ihtiyacı karşılamaktadır. Mesleki Eğitim Merkezi için yeni bir binaya ihtiyaç vardır. 

• Yeni açılan Çaycuma Şehit Hasan Yağlı Özel Eğitim Anaokulu için yeni bir binaya ihtiyaç vardır. 

• Çaycuma Ayça Yazıcıoğlu Özel Eğitim Uygulama Okulu I. ve II. Kademe ile Çaycuma Özel Eğitim Meslek Okulunun mevcut binaları yeterli değildir. 

• Çaycuma Mehmet Akif Ersoy Mesleki ve Teknik Anadolu Lisesi prefabrik binada eğitim-öğretime devam etmektedir. Sağlıklı bir biçimde eğitim-öğretim faaliyetinin devam edebilmesi için yeni bir binanın yapılması gerekmektedir. 

• Tasarruf tedbirleri kapsamında sınıfların birleştirilmesi, özellikle kalabalık bölgelerde sınıf mevcudunu aşırı derecede artırmıştır. Birleştirilen sınıflarda eğitimin niteliği düşmekte, öğretmenler öğrencilere yeterince ilgi gösterememekte, bu da öğrenme sürecini olumsuz etkilemektedir. Öğrencilerin bireysel gelişimi ve ihtiyaçları göz ardı edilmekte, özellikle kalabalık sınıflarda disiplin sorunları da artmaktadır. Sınıfların birleştirilmesi yerine, öğrenci sayısına uygun sınıf mevcutları belirlenmeli ve daha küçük sınıf yapıları oluşturulmalıdır. Bu sayede öğretmenlerin öğrencilerle daha yakından ilgilenmesi sağlanacak, bireysel farklılıklara uygun eğitim verilebilecektir. Eğitimin niteliğini artırmak için sınıf mevcutları makul seviyelere indirilmelidir.

• Norm fazlası öğretmenler mağdur edilmemelidir. Sınıfların birleştirilmesi, öğrenci sayılarının azalması ve Milli Eğitim Bakanlığının plansız uygulamaları nedeniyle çok sayıda öğretmen norm fazlası durumuna düşmüştür. Tasarruf tedbirleri kapsamında sınıfların birleştirilmesi özellikle köy ve beldelerdeki öğretmenleri norm fazlası duruma düşürmüştür. Sınıfların birleştirilmesi yerine, öğrenci sayısına uygun sınıf mevcutları belirlenmesi ve daha küçük sınıf yapıları oluşturulmasıyla hem öğretmenler norm fazlası olmayacak hem de köy okullarının açık kalması sağlanmış olacaktır. Ayrıca öğretmenlerin öğrencilerle daha yakından ilgilenmesi sağlanacaktır. Milli Eğitim Bakanlığının yanlış politikalarının sorumluluğu öğretmenlere yüklenmekte ve öğretmenler mağdur edilmektedir. Norm fazlası öğretmenler herhangi bir hak kaybı ya da mağduriyet yaşamadan ihtiyaç duyulan alanlarda yeniden görevlendirilmeli ve bu öğretmenlerin mesleki hakları göz ardı edilmemelidir. Okullar arasında dengeli bir öğretmen dağılımı sağlanarak norm fazlası öğretmen sorununun önüne geçilmelidir. 

• Çaycuma Nihat Kantarcı Anadolu Lisesi, Şehit Hasan Yağlı İlkokulu, Saltukova Gazi Ortaokulu ve Saltukova Çok Programlı Anadolu Lisesi binalarında su yalıtımı ve drenaj sisteminin olmaması nedeniyle binalar kar ve yağmur suyunun aşındırıcı etkisine maruz kalarak zarar görmektedir. Bu okullarımızda su yalıtımı ve drenaj sisteminin yapılması gerekmektedir.

• Çaycuma Nihat Kantarcı Anadolu Lisesinin yanındaki Kredi ve Yurtlar Kurumu (KYK) erkek öğrenci yurdu, yeni yurt binasının yapılması nedeniyle boşaltılmıştır. Nihat Kantarcı Anadolu Lisesi öğrencilerinin bir kısmı Çaycuma’nın belde ve köylerinden taşımayla gelmektedir. Boşaltılan binanın gerekli tadilat çalışmasının yapılarak Nihat Kantarcı Anadolu Lisesi pansiyonu olarak kullanılması öğrenci velileri tarafından talep edilmektedir.  

• Tarihi binasıyla Çaycuma’nın önemli yapılarından biri olan öğretmenevinin eksiklikler nedeniyle sağlıklı koşullarda hizmet verememesi üzerine Çaycuma Kaymakamlığı, Çaycuma Milli Eğitim Müdürlüğü, Çaycuma Belediyesinin katkılarıyla tadilat çalışması başlatılmıştır. Öğretmenevi bahçesinde hizmet verilirken tuvaletler kullanıma açılmamıştır.   Çaycuma’da 1200’ün üzerinde eğitim çalışanı bulunmaktadır. Çaycuma Kaymakamlığı başta olmak üzere çok sayıda kurumun birçok etkinliğini öğretmenevinde yapmaktadır. Öğretmenlerin, eğitim çalışanlarının, emekli öğretmenlerin eş ve çocuklarıyla birlikte öğretmenevinden yararlanması için eksikliklerin bir an önce giderilmesi gerekmektedir. Ayrıca Çaycuma’da yeni bir öğretmenevi binasına da ihtiyaç vardır. 

• Birkaç okulumuz haricinde okullarımızda çok amaçlı salon, teknoloji ve tasarım dersi atölyesi, spor odası, görsel sanatlar atölyesi, müzik odası ve kapalı spor salonu gibi bölümler yoktur. Yine çok sayıda okulumuzda kimya, biyoloji, fizik ve fen laboratuvarı yokur. Bu eksikliklerin giderilmesi için planlanma yapılmalıdır. 

• Özellikle köy ve beldelerdeki taşıma kapsamındaki öğrenciler servis olmaması nedeniyle okullarda açılan DYK kurslarına katılamamaktadır. 

• Adli Destek ve Mağdur Hizmetleri Müdürlükleri bünyesinde yeterli sayıda uzman bulunmaması nedeni ile birçok il ve ilçede olduğu gibi Çaycuma’da da çocuk tesliminde Rehber öğretmenlerin resen görevlendirilmesi yoluna gidilmiştir. Öğretmenlerin görev ve sorumlulukları 657 Sayılı Devlet Memurları Kanunu, 1739 Sayılı Milli Eğitim Temel Kanunu, Öğretmenlik Meslek Kanunu ve Milli Eğitim Bakanlığı Ortaöğretim Kurumları Yönetmeliği’nde belirtilmiştir. Milli Eğitim Bakanlığı Rehberlik ve Psikolojik Danışma Hizmetleri Yönetmeliği’nde de “Rehber öğretmen/psikolojik danışmanlara nöbet görevi verilemez." hükmü bulunmaktadır.  Boşanmış çiftlerin çocuklarının teslimi, okullarda görev yapan Rehber öğretmenlerin görev tanımı içerisinde değildir. Rehber öğretmenlerimizin okul ve Milli Eğitime bağlı kurumlarda iş yükü oldukça fazladır. Diğer taraftan boşanmış çiftlerin çocuklarının teslimi sırasında zaman zaman yaşanan gerginlikler Rehber öğretmenlerimizi tedirgin etmektedir.  Suça sürüklenen çocukların ifadeleri, mağdur çocuk ve tanıkların dinlenmesi, Mahkeme tedbir kararlarının uygulanması ve çocuk teslimi ve çocukla kişisel ilişki kurulmasına ilişkin ilam ve tedbir kararlarının yerine getirilmesinde Adalet Bakanlığı Adli Destek Mağdur Hizmetleri Müdürlükleri ile Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı Sosyal Hizmetler İl Müdürlüklerinin işbirliği içerisinde olması,  anılan görevlerin sosyal hizmet uzmanlarınca yerine getirilmesi çocuğun üstün yararı gereği zorunludur.  Bu birimlerin güçlendirilerek yeterli sayıda uzman istihdamı yapılması gerekmektedir. Rehber öğretmenlerin hizmetine ihtiyaç duyulması halinde ise yapılacak görevlendirmeler resen değil, görev almak isteyen öğretmenlerce yerine getirilmesi ve görev almak istemeyen öğretmenlerin mazeretlerinin gözetilmesi gerekmektedir. Aksi halde öğretmenler görevi kapsamında olmayan alanlarda angarya yasağı kapsamında görev yapmış olacaklardır. Eğitim sisteminin önemli bir bileşenini oluşturan Rehber öğretmen/psikolojik danışmanların yaşadığı bu sorunun çözülmesi için yetkili makamlarca gerekli duyarlılık gösterilmeli ve görev almak istemeyen Rehber öğretmen/psikolojik danışmanların talebi dikkate alınmalıdır.  

• Milli Eğitim Bakanlığına bağlı Rehberlik ve Araştırma merkezlerinde görev yapan fizyoterapistler ek ders ücreti alamamakta, MEB tarafından yapılan sınavlar ile BİLSEM sınavlarında görev verilmemektedir. Aynı iş yerinde aynı mesai saatleri içerisinde çalışan özel eğitim öğretmenleri ve rehber öğretmenlerden daha az ücret almaktadırlar. Fizyoterapistlerin mağduriyetlerini giderecek yasal düzenlemenin yapılması gerekmektedir. 

• İl içi sıra tayin sisteminin kaldırılmasıyla öğretmenlerin il içinde yer değiştirmesi zorlaşmıştır. Öğretmenlerin il içinde yer değiştirmelerinin önünün açılabilmesi için il içi sıra tayin sisteminin tekrar getirilmesi gerekmektedir.

• Zorunlu hizmet kapsamındaki okullarda görev yapan öğretmenlerin tamamına artırımlı hizmet puanının verilmemesi adaletsiz bir uygulamadır. Zorunlu hizmet kapsamındaki okullarda görev yapan ve zorunlu hizmeti biten öğretmenler görev yaptıkları okullarda kaldıkları süre içinde artırımlı hizmet puanı alırken, başka bir okulda zorunlu hizmetini bitirip isteğe bağlı olarak ya da başka bir nedenle zorunlu hizmet kapsamındaki okullara ataması yapılan öğretmenler artırımlı hizmet puanını alamamaktadır. Zorunlu hizmet kapsamındaki okullarda görev yapan öğretmenlere verilen artırımlı hizmet puanında yaşanan mağduriyet giderilmelidir. Aynı okulda görev yapan öğretmenlerin hizmet puanları da eşit olmalıdır. 

Doktora ve yüksek lisans öğrencilerilerinin mezuniyet mutluluğu Doktora ve yüksek lisans öğrencilerilerinin mezuniyet mutluluğu

• Görsel sanatlar, müzik ve beden eğitimi dersleri öğrencilerin bedensel, zihinsel ve duyuşsal gelişimlerini en fazla destekleyen dersler arasındadır. Bu dersler öğrencilerin kendilerini ifade edebilmelerine, yaratıcılıklarını geliştirmelerine, estetik gelişim sağlamalarına, özgüven kazanmalarına ve kendilerini tanımalarına dönem itibariyle en fazla katkı sağlayacak derslerdir. Çaycuma İlçe Milli Eğitim Müdürlüğünün organizasyonuyla 24 Kasım Öğretmenler Günü etkinlikleri kapsamında okullarımızda görev yapan müzik öğretmenleri konser vermektedir. Konser hazırlıkları nedeniyle 10 iş günü müzik öğretmenleri okullardaki derslere girememektedir. Okullarda müzik dersinin haftada 1 ders saat olduğu düşünüldüğünde 10 iş günü oldukça fazla bir süredir. Ayrıca bu 10 iş gününde müzik öğretmenlerimiz nöbet ücreti ile egzersiz ücretlerini de alamamaktadır. Konser hazırlıkları için yapılan görevlendirmeler gönüllülük temelinde yapılmalı, öğrencilerimiz 10 gün süresince öğretmensiz kalmamalı ve görev alan öğretmenlerimizin nöbet ücreti ile egzersiz ücretlerini almalarını sağlayacak çözümler bulunmalıdır. 

• Birleştirişmiş sınıflı ilkokulların bir kısmında temizlik, kalorifer vb. işlere bakacak personelin olmaması nedeniyle bu işleri öğretmenlerimiz yapmak zorunda kalmaktadır. Bu durum öğretmenlerimizin iş yükünü artırırken eğitim, öğretimde de aksamalara neden olmaktadır. Bu okullarımıza yardımcı hizmetli ataması yapılmalıdır. 

• Köylerdeki birçok ana sınıfında yardımcı personel bulunmamaktadır. Tüm ana sınıflarına yardımcı personel verilmelidir.  

• Okul öncesinde ders saatleri 40 dakika olmalıdır. En az 20 dakika olmak kaydı ile mola hakkı verilmelidir. Okul öncesi öğretmenlerine, diğer branşlara göre aralıksız çalışıldığı için 4 yılda 1 yıl yıpranma verilmelidir.

• Dijital dünyanın en büyük sorunlarından birisi de siber zorbalık ve şiddet içeren dijital oyunlardır. Şiddet içeren oyunlar çocukların kişilikleri, tutum ve davranışları üzerinde etkilidir. Şiddet içerikli dijital oyunların ve videoların küçük yaştaki çocukların gerçeklik algısını bozduğu, çocuklukta öğrenilenlerin ilerleyen yaşlarda daha büyük problemlerin ortaya çıkmasına neden olduğuna dair uyarılar vardır.  Şiddet içerikli oyunların bir türevi de son zamanlarda okullarda hızla yayılan 'kanlı para' adlı oyundur. Söz konusu oyun, öğretmenleri ve velileri endişelendirmektedir. “Geleceğin tehlikeli suç eğilimi olan çocukları yaratacak bir oyun” olarak görülen ve çocukların ellerinde yaralanmalara yol açan kanlı para oyunu ile ilgili uzmanların ciddi uyarıları vardır. MEB tarafından velilere yönelik 'Güvenli İnternet Kullanımı' ve 'Siber Zorbalık' kılavuzları yayınlanmıştır. Konunun uzmanları tarafından velilere yönelik seminerlerin verilmesi gerekmektedir.

• Özellikle Çaycuma ilçe merkezindeki okulların bahçeleri okul saatleri dışında (gece saatlerinde) kim olduğu bilinmeyen kişilerce kullanılmakta ve bağımlılık yapıcı madde (alkol vb.) atıkları okul bahçelerine bırakılmaktadır. Rahatsız edici bu durumla ilgili gerekli tedbirlerin alınması gerekmektedir.  

• Okulların bahçelerine kamelya ve oturma bankları yerleştirilmesi gerekmektedir.

• Çaycuma ilçe merkezinde okulların bulunduğu uzak mahallelere ders başlangıç ve bitiş saatleri dikkate alınarak Belediyenin ÇOMBÜS servisleri konulmalıdır.

• Okul kantinleri ilçe Milli Eğitim Müdürlüğü ve sağlık uzmanı ile birlikte temizlik, hijyen ve gıda kalitesi ve ürün fiyatları açısından denetlenmelidir.

• Okul servis araçlarının denetimi, kontrolü gibi uygulamalar öğretmenlere bırakılmamalıdır. 

• Kömürlü kalorifer kazanı bulunan okullarımızda uzmanlar tarafından gerekli incelemeler yapılmalıdır. 

• Deprem etüdü yapılmayan okullarımızda deprem etütleri ve gerekli güçlendirme çalışmaları yapılmalıdır. 

• Kalıcı yaz saati uygulaması nedeniyle öğrencilerimiz gün doğmadan, zifiri karanlıkta uyanıp evden çıkmak zorunda kalmaktadır. Benzer şekilde akşam geç saatlerde eve dönmektedir. Öğrenciler ve eğitim emekçileri açısından ciddi riskler barındıran kalıcı yaz saati uygulaması sonlandırılmalı, güvenli, sağlıklı ve çocukların gelişim özelliklerini esas alan saat düzenlemesine geri dönülmelidir.

• Eğitimin Kamusal Niteliği Güçlendirilmelidir: Eğitim Anayasada güvence altına alınmış temel bir hak ve devlet tarafından verilmesi gereken kamusal bir hizmettir. Kamusal eğitim anlayışı güçlendirilerek, herkesin eşit koşullarda eğitim hakkından yararlanması sağlanmalı ve her öğrencinin nitelikli eğitim alması için gerekli adımlar atılmalıdır. 

• Velilere Maddi Destek Sağlanmalıdır: Eğitimin tüm kademelerinde eşit ve parasız eğitim uygulamaları hayata geçirilmelidir. Bu hedefle bağlantılı olarak kısa vadede özellikle yoksulluk sınırı altında yaşayan ailelerin çocuklarının eğitim masraflarını karşılayabilmesi için devlet desteği sağlanmalıdır.

• Öğretmenler arasında eşitsizlik yaratan mevcut uygulamalar yerine, tüm eğitim emekçilerinin haklarını koruyan ve iyileştiren bir meslek kanunu oluşturulmalıdır. Öğretmenler arasında statü ve ücret farkları yaratmak yerine, mesleki dayanışmayı teşvik eden bir sistem geliştirilmelidir. “Uzman öğretmen” ve “başöğretmen” gibi ayrımlar kaldırılmalı, herkesin eşit koşullarda çalıştığı bir sistem oluşturulmalıdır. Sözleşmeli/ücretli öğretmenlik ile mülakat uygulaması kaldırılmalı, öğretmen açığı kadar kadrolu atama yapılmalıdır.Eğitim emekçilerinin maaşlarında gerekli düzenlemeler yapılarak insanca yaşanabilecek bir ücret düzenine geçilmelidir. Eğitim emekçilerinin gelir düzeyleri yoksulluk sınırının üzerine çıkarılarak mesleki saygınlıklarına yakışır bir hale getirilmelidir.

• CİMER uygulaması başta olmak üzere çeşitli yerlere yapılan birtakım asılsız ihbarlarla okul yöneticileri ve öğretmenlerimizin itibarları zedelenirken, itibarsızlaştırma politikaları nedeniyle eğitim emekçileri her türlü saldırıya açık hale gelmektedir. Türkiye’nin her yerinde eğitim kurumlarında birbirine benzer şekillerde eğitim emekçilerini hedef alan şiddet olaylarının yaşanması, şiddetin arkasındaki nedenlerin ortaya çıkarılmasını, eğitim kurumlarında eğitim emekçilerinin can güvenliğinin sağlanmasını gerektirmektedir. Okulda şiddet olaylarının durması için MEB acilen harekete geçmeli ve bu konuda acil önlemler alınmalıdır.

• Okul öncesi eğitimin zorunlu olmaması ve okul öncesi eğitim kurumlarında velilerden alınan ‘katkı payı’nın yanı sıra servis ücreti ve yardımcı personel ücreti vb. giderlerin veliler tarafından karşılanması nedeniyle dar gelirli ve sosyal yardımlarla geçinen aileler çocuklarını okul öncesi eğitim kurumlarına gönderememektedir. Okul öncesi eğitimin zorunlu olmaması ve okul öncesi eğitim kurumlarının çoğu ailenin ekonomik olanaklarını zorlaması nedeniyle aileler kreş görünümlü Kur’an kurslarına (sıbyan mektepleri) çocuklarını göndermek zorunda kalmaktadır. 4-6 yaş grubundaki çocukların bir kısmı, müftülük ve çeşitli cemaatlerin açtığı Kur’an kurslarında (sıbyan mekteplerinde) tamamen denetimsiz ve eğitim kurallarından yoksun bir şekilde,  öğretmenlik vasfı olmayan kişilerce eğitim bilimi ve pedagojisine aykırı bir şekilde eğitilmektedir. Verilen yanlış eğitim nedeniyle bu tür yerlere giden birçok çocuğun psikolojisinin bozulduğuna dair bilgiler sendikamıza iletilmektedir. Koşulları ve fiziki olanakları uygun olan okullardan başlanarak ana sınıfları zorunlu hale getirilmeli, gerekli yasal düzenlemeler yapılarak iki yıllık okul öncesi eğitime geçilmelidir. İlkokullardaki ana sınıflarında ve devletin açtığı bütün okul öncesi kurumlarda her türlü beslenme, barınma giderleri devlet tarafından karşılanmalı, veliden ‘katkı payı’ adı altında para toplanmamalıdır. Ayrıca mahalle ve beldeler ile çalışan sayısının fazla olduğu işyerlerinde kreşlerin açılması gerekmektedir.

• Müfredat değişiklikleri, bilimsel ve laik esasları temel alacak şekilde yapılmalıdır. Eğitimde ideolojik değil, nesnel ve bilimsel içeriklerin yer alması sağlanmalıdır. Öğrencilerin eleştirel düşünme becerilerini geliştirecek yöntemler ve konular müfredata dahil edilmelidir. Geleneksellik ve pragmatizmden uzaklaşılarak, evrensel değerlere ve insan haklarına dayalı bilimsel tarih metodu ile çoğulcu bir bakış açısı benimsenmelidir.

• Okullarda Dini Etkinliklerin Yaygınlaşması: “Çevreme Duyarlıyım, Değerlerime Sahip Çıkıyorum” (ÇEDES) projesi kapsamında öğrenciler, çeşitli dini etkinliklere ve seminerlere zorunlu olarak katılmaktadır. Bu durum, eğitim kurumlarının tarafsızlık ilkesine aykırı düşmekte, öğrencilerin inanç özgürlüğü açısından baskı hissetmesine neden olmaktadır. Dini içerikli etkinliklerin okullarda düzenlenmesi, inanç özgürlüğü üzerinden dışlanma riski doğurmakta ve toplumsal ayrışmayı derinleştirmektedir.

•  Laik Eğitim İlkelerine Aykırılık: Laiklik, devletin tüm inanç gruplarına eşit mesafede durmasını ve eğitimin sorgulayıcı, eleştirel ve objektif temellere dayandırılmasını gerektirir. Ancak son yıllarda eğitim müfredatında dini içeriklerin ağırlığının artması, eğitimde laiklik ilkesinin göz ardı edilmesine yol açmaktadır. Müfredatta dinin ve milliyetçiliğin öne çıkarılması, öğrencilere farklılıklara saygı ve eleştirel düşünme becerilerinin kazandırılmasını engellemektedir. 

• ÇEDES Projesi ve Zorunlu Değerler Eğitimi: ÇEDES ve benzeri projeler, dini temelli bir değerler eğitimini ön planda tutmakta, evrensel, toplumsal ve insani değerler bütününü görmezden gelmektedir. Bu darlık, öğrencilerin eleştirel ve bilimsel düşünme becerilerinin gelişimini sınırlamaktadır. Projelerin içeriği, dini değerleri merkeze alırken, öğrencilerin evrensel değerleri kavramalarını zorlaştırmaktadır. Bu tür projeler, laik, bilimsel eğitim anlayışıyla çelişmekte ve çocuğun üstün yararını gözetmeyerek, çocukların pedagojik gelişimlerine zarar vermektedir. 

• Bilimsel ve Laik Eğitim Esas Alınmalıdır: Eğitimin en temel ilkeleri; sorma, sorgulama ve eleştirmeyi temel alan laiklik ve bilimsellik olmalıdır. Okullarda dini içerikli etkinliklerin düzenlenmesi yerine, bilimsel düşünceye, insan haklarına ve demokrasiye dayalı bir eğitim verilmelidir. Din eğitimi, isteyen öğrencilerin seçmeli ders kapsamında alabileceği şekilde düzenlenmeli, din dersi zorunlu olmaktan çıkarılmalıdır. Eğitim müfredatında yönlendirme ve özendirmeden uzak durulmalı, tüm inanç gruplarının eşit şekilde yer alması sağlanmalıdır. Sadece bir dine ve mezhebe dayalı bilgi yerine, inanç özgürlüğünün esas alındığı bir program oluşturulmalıdır.

• 2021 yılının aralık ayında 3308 sayılı Mesleki Eğitim Kanunu’nda yapılan değişikliklerle mesleki eğitim merkezlerinin yaygınlaştırılması ve meslek lisesi öğrencilerinin işletmelerde ucuz iş gücü olarak çalıştırılmasının önü açılmıştır. Bir gün okul, dört gün iş sloganıyla hayata geçirilen MESEM uygulaması öğrencilerin patronlara ucuz iş gücü olarak sunulmasının önünü açmıştır. MESEM projesiyle 300 bini çocuk olmak üzere, bir buçuk milyonun üzerinde insanın emeği patronların hizmetine sunulurken, yüzbinlerce çocuk ve gencimiz MESEM’in çarkları arasında acımasızca öğütülmektedir. Yüzbinlerce çocuk ve gencimiz ‘çırak’ ya da ‘stajyer’ kimliğiyle işçi gibi çalıştırılıp emek sömürüsünün sınırları zorlanmaktadır. Mesleki eğitimin amacı, iş gücüne yönelik kısa vadeli çözümler üretmek değil, öğrencilerin çok yönlü gelişimini desteklemek olmalıdır. MESEM’ler kapatılmalı, okullarda verilen mesleki eğitimin niteliği artırılmalı, öğrencilere verilecek mesleki beceriler sektörel değil bilimsel temelde olmalı, öğrencilerin eleştirel düşünme, problem çözme ve yaratıcı düşünme gibi beceriler de kazandırılması hedeflenmelidir. Var olan uygulama kaldırılıncaya kadar öğrencilerin iş güvencesi, sağlık ve sosyal güvenlik hakları ve çalışma koşulları sıkı bir denetime tabi tutulmalıdır. Sermayenin ihtiyaçlarını değil öğrencileri merkeze alan nitelikli bir mesleki eğitim politikası hayata geçirilmelidir. Mesleki eğitim yeniden düzenlenmelidir. Mesleki eğitime, öğrenciler ilgi ve yeteneklerine göre yönlendirilmeli, süreç pedogoji ile tam uyumlu yürütülmelidir. Öğrenciler, kendilerini ve ilgi alanlarını tam olarak keşfetmeden belirli bir mesleğe yönlendirilmemelidir. Mesleki eğitimin, öğrencilerin genel eğitim ihtiyaçlarını karşılayacak şekilde yeniden yapılandırılması gerekmektedir.

• Eğitim Bütçesi Artırılmalıdır: Devlet, eğitime ayrılan bütçeyi acilen artırmalı ve okullara daha fazla kaynak sağlamalıdır. Eğitim bütçesinin en az iki katına çıkarılması, okulların ihtiyaçlarını karşılayabilmesi ve eğitimin niteliğinin artırılması açısından gereklidir. 

• Okullara Yeterli Ödenek Ayrılmalıdır: Millî Eğitim Bakanlığı, her okula ihtiyacı kadar ödenek sağlamalı ve velilerin sırtına yüklenen eğitim masrafları ortadan kaldırılmalıdır. Velilerden her türlü bağış adı altında para talep edilmesi yasaklanmalı, okulların ticari faaliyetlere yönlendirilmesi engellenmeli, okul kantinlerinde satılan ürünler vergiden muaf tutulmalıdır. Her okulun eğitim hizmetlerini sürdürebilmesi için devlet desteği sağlanmalıdır.

• Bilindiği gibi Çaycuma Çay Mahallesi sınırları içinde bulunan Atatürk İlköğretim Okulu yıkılarak yerine Bülent Kantarcı tarafından bir okul binası yapılmıştır. Okulların ilkokul, ortaokul olarak dönüştürülmesinin ardından 2014 yılında Atatürk İlköğretim Okulu binası yerine yapılan yeni binaya Mimar Sinan Ortaokulu adı verilmiştir. 1956 yılında eğitim, öğretime başlayan, Çaycuma Yeni Mahalle sınırları içinde bulanan (Pehlivanlar Mahallesi girişinde) ve okul dönüşümleri öncesinde de Mimar Sinan İlköğretim Okulu adıla eğitim öğretime devam eden okula ise Atatürk İlkokulu adı verilmiştir.  Okullar yalnızca binalarıyla değil; bulundukları köy, mahalle ve semtlerle de anılırlar. İnsanların mezun oldukları okula ilgili yaşanmışlıkları, anıları vardır. Söz konusu iki okulun adların değiştirilmesi Çaycuma halkı ile bu okullardan mezun olmuş kişiler ve görev yapmış öğretmenler tarafından kabul görmemiştir. Çaycuma halkının ve bu okullardan mezun olanların beklentisi Mimar Sinan Ortaokulunun adının Atatürk Ortaokulu, Atatürk İlkokulunun adının ise 1956 yılında kurulduğundaki adı olan Mimar Sinan İlkokulu olmasıdır.

Muhabir: Haber Merkezi