Hayvana eziyetle ilgili işlenen suçlar hergün hızla yükseliyor. Arabasına bağlayıp sürükleyenler, bilerek vurup kaçanlar, patisine koli bandı bağlayıp eğlenenler, tekme tokat gösteri yapanlar ve yüreğimizin dayanmadığı, aklımızın almadığı niceleri. 

Yaşamımızın ayrılmaz ve vazgeçilmez parçası olan dostlarımız herkese ve her şeye rağmen bizlere karşılıksız ve koşulsuz sevgilerini altın tepside sunmaya devam ediyorlar.

Onlar bizlere rağmen yaşamaya, hayatta kalmaya çalışıyorlar.

Bakın bugün size kendi insanımızı, belki sokakta yan yana yürüdüğümüz, aynı havayı soluduğumuz insanların söz konusu hayvan olunca nasıl duyarsızlaşabildiğini ve aynı zamanda bazı vatandaşların bu hayvanlar için nasıl gözyaşı dökebildiğini anlatacağım.

Size bir Nazlı’nın ölümünü anlatacağım!

Dün akşam iş çıkışı aracımla evime giderken, Kozlu Kaymakamlığı önünde yanımdan hızlıca geçen bir araç, yol kenarındaki bir köpeğe çarptı.

Köpek, aracın kendisine vurmasıyla 4-5 metre havaya zıplayarak yere düştü.

Ben kaza yapan araç sürücüsünün durup, yaralı hayvana yardım edeceğini düşünürken, bir anda baktım ki, araç hızını hiç kesmiyor.

Açıkçası kaçıyor! 

Tabi olayın etkisiyle kısa bir süreli şok yaşarken, yanımda oturan nişanlım Bilge Albas’ın sesiyle irkildim.

“Takip et Ergin. Kaçıyor! Plakasını alalım” cümleleri o şoktan çıkmama yetti.

Aracı Kozlu’nun içine kadar takip ettikten sonra aracın bir yere park ettiğini gördük ve plakasını aldık.

Sonra tekrardan yaralı olan hayvana yardım etmek amacıyla geri döndüğümüzde, duyarlı birkaç vatandaş yaralı köpeğe ilk müdahaleyi yapmaya çalışıyor, ne yapmaları konusunda birbirlerine sorular soruyor, kaçan sürücüye ise beddua okuyorlardı.

Nişanlıma polisi aramasını söyledikten sonra, yoldan geçen vatandaşların bir araçtan getirmiş olduğu örtü ile köpeği veterinere hekimliğine getirdik.

İsminin Nazlı olduğunu öğrendiğimiz köpeği tüm müdahalelere rağmen kurtaramadık.

O an orda gözlerimizin önünde can verdi!

Sahibinin kendisine Nazlı ismini verdiği o köpek artık yaşamıyordu.

Köpeğin sahibi geldi.

Göz yaşlarını tutamadı!

“Nazlı!... Nazlı!...” diye ağladı.

Köpeğin sahibi ile polise ifade verip, şikayetçi olmamız üzerine polis o sürücüyü yakaladı.

Kendisinin bir yemek şirketinde kurye olduğunu belirten kişiye neden kaçtığını sorduğumuzda ise aldığımız cevap bizi daha da yıktı.

“Müşteriye yemek getiriyordum, o yüzden bekleyemedim.”

İşte Ülkemizde bir köpeğe verilen değer, bir müşteriye getirilen yemek kadar yok!

İnsanlığımızı bu kadar kaybettik!

Bugün bir Nazlı’nın yaşama hakkını savunacak kişiler oradaydı!

Ama ne Nazlı’lar kimsenin olmadığı yerde katlediliyor.

Vahşice öldürülüyor. 

Arabayla vurup, kaçılıyor!

Şimdi hep birlikte düşünelim.

Bu dünyada yaşama hakkı sadece insanların mı?

Şunu sakın unutmayalım!

Psikologlar ve sosyologlar hayvana şiddetin bir kişilik bozukluğu olduğunu söyleyerek, hayvana şiddet uygulayan bir insanın aynı zamanda potansiyel bir katil de olduğunun altını çiziyor.

Unutmayalım ki?

Bugün o köpeğe aracıyla vurup kaçan bir şahıs, yarın bir insana da vurup kaçabilecek ruha sahiptir!

Bu kazaya uğrayan can, sizin anneniz, babanız hatta çocuğunuz bile olabilir!

GÜNÜN SÖZÜ

Ruhunda hayvan sevgisi olmayan insandan uzaklaş! Çünkü hayvanları sevmeyen insan sevemez!