Zonguldak Ak Parti İl Teşkilatı ve Zonguldak Belediye Başkanı Ömer Selim Alan ile arasında bir uyumsuzluk başladığı artık açıkça gözüküyor.

Parti adeta ortadan ikiye bölündü.

Bir tarafta Başkan Selim Alan’cılar, diğer tarafta İl Başkanı Zeki Tosun’cular!

Özellikle Selim Alan tarafından Zonguldak’ı tek başına yönetme konusunda bir operasyon başlatıldığı açıkça görülüyor.

Operasyonun adı: “Kim kimi yerse! Ama biri gidecek!”

Bu operasyon bazen basın yoluyla yapılmaya çalışılıyor, bazen ise kulis çalışmaları ile…

Ak Parti teşkilatı içerisindeki uyumsuzluk, belediye meclis üyeleri arasında ki uyuşmazlık, Ömer Selim Alan’ın tek adamcılık tavırları artık herkes tarafından görülüyor ve biliniyor.

Ben kulisten pek anlamam ama bugün sizlere gazeteciler üzerinden yapılan algı operasyonlarını ve düğme ile çalışan gazeteciyi anlatacağım!

Biz gazeteciler gündeme göre yazar, gündemi yorumlarız.

Yaptığımız haberlerle gündem yaratır, bilinmeyenleri gündeme taşırız.

2 haftadır Zonguldak gündemi, Ak Parti içindeki karışıklıklar ve Kızılay’da yaşanılan yolsuzluk iddiaları meşgul ediyor!

Ak Parti içerisinde yaşanan gerginlikler artık hem partiye hem de Zonguldak’ta yapılmak istenilen hizmetlere zarar veriyor.

Kızılay’ın içinde geçen yolsuzluk iddiaları ise, Kızılay gibi köklü bir kurumun güvenirliliğini gerçekten sekteye uğratıyor.

Zonguldak Belediye Başkanı Ömer Selim Alan’ın tek başına partiyi dizayn etmeye çalışması, Kızılay’ın içinde yaşanan yolsuzluk iddiaları ve düğmeci gazetecilerin yapmış olduğu algılarla Zonguldak’ta işler nasıl yürüyor şimdi ben size örneklerle açıklayacağım!

Son zamanlarda birçok yerel medyanın gündeminde Zonguldak Belediye Başkanı Ömer Selim Alan’ın yapmış olduğu hizmetlerdeki yanlışlar, söz vermiş olduğu hizmetleri yapamaması ve Selim Alan’ın Zonguldak’ı tek başına yönetme isteği vurgulanırken, Zonguldak’ta faaliyet gösteren, bel altı ve şantaj kokan yazılarıyla ünlü Ali Rıza Tığ’ın gazetesi olan Pusula Gazetesi geçtiğimiz gün bir haber yaptı.

Haberin başlığı; “Düğmeye basıldı! Hedefte Başkan Ömer Selim Alan var!”

Şimdi bu haberi yapan arkadaşa şunu sormak gerekiyor, “Biri birinin düğmesine basarak hareket ettiriyorsa senin düğmene kim bastı?”

Onu söyle biz de bilelim.

Düne kadar Zonguldak Belediye Başkanı Ömer Selim Alan’ı yerden yere vuran, özel hayatı ile ilgili imalarda bulunan, hatta bugün yerden yere vurduğu Ak Parti İl Başkanı Zeki Tosun’u Ömer Selim Alan’a karşı koruyan sanki bu gazete değilmiş gibi, bugün diğer gazetecilerin düğme ile çalıştığını ima eden bir haber yapıyor!

“Allah’tan korkun!” diyeceğim ama biliyorum ki ondan bile korkuları yok!

Bakın Pusula Gazetesi Ali Rıza Tığ bundan aylar öncesi köşesinde ne diyor?

“Ömer Selim Alan’ın yapması gereken şey; vatandaşla iyi diyalog kurmak, onları kucaklamak.
Başka bir şey yapmasına gerek yok.
Ama o önce Merkez İlçe Başkanı Mustafa Çağlayan’ı yedi.
Hala İl Başkanı Zeki Tosun’u yemek istiyor.
Bürokratları yiyor.
En son öyle bir şey yiyecek ki, ne yediğini bilmeyecek.
Mustafa Çağlayan gitti...
Yerine Mükerrem Ayçiçek geldi.
Üç ay geçmeden, “Keşke Mustafa gitmeseydi” dediniz.
Zeki Tosun gitse, “Keşke kalsaydı" diyeceksiniz.

Aylar öncesinde Zonguldak Belediye Başkanı Ömer Selim Alan’a karşı Zeki Tosun’u böyle savunan Tığ, bugün Ak Parti İl Başkanı Zeki Tosun’a hastalığı üzerinden İl başkanlığını bırakması yönünde saldırılarda bulunuyor.

Şimdi adama sorarlar değil mi?

Senin düğmene kim bastı?

Zonguldak Belediye Başkanı Ömer Selim Alan mı?

Ak Parti Milletvekili Hamdi Uçar mı?

Kozlu Belediye Başkanı Ali Bektaş mı?

AK Parti İl Başkanı Zeki Tosun veya Zonguldak Belediye Başkanı Ömer Selim Alan benim ne akrabam ne de başka bir şeyim!

İki ismi de en çok eleştiren isimlerden biriyim.

Ama birilerine düğmeci imasında bulunurken, insan kendi düğmesine bir bakmalı!

Sonra adınız düğmeci gazeteciye çıkar olmaz!

Öyle değil mi?

DÜZELECEZ İNŞALLAH BE!

Siz okuyuculara bu düşünceleri yazarken sevdiğim ve saygı duyduğum bir ağabeyim mesaj attı. Mesajda; ”Bir şehir düşünün dernek, vakıf hatta Kızılay başkanlık seçimleri için neredeyse kan dökülecek. Tüm siyasi partiler seçimlere karışıp kavga halinde iken şehrin en önemli unsuru Bülent Ecevit Üniversitesi’ne rektör seçilecek kimsenin ağzı açılmıyor. Oturduğu koltukta hem şehrin hem de üniversitenin önünü kapatan, özel sektörde bile oturak verilmeyecek bir şahıs sadece makam için yıllarını yedi ama siyasilerden hiç ses çıkmıyor. Üniversiteye öğrenci gelmiyor, eğitim kalitesi sıfır, bağlı bulunan fakülteler dökülüyor, hastane içler acısı ama kimse konuşmuyor.” yazıyordu.

Bence haklı!

Sizce de değil mi?

Bugün Bülent Ecevit Üniversitesi’nin bölümleri perişan haldeyken, her yıl öğrenci sayısı düşerken gerçekten kimsenin umurunda değil.

Çünkü şuan büyük dertleri var!

Kızılay Başkanlığı!

Çünkü seçimlerde kavurmalar Kızılay’dan gidecek, BEÜ batmış, gitmiş!

Kimin umurunda!

Ne diyelim.

Düzeleceğiz inşallah be!

Şu olaylar bir bitsin!