"Dost" kelimesinin lûgat mânâsına bakalım;
Sevilen ve güvenilen, iyi geçinilen, yakın arkadaş, sıkı fıkı görüşülen kimse, gönüldeş.
Başkalarını tenkit etmek ya da başkaları hakkında zanda bulunmak vazgeçemediğimiz bir alışkanlık olmuş. Bu insandan dost olmaz diyerek başlayan cümleler her birimizin diline yerleşmiş.
Bunun yerine , hadi soralım kendimize, dost musun?
Dost; samîmî, emin, fedâkâr, firâsetli, dirâyetli, istikrarlı, bilgili, işini en güzel şekilde yapan insandır.
Kim dost olamaz?
Yukarıdaki vasıflar, üzerinde tecellî etmeyen olamaz.
Yük hafifletmeyip, yük olandan olamaz.
Zannımca, hakîkî dostu dost edinmedikçe de zor...
Şûrâ Sûresi 31. âyette Yüceler Yücesi Rabbimiz: "Sizin için Allah'tan başka bir dost, bir yardımcı yoktur." buyuruyor.
Rabbini dost edinenlerle dost olabilmek... Şartlar ne olursa olsun, acı tatlı, sıcak soğuk...Çelik gibi durabilmek...Güçlü , samîmî, kararlı olmak...Firâsetli olup yük hafifletmek.. İşte böyle olduğunda dost, dostunu bulmuş olur.
Yâ Rabbî!
Bizleri, Sana yakınlaşıp rızânı kazanmaya vesîle olacak sâlih, sâlihâ kullarınla bir arada eyle!
Birbirimizi Senin rızân için sevelim ve kıyamet günü berâberce arşının gölgesi altında gölgelenelim!
Âmin..