Medya Pozitif'in Genel Yayın Yönetmeni Sevcan Bahadır'ın yazmış olduğu köşe yazısı şu şekilde;

"Kozlu Çocuk Evleri Sitesi Müdürlüğü’nde yazdığımız haberle ilgili dün yeni gelişmeler oldu. Belli ki gündeme getirdiğimiz konular sonunda dikkat çekti, ciddiye alındı. Böylece Kozlu Kaymakamlığı’nın hakkımızda dediği iftiracı yakıştırması da boşa çıkmış oldu. 

Şehrimize bir kaç gün önce gelen Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığının 2 müfettişiyle görüştüm. Sordukları her soruya cevap verdim. Bildiklerimin hepsini anlattım. Bu yaptıkları soruşturma kapsamında Kozlu Çocuk Evleri Sitesi Müdürlüğü’nde çalışan bütün personelle görüşmeleri gerektiğini özellikle belirttim. Benimle görüşmelerini samimi bir yaklaşım olarak görüyorum. Umarım yaşanan olayların üzerini örtmezler. Gazeteci olarak sonuna kadar konunun takipçisi olacağımızı ifade ettim. Çünkü ben şahsen ve haber sitemiz olarak sahipsiz bırakılan tüm çocukların haklarını savunuyoruz. Savunmaya da devam edeceğiz. 

Müfettişlerin yanından çıktıktan sonra ifade vermek için çağrıldığım polis karakoluna giderken yanıma 2 kız çocuğu yanaştı. Seni tanıyoruz, Sevcan Hanım değil misiniz dediler. Yaşandığı iddia edilen olayların gerçek olmadığını söylediler. Çok üzüldüklerini, kurum yetkililerinin her şeyi düzgün yaptığını, ailelerinin kendilerini aradığını, kurumda böyle şeyler mi var diye sorduklarını ve zor durumda kaldıklarını belirttiler. Bende kendilerine biz kimsenin düzgün giden yaşamanı mahvetmek istemiyoruz, sizin durumunuzdaki tüm çocukların haklarını savunuyoruz. Niyetimizin daha fazla mağduriyetin yaşanmaması ve kurumda yaşayan tüm çocukların topluma kazandırılması olduğunu anlattım. Benim hayatımda yaşayabileceğim belki de en zor anlardan biriydi. Çünkü bi çocuğun gözlerinde korkuyu, endişeyi ve tedirginliği gördüm. Beni yoldan geçerken (!) tanıyabildiğinizi göre bana nasıl ulaşmanız gerektiğini söylememe gerek yok, hiç bir şey için üzülmeyin, korkmayın, bizler her zaman yanınızdayız dedim saçlarını okşadım yanımdan ayrıldılar. 

Daha sonra polis karakoluna gittim. Onlarında her sorusuna cevap verdim. Elimdeki bilgi ve belgeleri onlara verip vermeyeceğimi sordular. Kendilerine bunları veremeyeceğimi ama Cumhuriyet Savcısının konu ile alakalı soruşturması kapsamında tüm belgeleri Savcılara sunacağımı ve tanıklarımızı dinleteceğimizi söyledim. 

Tekrar tekrar ifade etmek istiyorum. Bizim bu yaşananları gündeme getirmekle ilgili bir çıkarımız yoktur. Biz sadece çocuklarımızın haklarını savunmaya çalışıyoruz. Onlara karşı kötü niyet besleyenlerin, görevlerini layıkıyla yerine getirmeyenlerin mahkemeye çıkmasını istiyoruz. Bundan sonra da olayın takipçisi olacağımızı belirtmek istiyorum. 

Yüksekten düşen işçi 120 günlük yaşam mücadelesini kaybetti Yüksekten düşen işçi 120 günlük yaşam mücadelesini kaybetti

Çünkü; ÇOCUKLARI KORUMAK DEVLETİN ASLİ GÖREVİDİR”. Bu siyaset üstü bir konudur, bütün kadınların bütün annelerin, babaların, Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlarının ortak, amasız, fakatsız birleşmesi, tek ses, tek yürek olması gereken bir durumdur."

Editör: TE Bilisim