Erol, TTK'nın işçi sayısıyla ilgili değerlendirme yapan Başkan Burak Erol, norm kadronun yarısında işçiyle çalıştığını, iktidar ve muhalefet partilerinin milletvekillerinden daha çok TTK ile ilgilenmesini ifade etti.

SESİMİ DUYAN VAR MI?

Basın toplantımızda, sesimi duyan var mı? Sorusunun hala kulaklarımıza çınladığı 17 Ağustos 1999 depreminin yıl dönümünde kaybettiğimiz canlara rahmet dileyerek başlamak istiyorum. “Deprem bölgesi olan ülkemizde gerekli tedbirlerin alınması çağrısını bir kez daha yapmak istiyorum.

Zonguldak ilimizde bir siyasi partinin günü ve saati önceden belirlenmiş, geleneksel hale getirilmiş, mutadı olarak basın toplantısı düzenleme davranışı daha önce oluşmamıştır. Biz Saadet Partisi olarak en azından 15 günde bir sizlerle birlikte ve sizin katkılarınızla ülke ve kent gündemine dair açıklamalarda bulunmayı amaçlıyoruz.

Açıklamamı sistematik bir biçimde genelden yerele doğru bir yol haritasında tatbik edeceğim.” dedi.

MASKE AKILLARA GELMİYOR

Salgın ne yazık ki hala etkisini yitirmedi, hala aramızdan canlar almakta. Kurallara riayet etmemek bunu da bir marifetmiş gibi ortaya koymak vaka artışına vesile oluyor.

Bayramda sahillere akın oldu ne mesafe ne maske akıllara gelmedi. Bütün ikazlara rağmen bunların yapılması bu ikazlara riayet edilmemesi hepimizi endişelendirdi.

Doktorlarımız, sağlık çalışanlarımız ise aylardır kendilerini tehlikeye atma pahasına fedakarca çalışmaktadır.

Allah hepsinden razı olsun, sağlık çalışanlarımıza burada teşekkür etmeyi bir borç bilirim. Sağlık çalışanlarımızın bu gayretinin karşılığı devlet tarafından muhakkak verilmeli. Bu noktada şu iki uyarıyı da yapmak istiyorum.

TEDBİRLERE EN HASAS ŞEKİLDE RİAYET ETMELİYİZ

1- Hepimiz 82 milyon olarak sağlık çalışanlarımızın bu fedakârlığına destek vermeli, tedbirlere en hassas şekilde riayet etmeliyiz.

2- Yaşanabilecek bir ikinci dalgada ekonominin ayakta kalabilmesi için hazırlıkların yapılması şimdiden yol haritasının titizlikle hazırlanması gerektiğini vurgulamak istiyoruz.

EKONOMİ DUVARA TOSLADI

Türkiye’nin asıl meseleleri hakkında bazı noktalara değinmek istiyorum. Bakınız çok açık bir surette ifade etmek isterim, bugün Türkiye’nin asıl meselesi ekonomidir, adalettir, ehliyetsiz ve liyakatsiz kadrolardır, yolsuzluk ve rüşvettir, şeffaf olmayan yönetim anlayışıdır.

Ama bunların konuşulmasını istemeyenler neyi konuşuyorlar? Bugün bizim meselemiz Türkiye’nin kötü gidişatıdır. Ekonomi her geçen gün kötüye gidiyor. İktidar bunu engelleyemediği için suni gündemlerin peşinde! Bu suni gündemleri kullanarak, kimsenin ekonomiyi konuşmasını istemiyor.

Bugün eğer Türkiye’de, asgari ücret açlık sınırının altında kalmışsa; nasıl “ekonomi iyiye “gidiyor diyebiliriz”

Hazine tam takır aldığımız borçlar bile ödememiz icap eden borcu karşılayamıyor.

İşsizlik en azından 7-8 milyon, enflasyon ise %30-40 civarında. Bunları konuşmayanlar bugün ülkenin gündeminde olmayan milleti kutuplaştıran konuları gündem yapıyorlar.

Ekonomimiz içinde bulunduğu krizden kendisini bir türlü çıkaramıyor. Bu arkadaşlar tam bir mirasyedi gibi çalışmaya başladılar. Bu arkadaşlar 2001 krizinden sonra geldiler, o gün IMF’nin direttiği Derviş politikalarını ısrarla uyguladılar. İşin garibi şu ki sürekli olarak IMF’nin aleyhinde bulunacaksınız, Ülkeyi bunlardan kurtardık diyeceksiniz, arkasından da ekonomiyi bu hale getireceksiniz.

Hükümet üretime dönük yatırımları, tarım yatırımlarını, sanayi yatırımlarını ve ihracatı unuttu. Şimdi milli gelir yerle bir oldu, hiç milli gelirden bahsedeni görebiliyor musunuz iktidar partisi mensupları arasında?

Gık yok ama lafı geldi mi; “ekonomi uçuşa geçti” algı operasyonları ile ekonomiyi düzeltemezsiniz.

Millete her gün üst perdeden moral aşılayarak ekonomi düzelmez. Herkesi kör zannediyorlar, esas kör olan hükümetin kendisidir. Şunu bilelim; eğer siz, bugünkü haliyle bir vurdumduymazlık içine girer, ekonomiyi liyakatli kişilere değil de, liyakatsiz kişilere verirseniz; ekonomiyi düzeltemezsiniz.

Ekonomi sadece corona virüs nedeniyle değil, hükümetin bugüne kadar uyguladığı yanlış politikalar sebebiyle yerlerde sürünüyor. IMF’ye borcu ödedik diyorsunuz peki neden dış borcun 485 milyar dolara çıktığını ağzınıza almıyorsunuz?

% 63,5’e ulaşmış dış ticaret borcunu dillendirmiyorsunuz?

Vatandaşın bankalara olan borcun tam 70 kat arttığını neden söylemiyorsunuz?

Bizim şu andaki dış borcumuz; sene başında 450 milyar $ civarındaydı. Şimdi; 485 milyar $ civarına çıktı. Allah yardımcımız olsun!

Yaklaşık 10 ay önce açıklanan yeni ekonomik program hedeflerinde Dolar kuru 2020: 6,00 TL, 2021: 6,41 TL, 2022: 6,75 TL Dolarda şimdi 7 lirayı kendilerine bir psikolojik sınır olarak gördüler bugün dolar 7.40! Asgari ücretli bir çalışan, önceleri 7-8 altın alabilirken; bugün alım gücü 3-3,5 altına düştü.

Ülke gidiyor, şaka değil bu.

Parayı siz, betona ve asfalta dökmeyi kalkınma olarak görürseniz; ülkenin geleceği nokta işte burasıdır.

Milletin cebinden Osman gazi ve Yavuz Sultan selim köprülerinden araç geçiş garantisi verilen geçmeyen araçlar için sadece 2,5 yılda 6 milyar TL ödeme yapıldı. Geçenlere geçmeyenlere duyurulur.

DESTEK İTHALATA GİDİYOR

2003-2018 yılları arasında 52 milyon 250 bin ton buğday ithalatına 14 milyar 100 milyon dolar ödendi. Cumhuriyet tarihinin rekoru kırıldı. Türkiye ihtiyaç duyduğu baklagillerin % 95 üretebilecek potansiyele sahiptir. Son 15 yılda kuru fasulyede % 50, nohutta %46 üretim azaldı. Mısır ve buğday Rusya’dan, pirinç Amerika ve Rusya’dan, kuru fasulye ve nohut Hindistan, Meksika ve Kanada’dan ithal ediliyor. Çayda ithalat artıyor, ihracat azalıyor, 2013 yılında ithalat 873 ton, 2018 yılında 2300 ton, ihracat 2013 yılında 17 bin tondan 13 bin tona gerilemiş durumdadır.

Pamuk ve tütün arazilerimiz Yunanistan’ın 10 katı, 2018 de Yunanistan’dan 115 milyon dolarlık pamuk, 13 milyon dolarlık tütün ithal ettik. Çiftçiye verilmesi gereken destek ithalata gidiyor.

İKTİDARA MUHAKAK GİDELECEK

Bu iktidarın bütünü ile işleri ele alması lazım.

  1. iktidar artık kendilerinin dediği gibi yoruldular, problemleri makul şekilde mütalaa edemiyor, gerçekleri göremiyorlar. O yüzden şaşkın bir durumdalar. Bir insanın vücudunda kanser meydana gelmişse ve sadece moralimi yüksek tutacağım dese neye yarar? Zamanı gelen gider, gitmesini bilmeli. Şunu kimse unutmasın zamanı gelen iktidarlar muhakkak giderler. Yakın zamanda seçim olacağını düşünmüyoruz. Çünkü seçimlerde başarı gösteremeyecek bir partinin, seçime gideceğini düşünmüyoruz. Her zaman söylediğimiz gibi biz bütün uyarılarımızı bir kardeşlik vazifesi olarak yapıyoruz. Şüphesiz ki güç ve kudret sahibi Cenabı Allah’tır. Allah (cc) ülkemizin, bölgemizin ve bütün insanlığın yardımcısı olsun.

KURUMUMUZ KIRMIZIÇİZGİDİR

Kentimizin ekonomik ve sosyal gelişmesine önemli katkısı olan, vazgeçilmez kurumumuz, kırmızıçizgimiz,  gözbebeğimiz. Kurumumuzun değerli bürokratları,  bu yapıya sahip çıkma anlamında birçok rapora ve çalışmaya imza atıyorlar. 2019 yılı taşkömürü sektör raporu Mayıs 2020 tarihinde yayınlandı. Bu şehirde siyaset yapan,  eli kalem tutan, kentin derdi ile dertlenen kaç kişi bu raporu okudu ve mütalaa etti, soruyorum? Bu rapor ile ilintili birkaç önemli hususu gündeme taşımak istiyorum.

1. Türkiye Taş Kömürü Üretim Tüketim ve ithalat Dengesi

2001 yılında üretim 2.373.000 Ton, ithalat 12.990.000 Ton Toplam Tüketim 15,363,000 Ton olarak gerçekleşmiştir.

2019 yılı sonunda üretim 1.206.000 Ton, ithalat 37.300.000 Ton.

Toplam tüketim 39.506.000 Ton olarak rakamlara yansımıştır.

2. TTK işçi sayı değişimi

2019 yılı sonu itibariyle ana üretim kademesinde işçi sayımız 5712 adettir. Sözleşmeli personel ve işçilerimizin toplamı 8766 adettir.

Koklaşabilir kömür, demir çelik sektörünün olmazsa olmazı. 1 ton demirden çeliğe geçişte 675 kilogram civarında koklaşabilir taş kömürünü sistemde kullanmak zorundasınız. Türkiye Taş Kömürü Kurumu ülkemizin taş kömürü üreten tek kuruluşu. Ülkemizin yıllık koklaşabilir taş kömürü ihtiyacı yaklaşık 6 milyon ton, gelecekte bunun 7-8 milyonlara ulaşması öngörülmekte.

Emekli olan yer altı üretim işçilerinin yerine zamanında yeni işçi alınması ve işçi sayısındaki yetersizlik nedeniyle üretimde darboğaz oluşmaması hususlarında yetkili merciler nezdindeki girişimlerin sürdürülmesi önerilir. TTK’ye yönelik bir zihniyet devriminin mutlaka yapılması gerekiyor ve işçi alımlarında da mutlaka norm kadronun tamamının alınması gerekiyor.

Haber: Ekrem Açıkgöz

Editör: TE Bilisim