Zonguldak'ın sevilen siması, emekli öğretmen, şair ve yazar Hamit Kalyoncu geçtiğimiz günlerde aramızdan ayrılan Yusuf Çebi'yi anlattı.


İŞTE O PAYLAŞIM…
"Yusuf Çebi Ağabey, geçtiğimiz hafta vefat etti ve ailesinin, yakınlarının, akraba ve dostlarının omuzlarından toprağa verildi. Bu törene ben ne yazık ki katılamadım. Face'den başsağlığı mesajı ilettim. O'nun değerini bilenlerdenim. Hatta bir ara oğlu Mehmet'e, "Yusuf Ağabeyi konuşturarak, çekim yapmalarını, anlattıklarının çok önemli olabileceğini" söylemiştim.
Yusuf Çebi'ye Allah rahmet eylesin, ışıklar içinde uyusun. O tam bir çarıklı erkan-ı harpti. Bilgiç geçinen değil, bilgisini espri içinde verebilen ender kişilerdendi. Bir de bu konuşmaları, düşünüp taşınarak değil, o anda, doğaçlama olarak yaptığını unutmayalım. Ya değerli dostumuz Şerafettin Üstünkol'un kitabının başında anlattığı "peyzac" konusuna ne diyelim. Ancak şapka çıkarılır.Bir yanı bilgelik, bir yanı muziplik!..
[*][*][*]
Yusuf Çebi Ağabey ile ilk tanışmam sanırım Fener Lisesi'nde olmuştu. Bir-iki yıllık müdür muavini olmalıyım. Bir gün odamda çalışıyorken dışarıdan yüksek sesle konuşmalar bağırtılar geldi. Dışarı çıktım. Orta yaşlı bir adam öfkeli bir halde müdürü soruyor. Ben "Buyurun bana söyleyin" dediğimde, "Seninle bir işimiz yok!" diye cevap verdi. Ben beni tanıdığını düşünerek ısrarla "Buyurun burada konuşalım" deyince biraz da gönülsüz olarak geldi.
Yusuf Çebi ile ilk tanışmamız böyle olmuştu. "Babam İzzet Kalyoncu'nun hepsinin amcası ve büyükleri olduğunu" belirterek, müdürle olan sorunu (şimdi tam anımsayamadığım)anlattı. Bu tür konular için beni haberdar etmesini, söyledim. Yusuf Ağabey'in, Mehmet dışındaki çocukları Fener Lisesi'nde okudu: Hüseyin, Zerrin, İsmet, Cemal, Kemal, Zübeyde. Yanlış hatırlamıyorsam Hüseyin, Zerrin, Kemal'in derslerine de girmiştim.
[*][*][*]
Sakıncalılık ve kahvecilik yıllarım. Eski Belediye başkanımız Nadir Pulat Ağabey'in kahvehanesinde toplanmışız. Alınan karara göre, Partiiçi bir sorun nedeniyle bir grup olarak Ankara'ya gidilecek, Genel Merkez'de Genel Başkan Erdal İnönü'ne durum anlatılacak. İçlerinde ben de varım. Sözcümüz ise partinin emektarlarından Ali Fırat idi.
Yusuf Ağabey bir ara yanıma geldi. "Hoca bu Ali Fırat iyidir de, lafı da çok uzatır. Sen, o soluk alırken hemen lafı ağzından kap, meseleyi kısaca anlat!" Gülmekten yattık yerlere!..
[*][*][*]
Bir gün Yusuf Ağabey ile konuşmaktayız. Bana eski "Demokratlar"ın İsmet Paşa anıtını yıkmak istediğini, öncelikle bir grup arkadaşlarının "büyükleri"nden aldığı talimatla, "Gelin de yıkın!" diye silahlandığını, hatta pusuya girdiğini, ancak, tehlikenin farkına varanların "yıkım işine kan karışacağı" korkusuyla vazgeçmek zorunda kaldıklarını da anlatmıştı.
Kasım Gülek olayı da öyle. CHP genel sekreteri Kasım Gülek Zonguldak'a gelecek diye yollar tutulmuş. Yani iktidar partisi engelleme işlerine başlamış. Yusuf Çebi'nin anlattığına göre Kasım Gülek deniz yoluyla gelmiş. Yusuf Çebi'nin arkadaşları gemiden almışlar, koruma altında partiye getirmişler, konuşmasını yaptırmışlar, aynı yoldan yolcu etmişler.

EĞİTİMİN ÖNEMİ
Sanırım sakıncalılık yıllarımdı. Yusuf Ağabey ile yine bir sohbetteyiz. Partide olmalıyız. Ben partiiçi eğitim konusu ile ilgili bir konuya değindiğimde Yusuf Ağabey söze girdi. Görünüşte bana anlatıyor ama, aslında etrafındakilere dinletiyordu.
"Geçtiğimiz yaz memlekete gittim. Baktım kahvede bizim Kemal asmış şapkayı başına oturuyor. Biraz hoşbeşten sonra, dedim ona ki, Ula Kemal, Ha bu Hollanda'ya verelim bir Türk, onlar da versin bize bir Hollandalı. Kemal, kafasını salladı. Dedim ki Ula verdük onlara iki Türk versinler bize bir Hollandalı. Kemal yine hayır anlamında başını salladı. Ula verdük olara 3 Türk, versinler bize bir Hollandalı!. Kemal, yine başını geri salladı. Ula bizde adam kıtlığına kıran mı girdi, verelim onlara 5 tane Türk versinler bize 1 Hollandalı. Kemal, vermezler emica!.. Ula niye? Yahu emica, onlar okumuş, tahsilli adam, ne yapacaklar ha bu işsiz güçsüz takımını, bunlardan bi şey olur mu? Orada her şey düzenli, okumamış kimse yok. Bizde öyle mi?
Kişisel ve toplumsal gelişmede eğitimin büyük etkisi bu kadar çarpıcı anlatılamazdı sanırım. Yusuf Çebi'nin Hollanda ile ilgili bilgileri vardı kuşkusuz. Yukarıdaki örnekteki sanal kıyaslama ile aslında "eğitilmiş insan gücü"nün önemine vurgu yapmak istemişti. Ama onu belki de o an aklına gelen bir fıkra içinde, eğlenceli bir şekilde anlatmayı becermişti."

 

Editör: TE Bilisim