11-13 Nisan 2018 tarihleri arasında Zonguldak'ta gerçekleştirilen Türkiye 21'inci Uluslararası Kömür Kongresi ve Sergisi,  açılış konuşmaları ve sergi açılışıyla başladı.

Kongrenin açılışında bir konuşma yapan Genel Maden İşçileri Sendikası (GMİS) Genel Başkanı Ahmet Demirci, "Kuruluş kapasitesi yıllık 5 milyon ton olan Türkiye Taşkömürü Kurumu'nun üretimi yıllık sadece 823 bin ton.  Çalışan işçi sayısı 7 bin 462. Varlık sebebimiz olan Kardemir ve Erdemir'e kömür veremiyoruz. TTK'nın düşük kalorili atık kömürünü değerlendirmek üzere kurulan ÇATES'e bile kömür verilemiyor. TTK dip yaptı, Zonguldak göç veriyor" dedi. 

Demirci şöyle konuştu;

"21. Uluslararası Kömür Kongresi ve Sergisi'nin sektörümüze, ülkemize ve milletimize hayırlı olmasını, ülkemizi yönetenlere ışık tutmasını diliyorum.

Herşeyden önce 21. kez Kömür Kongresi'ni düzenleyen Maden Mühendisleri Odası Zonguldak Şubesi'ne, Yürütme Kurulu'na ve katkı veren herkese teşekkür ediyorum.

BÖLGE HALKI OLARAK TÜM HÜKÜMETLERİ UYARDIK

20 kez bu kongrelerde ve başta Genel Maden İşçileri Sendikası olarak bizim yaptığımız kongreler ve etkinlikler başta olmak üzere, hemen hemen tüm konuşmalarımızda madencilik sektörünün sorunlarına dikkati çekiyor ve çözüm önerilerimizi sunuyoruz.

Bu coğrafyada, Zonguldak Maden Havzası'nda 170 yıllık üretim kültürümüzden aldığımız derslerden ve ödediğimiz bedellerden söz ediyoruz.

1848 yılından günümüze Osmanlı İmparatorluğu'nun gerileme ve dağılma dönemlerinde, genç Türkiye Cumhuriyeti Devleti'nin hızla kalkındığı dönemlerde, bölge insanları ve millet olarak yaşadıklarımızı anlatıyoruz.

Büyük Önderimiz Mustafa Kemal Atatürk'ün 1931 yılında söylediği; "Zonguldak'ın derin toprakları altındaki servet-i madeniyye ne kadar kıymetli ise bizim nazarımızda Zonguldak da o kadar kıymetli bir vilayetimizdir" sözünü sık sık hatırlatıyoruz.

1980 ve özellikle 1990 sonrasında, emperyalist devletler ve uluslararası şirketlerin baskısıyla dayatılan küreselleşmeci politikalara karşı sadece anlatmakla kalmadık ve dünyada ses getiren eylemlerle uyarılarda bulunduk.

1990 Büyük Grevimiz, 4-8 Ocak 1991 Zonguldak-Ankara Yürüyüşümüz, 5 Nisan 1994 kararlarına karşı yaptığımız eylemler, bu iktidar döneminde taşeron uygulamalarına ve özelleştirme girişimlerine karşı yeraltında ve yerüstünde yaptığımız eylemlerle, maden işçileri ve bölge halkı olarak tüm Hükümetleri uyardık.

Siyasi iktidarlar, Hükümetler değişti, ama anlayış değişmedi.

1978 yılından bugüne, bu kongrelerden sonra sonuç bildirileri yayınlandı, kitaplar basıldı, işin uzmanları çözüm önerilerini ortaya koydular.

Devletin bağımsız bir kömür politikası olması için yol gösterildi.

Madencilik Bakanlığı'nın ayrılması istendi.

1995 yılında; devlet, üniversiteler, meslek odaları, sendikalar ve tüm tarafların katılımıyla "Türkiye Taşkömürü Kurumu İnceleme Kurulu Raporu" hazırlandı.

Ama bunlar hayata geçirilmedi.

Üniversiteler, uzmanlar, meslek odaları, sendikalar yok sayıldı.

Siyasetçiler kendi bildiklerini okumaya devam ettiler.

Kısa vadeli günlük hesaplar yaptılar.

Toplumsal çıkarları savunan, ülkesinin ve milletinin geleceğini düşünen bizlerin değil, yakın çevrelerinde kendi menfaatlerini düşünenlerin isteklerine kulak verdiler.

Yüzlerce madenci kardeşimiz taşeron cinayetlerinde, iş kazalarında hayatını kaybetti.

Bugün yıldönümü olan 11 Nisan 1983 tarihinde Kozlu'da kaybettiğimiz 10 maden şehidimizi, tüm maden şehitlerimizi rahmetle, şükranla anıyorum. Mekanları Cennet olsun.

TTK DİP YAPTI, ZONGULDAK GÖÇ VERİYOR

Bugün geldiğimiz noktada, 170 yıllık üretim kültürüne sahip bu bölge, tarihinin en kötü dönemlerinden birini yaşıyor.

1920'lerden 1980'lere ülkemizin taşkömürü ihtiyacının neredeyse tamamını karşılayan maden havzamızda, bugün kamu ve özel sektör olarak taşkömürü üretimi 1,5 milyon ton civarında.

Kuruluş kapasitesi yıllık 5 milyon ton olan Türkiye Taşkömürü Kurumu'nun üretimi yıllık sadece 823 bin ton.

Çalışan işçi sayısı 7 bin 462.

Varlık sebebimiz olan Kardemir ve Erdemir'e kömür veremiyoruz.

TTK'nın düşük kalorili atık kömürünü değerlendirmek üzere kurulan ÇATES'e bile kömür verilemiyor.

TTK dip yaptı, Zonguldak göç veriyor.

Direne direne geldiğimiz nokta burasıdır.

EKONOMİK OLARAK KÖTÜ BİR DÖNEMDEN GEÇİYORUZ

Zonguldak gelişip kalkınırken ve 3 il olacak kadar büyürken Türkiye de gelişip kalkındı.

Ne yazık ki uyarılarımızı dinlemeyenler Zonguldak'ı gözden çıkartırken ülke ekonomisini batağa sürüklediklerini göremediler.

Bugün Türkiye'nin dış borçları 400 milyar doları aştı, kısa vadeli borçlar 150 milyar dolara dayandı.

Cari açık 50 milyar doları geçti.

Türkiye ekonomisi de Zonguldak gibi en kötü dönemini yaşıyor.

Türkiye yılda 36 milyon ton taşkömürü ithal ediyor.

Zonguldak ise kamu ve özel sadece 1,5 milyon ton üretiyor.

Türkiye her yıl taşkömürü ithalatına 4-5 milyar dolar ödüyor.

İşsizler Zonguldak'ı terk ediyor.

Zonguldak Maden Havzası'nda halen 1,5 milyar ton taşkömürü rezervi var.

Türkiye Taşkömürü Kurumu, mekanize, yarı mekanize üretim sistemlerinin hazırlıklarını sürdürüyor.

Özel sektörde ciddi bir üretim faaliyeti yok.

Türkiye'de ve Zonguldak'ta ekonomik göstergeler kötüleşmeye devam ediyor.

Dövizin maliyeti arttı, artıyor, ithalat zorlaşıyor.

Türkiye'nin her alanda kendi kaynaklarını değerlendirme mecburiyeti var.

Türkiye'nin Zonguldak'a her zamankinden çok daha fazla ihtiyacı var.

YANLIŞLARIN BEDELİNİ TÜM TOPLUM OLARAK HEPİMİZ ÖDÜYORUZ

Zonguldak Bülent Ecevit Üniversitesi Mühendislik Fakültesi Maden Mühendisliği Bölümü'nün hazırlamış olduğu "Zonguldak Havzası Kömür Madenciliği Potansiyeli ve Türkiye Taşkömürü Kurumu Raporu" kısa ve orta vadede neler yapılması gerektiğini ortaya koyuyor.

Bu rapor ilgililere ulaştırıldı.

Özellikle demir-çelik sektörü açısından en kısa zamanda taşkömürü üretiminin artırılması mecburiyeti var.

Değerli hocalarımız kongre sürecinde  Zonguldak Havzası Kömür Madenciliği Potansiyeli hakkında bilgi sunacaklar.

Eğer 1995 yılında hazırlanan rapor uygulansaydı TTK bugün tam kapasite ve zararsız çalışır halde olabilirdi.

O günden bugüne öneriler hayata geçirilmedi.

Tam tersine başta lavuarlar olmak üzere üretim zinciri parçalandı, çalışan işçi sayısı azaltıldı.

Bugün bu tabloya bakarak kâr-zarar hesabı yapmak demek bu kurumu bile bile zarara sokup sonra da bahane aramak demektir.

Umarım burada söylenenlere kulak verilir ve ülkemiz adına bağımsız bir taşkömürü politikamız olur.

Çünkü artık yanlışların bedelini sadece maden işçisi değil tüm toplum olarak hepimiz ödüyoruz.

Bakınız, kamu ve özel sektör burada, üniversiteler, meslek odaları, sendikalar burada.

Sektörün kalbi burada atıyor.

Buradan çıkacak öneriler en kısa zamanda mutlaka hayata geçirilmelidir.

Bu düşüncelerle hepinize teşekkür ediyor, saygılarımı sunuyorum."

 

Editör: TE Bilisim