‘BenDenİz’ Gerçek olay ve kişilerden ilham alınarak yazılmış harika bir roman.. Deniz’in hikayesi herkesin kendinden bir parça bulacağı bizden bir hikaye aslında.. Küçük bir şehirde doğup, büyüyüp kendine biçilmiş kalıpları reddeden bir kadının hikayesi.Vazgeçmeyen, korkularına rağmen hayallerinin peşinden giden bir kadının hikayesi...Hayallerinin, bence en büyük şansı aşkının peşinden giderken, evrenin işaretlerini çözümleyerek,kendi kişisel menkıbesini bulma yolculuğu aslında Deniz’in bu hikayesi...
Her sanat eseri ve her kitap gibi BenDenİz de bu aşamadan sonra sizler tarafından okunarak tamamlanacak. Çünkü her hayat ve her hikâye ancak paylaşılarak tamamlanabiliyor, değilse hep eksik kalıyor diyerek Zonguldaklı yazar Hafize Şentürk Süalp’le söyleşime başlayalım.


 

1. Öncelikle kimdir Hafize Şentürk Süalp? Sizi merak edenler için bize kendinden bahseder misin?

1971 yılında Zonguldak’ta doğdum. Üniversite öğrenimim için Ankara’ya geldikten sonra kendimi tanıma ve içimdeki beni keşfetme serüvenim başladı. İnsan, ailesinin kanatları altından çıktığında hayatı gerçek anlamda deneyimlemeye başlıyor. Evliyim ve 6 yaşında bir kız annesiyim. Yazarak şifalanmanın yanı sıra bir Network Marketing firmasında bağımsız dağıtıcı olarak 22 yıldır çalışıyorum.

2. ‘BenDenİz’ isimli ilk kitabınızı piyasaya sürdünüz. Her kitabın bir yazılma nedeni, bir öyküsü vardır mutlaka. Bu kitabı size yazdıran ne oldu?

Hayatımın çok zor olduğu yıllar geçirmiştim. Bu süreç her insanın yaşamında olabilecek türden zorluklar içeriyordu. Bu yıllar bana aynı zamanda çok şey de öğretti. O zor günlerimde elime bir kitap geçmiş olsa ve hayata karşı dik durmam için gereken cesareti kazanmama yardımcı olabilseydi, içeriği nasıl olabilirdi sorusunu sordum kendime. Bu düşünceden hareketle yazmaya başladım. Sonuç olarak ortaya BenDenİz kitabı çıktı. Kısaca o yıllarda okumaya ihtiyaç duyduğum bir kitabı, şu günlerde ihtiyacı olanlara yazdım. Hayata karşı bir teşekkür niteliğinde benim için...

3. Kitabın yazım sürecinde karşılaştığın en büyük zorluk ve süreci kolaylaştıran olaylar neler oldu?

Hayatımda yok sandığım, bana uzaktan el salladığını düşündüğüm gerçeklerle yüzleştim. Kendi içime derin bir yolculuktu bu süreç. Zaman zaman çok güldüm, zaman zaman çok ağladım. Korkularımı, hayal kırıklıklarımı, sevinçlerimi ve acılarımı tekrar tekrar yaşadım. Kendimi daha yakından tanıdım. Bu süreci kolaylaştıran en önemli şey de bana inanan insanlar oldu. Sürekli desteklediler, hep yanımda oldular.

4. Tutucu bir aile, küçük bir şehirden yola çıkarak günümüz Türkiye’sinin aile yapısının fotoğrafını yansıtan bir roman olmuş aslında BenDenİz. Başarılı bir kurgulama ile, aslında iç içe geçen kadın sorunları, kadınların var olma mücadelesi var kitapta. BenDenİz’i yazma düşüncesi nasıl doğdu? Deniz ile nasıl buluştu kaleminiz?

Eşimin desteği ile oldu aslına bakarsanız. Bir gün birlikte oturmuş çay içiyorduk ve elimde çok etkilenerek okuduğum bir kitap vardı. “İnsanın duygularını bu şekilde anlatabilmesi ne kadar müthiş bir şey” dedim. O da “sen de denesene yazmayı” dedi. Çünkü çalıştığım firmada eğitimlerde sahnelenmek üzere skeçler yazıyordum. Sonra oturdum ve bir şeyler karalamaya başladım. Sonra devamı geldi...

5. Karakterlerinizi oluştururken, romanı kurgularken nelerden beslendiniz? Sadece hayal gücü ve gözleme dayalı olarak mı yazdınız? Tanıklık, yaşanmışlık ya da daha farklı etkileşimler oldu mu?

Deniz benim çocukluğumdan, aşklarımdan, büyüdüğüm coğrafyadan ve yaşamımın birçok kesitinden etkilenerek ortaya çıkardığım bir karakter. Elbette gözlemlere ve hayal dünyama dayalı bölümler de içeriyor.

6. Kitabın kapağının içeriğini yansıtması gerekir mi sizce? Kitabınızın kapağında gri bir merdiven ve üzerindeki rengarenk bir bileği taşı var. Bu kapağın özel bir hikayesi var mı?

Mutlaka böyle bir gereklilik vardır diyemem ama kapak, kitabın içeriğindeki duyguyla örtüşmeli. Kitabı bitiren biri kapağını kapattığında, az önce tanıklık ettiği duyguyu kapakta da yakalayabilmeli diye düşünüyorum. Bu merdiven kışın kar yağdığında mahalle arkadaşlarımla kızak olarak kullandığımız ve babamın bahçe işlerinde yardımına koşan ayrılmaz bir eşlikçidir çocukluk anılarımda. Bileği taşı da babamın çok sık kullandığı bir malzemeydi. Merdiven kırılıp eskiyince babam bu taşı ona monte etmiş. Zonguldak’taki evimizin bahçesinde durur. Bir gün arkadaşım Sema Ercan Çakır ile annemleri ziyarete gittiğimizde bu ikiliyi kadrajına sığdırmış. Daha sonra bu fotoğrafı BenDenİz’e hediye etti. Kitabın içinde kapağa çok güzel bir gönderme de var tabi ama sürprizi bozulmasın henüz okumayanlar için...

7. Kitapta tutkularının peşinden cesaretle giden bir Deniz görüyoruz. Eğer Deniz’in karşısına Mehmet çıkmamış olsaydı, kitabın akışında nasıl bir değişiklik olurdu?

Mehmet, Deniz için bir şans gibi görünüyor ilk bakışta. Şans, hayatta hangi enerji kanalında aktığımızla ilgili diye düşünüyorum. Deniz kendine acısa, kurban rolüne girse ve yaşadıklarına isyan etseydi karşısına bu enerjiyi besleyecek kişiler ve olaylar çıkacaktı. Deniz isyan etmedi. Farkında olmadan hayata sorular sordu, bir gün çıkış yolu bulacağına hep inandı. Hep kabulde olmanın enerji frekansındaydı. Bunu bilerek yapmamış olsa da bu tutumu, ona içinde olmaya karar verdiği frekansta kişileri ve olayları hediye etti. Kısaca yaşamımızı içinde olmaya karar verdiğimiz enerji kanallarının yansıması olarak yaşarız. Bazılarımız buna şans diyor...

8. Kitabın bir bölümünde “Deniz’in rahmi bir bebeğe ev sahipliği yapmayı reddetse de günün birinde bir mucize olup anne adı Deniz, baba adı Mehmet olan bir bebek dünyaya gelebilir miydi?” yazıyor. Siz mucizelere gerçekten inanır mısınız? Siz hayatınızın seyrini değiştirecek bir mucize yaşadınız mı?

Kesinlikle inanıyorum. Mucizeler onlara inananlara görünmek için çırpınıyor bence. Bu tutumu koruduğumuzda mucize gibi görünen her şey bir bakıyorsunuz ki, yaşam şekliniz olmuş. Artık şaşırmıyorsunuz. Biliyorsunuz ki, mucizeler sürekli olur ve siz de bunları şükürle kabul edersiniz. Benim hayatımda da oldu elbette. Hem de çok. Şükür duygusu, mucizelerin yaşam şekliniz olmasının en keyifli yolu bence. Şükretmek... Ama her şey için. Başımıza gelen her şey için... Varoluşa teslim olmak... Mucizelere bakışım bu şekilde.

9. Yine kitabın bir bölümünde Deniz “rahim istemese de yürek bir bebeği evlat yapabilirdi” diyor. Çok etkileyici bir cümle. Biyolojik olarak çocuk sahibi olamayan ailelere ne söylemek istersiniz?

Olan her şeyi olduğu haliyle kabul etmelerini tavsiye edebilirim. Rahim kabul etmese de kalbiyle anne olan çok sayıda kadın var. Belki de annelik mertebesi için bu yolu seçmeliler. Gerçi bu, tavsiyeyle ya da planlamayla olmuyor. Bir bebek doğduğunda hangi kalbe anne diyeceğini kendi seçiyor gibi geliyor bana...

10. Roman boyunca öncelikle “yeni bir hayat denklemi kurmak” için sürekli bir mücadele içinde olan Deniz karakterinde belli bir dönüşüm ve gelişim gözlemliyoruz. Bu gelişim ve dönüşüm kurmaca karakterlere özgü bir durum mu? Özellikle bu günlerde bireysel ve toplumsal anlamda çok ihtiyaç duyduğumuz değişim ve dönüşüm umudunuz var mı?

Toplumsal dönüşüm konusunda hiç olmadığım kadar yüksek bir inanca sahibim şu günlerde. İnsanlık artık uyanıyor. Bencilliğin ve sonu gelmez şımarıklığın sonuçlarıyla yüzleşmeye başladı. Bütün insanlık için geçerli olmasa da büyük bir çoğunluk bu uyanışla birlikte dünyayı yeniden inşa edecek diye düşünüyorum. Zira iyilik ve koşulsuz sevgi dünyayı kurtaracak tek şey. Ne güzel ki, bu kavramlar artık çok konuşulmaya ve deneyimlenmeye başladı.

11. Sosyal medyadan gözlemlediğimiz kadarıyla kitapseverlerin kendi sayfalarında, hikâye paylaşımlarında kitabına yönelik çok pozitif geri bildirimler var. Bu süreçte gelen geri bildirimler sana ne hissettiriyor?

Kitabımı yazma sürecimde yaşadığım her şeyin, her duygunun, yorgunluğun anlam kazandığını hissediyorum. O kadar güzel yorumlar ve mesajlar alıyorum ki. Hatta en son gelen özel bir mesajla oturup hüngür hüngür ağladım. Eşinden ayrılmış ve küçük çocuğuyla zor günler yaşadığını anlatan genç bir anne, kitabı okuduktan sonra kendine söz verdiğini ve tekrar gücüne güvenmeyi seçtiğini yazmıştı. Herkes kendi hayatından bir şeyler buluyor. Sorguluyor. İşte tüm bunlar, ”iyi ki yazmışım” dedirtiyor... Okurlarıma bu güzel yorumları için ayrıca teşekkür etmek isterim sizin aracılığınızla...

12. Hayatın size verdiği en kıymetli hediye nedir?

Kızım elbette. Çok sayıda kıymetli hediyeler verdi hayat bana. Sanırım bu hediyelere giden yolu yani içimdeki Öz’ü bulmam en önemli süreçti.

13. Şimdilerde bütün dünyayı etkisi altına alan salgın dolayısıyla, oldukça zor ama bazı yönlerden de yaratıcılığı tetikleyen bir süreçten geçiyoruz. Bu süreçte yazmaya devam ediyor musunuz? Yeni bir kitap var mı masada?

Yazarak kendini ifade etmenin muhteşem dönüşümlerini yaşadım. Elbette ikinci kitabım için hazırlıklara başladım. Kurgusu hazır. Gerçek hikayelere dayalı bir roman olacak. Bunun için öncelikle yapmam gereken röportajlar var. BenDenİz’in başlarında okuyucu Deniz’in ev arkadaşı ile tanışıyor. Karakterin ismi bile yok. İkinci kitapta bu ev arkadaşı ana karakter olacak. Dolayısıyla ilk kitabı okuyanlar, oradaki bazı karakterlerden de haberler alabilecekler...

Editör: TE Bilisim