CHP Balıkesir Milletvekili ve Genel Başkan Başdanışmanı Ahmet Akın TBMM Genel Kurulu'nda CHP Grubu adına Enerji Bakanlığı Bütçesi görüşmelerinde konuştu. Akın konuşması sırasında bakanların kendi aralarında konuşmaları üzerine Enerji Bakanı Berat Albayrak'a dönerek, "Sayın Bakanım, biz burada halkın adına konuşuyoruz, lütfen sekiz dakika saygı göstermeyi öğrenin, ayıp ya!" diyerek tepki gösterdi.


Akın'ın enerji politikalarına dair verilerle dikkat çektiği o konuşması şu şekilde;

Değerli arkadaşlarım, iktidarın ikide bir de "millet yararına, kalkınma dostu, millî, yerli" diyerek hatta en son da şimdi "akıllı kömür" diyerek yeni yeni yandaşa proje kazandırma projeleri hızla devam ediyor. Bakın en son da Akkuyu Nükleer'in temeli atıldı. Hayırlı olsun. Yalnız bu Akkuyu Nükleer'in halka bir faydası yok. Kime faydası var? Yandaşa ve yandaş sermayeye faydası var. Şimdi halkımıza katkısı yok diyoruz. Neden diyoruz, onu da izninizle anlatmak istiyorum.

Bakın, TETAŞ aracılığıyla verilen fiyat garantisinin rakamı tam 12,35 dolar/cent yani ne kadar? 47 lira. 47 lira bugün için, dolar bazında olduğu için. Şu an serbest piyasada elektrik fiyatı ne kadar? 15-17 lira arası. Yani bu demek oluyor ki aynı köprülerdeki gibi çok daha büyük bir yük vatandaşın sırtına bindirilecek. Sayın Bakanım, bu şekilde bu tip uygulamalarla elektrik fiyatlarından yakınan halkımızın faturasını nasıl indireceksiniz? Bunu anlatırsanız çok mutlu olacağız.

Çok değerli arkadaşlarım, Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı bin megavatlık RES, YEKA ihalesini 3,48 dolardan yaptı. Yani bu ne kadar ediyor? Yaklaşık 13 lira 2 kuruş. Diğeri ne kadardı? 47 lira.

Şimdi, mevcut kaynaklarımızın yetmediği üzerine kurulan bu tez ve nükleerden başka hiçbir alternatifimiz yok yanıltmacasının geçerli olmadığı artık bütün dünya tarafından açıklanıyor. Geçen gün bir bilimci dedi ki "Dünyanın elektriğini bile yenilenebilirle karşılayabilir."

Şimdi, ben bunu sormak istiyorum: Buradaki ısrar niye? Buradaki ısrar vatandaşın elektrik fiyatını düşürmek mi, yoksa yandaşı daha da fazla zengin etmek mi?

Şimdilerde bir de bu nükleerle ilgili bir gelişme oldu, inşallah Sayın Bakanımız buna da cevap verir. Bu şirket, Rus şirketi "ceo"sunu tek denetleyici olarak yönetmeliğe koydurdu, anlaşmaya.

Şimdi, değerli arkadaşlarım, bakın, Rus devleti şirketi bütün bu tedbirleri neredeyse tüm kaymaklı ihaleleri alan yandaşlara güvenmediği için aldı. Kesinlikle bu karar bu yandaş şirketlere güvenilmediği için alındı. Şimdi, Rusların bile güvenmediği ve aynı zamanda milletimize rahatlıkla küfreden, hakaret eden bu kişiye siz neden güveniyorsunuz? Bunu açıklarsanız mutlu olacağız.

Sayın Bakanım, demin söyledim, "akıllı kömür" diye bir şey çıktı.

Bu akıllı kömür ne yönden akıllı, nesi akıllı bunu da kamuoyuna anlatmanızı sizden rica ediyorum.

Bakın, Hükûmetin politik başarısızlıkları ortada yani burada sekiz dakika değil Sayın Başkanım on dakika verse anlatmamıza imkân yok. Yalnız şöyle bir durum var: Dünya Madenciler Günü'nde maalesef 3 tane maden kazası, maden cinayeti işlendi orada; "iş kazası" diyelim, "iş cinayeti." Maalesef Karaelmas buradaki işçilerimize, madencilerimize tabut oluyor değerli arkadaşlar.

Çok acıdır ki Zonguldaklı bir madencimiz şöyle diyor: "Aşağıda ölüm var, yukarıda açlık. Aşağıdaki ölüm olasılık, yukarıdaki açlık kesin." İşte, işin özeti bu. Bunu Zonguldaklı madencimiz gayet güzel şekilde özetlemiş.

Değerli arkadaşlar, bakın, madencilerimize ölümü gösterip sıtmaya razı eden AKP Hükûmetinin ta kendisidir. Güvencesiz, sendikasız, yerin tam 7 kat dibinde, ekmek parası için, ölümü göze alarak çalışan maden işçilerinin Hükûmetin gözünde zerrece değeri yok; bunu işçilerimiz dâhil biliyor. Maalesef bunun ortadaki tespiti ve belgesi de bu ülkenin yönetiminin en tepesindekinin, maden kazalarına "fıtrat" demesinden geçiyor. Olması gereken, elbette, sahip olduğumuz zenginliklerimizi ortaya çıkartıp bunları kamusal bir anlayışla üretmektir ama gelin, görün ki mevcut iktidar döneminde redevans sistemiyle, taşeronlaşma yöntemiyle madencilik sahaları özel sermayeye peşkeş çekiliyor. Peki, madencilerimizin çalışma koşulları, ücretler ne oluyor? Daha da kötü hâle geliyor.

Sayın Bakanım, madenciliği güvenceli hâle getirmek zorundasınız. "Fıtrat" diyerek, "kaçak" diyerek, "Denetleyemedik." diyerek, "Terör tehlikesi vardır." diyerek bundan sıyrılamazsınız. Nasıl yandaşa sahip çıkıyorsanız madenciye de sahip çıkmak ve onun güvenliğini sağlamak zorundasınız; bu, sizin asli görevinizdir.

Çok değerli arkadaşlarım, halkımız da, ayrıca, biliyorsunuz, her hafta benzine zam olayını televizyonların karşısında öğreniyor. Öyle bir duruma geldi ki: Bir gün zam, bir gün indirim; bir gün zam, bir gün indirim. Ama ortada olan durum şu: Hükûmet vatandaşa kaşıkla verip kepçeyle geri alıyor maalesef. Hükûmetin bu durum için açıklamasıysa: Otomatik olarak kurulmuş bir sistem var, buna ne bakanlıklar karar veriyor ne Hükûmet karar veriyor ne de Enerji Bakanlığı karar veriyor.

Sayın Bakanım, biz de burada halkın adına konuşuyoruz, lütfen sekiz dakika saygı göstermeyi öğrenin, ayıp ya! Burada konuşuyoruz, orada yüzümüze bakmıyorsunuz. İkide bir "Sayın Bakanım" diyorum, "Sayın Bakan" dahi demiyorum, orada sohbet ediyorsunuz.

Onun için sizden rica ediyorum dinlemenizi.

Bakın, madem bu fiyatlar otomatik olarak düşüyorsa kur düştüğü zaman neden fiyatlar düşmüyor? Milletin aklıyla dalga mı geçiyorsunuz? Bakın, siz benzin istasyonlarını, akaryakıt depolarını vergi dairesine çevirdiniz, vergi dairesine, bunu herkes biliyor.

Yalnız biz ısınmadan örnek verelim.

Şimdi, değerli arkadaşlar, ısınmayan bir evde yaşayabilir misiniz, bunu size soruyorum. Yaşayamazsınız ama doğal gaz sanki çok önemli bir lüks malzemeymiş gibi ÖTV ve lüks tüketimmiş gibi yüzde 18 KDV alıyorsunuz.

Sayın Bakanım, tam bir sene evvel evlerde ısınma amacıyla kullanılmak üzere bir kanun teklifi hazırladım. Burada evlerde ısınma amacıyla kullanılan doğal gazın hem ÖTV'sinin alınmaması hem de KDV'sinin yüzde 1'e düşmesi için bir teklif verdim. Bütçe görüşmelerinde de size tekrar bununla ilgili bilgi verdim. Şimdi, sizden ricamız, 2012 yılında Dünya Enerji Konseyi Türk Milli Komitesi de bunun bu şekilde yapılmasını size tavsiye etti. Zaten siz de her fırsatta Hükûmet olarak halktan yana olduğunuzu, işte "Biz her zaman halkımızın yanındayız." diyorsunuz. Onun için, diyoruz ki: O zaman gelin, buna destek verin, el birliğiyle iktidar muhalefet milletin ısınma faturasını düşürelim. Zaten BOTAŞ'ın artık vergi şampiyonu olduğunu bilmeyen de kalmadı yani "Para yok." deme hakkınız da yok". 

"Değerli arkadaşlarım, bakın, normalde hükûmetlerin hesabı tam bağımsız bir ülke yaratmaktır ama 2000 yılında geldiğimiz noktada ülkemizin bağımsızlığı, enerjide dışa bağımlılığı yüzde 67'ydi, şu anda yüzde 76. Yani herkes gidiyor başka yere, biz gidiyoruz tersine. Bu şekilde tam bağımsız bir Türkiye'yi nasıl yaratacağız?" diye soran Akın, "Sayın Bakanım, biz çözüm önerilerimizle ve yapıcı muhalefetimizle hep sizlerle beraber olduk çünkü bu enerjinin, enerji politikasının partisi olduğuna inanmıyoruz. Onun için el birliğiyle çözmek için mücadele ediyoruz. Biz bunun için bir proje geliştirdik, enerji kooperatifçiliği. Bununla ilgili uygulamalar da var. Bu enerji kooperatiflerini gelin, el birliğiyle büyütelim, Türkiye'nin her yerine bunu lanse edelim ve bu şekilde ülkemizin ucuz elektriğe kavuşmasını, halkımızın elektrik piyasasının içinde olmasını el birliğiyle yapalım" diye ekledi. 

Editör: TE Bilisim