13 Mayıs 2014 tarihinde meydana gelen ve 301 kişinin hayatını kaybetmesi nedeniyle ülke tarihinin en ölümlü iş kazası olan Soma katliamı Zonguldak Kültür ve Eğitim Vakfı ile TMMOB Maden Mühendisleri Odası Zonguldak Şubesinin birlikte düzenlediği etkinlikte anıldı. "Alın Yazısı Değil Kömür Karası" başlığıyla, TMMOB Maden Mühendisleri Odası lokalinde yapılan etkinliğe kalabalık bir izleyici topluluğunun yanı sıra eski Zonguldak Valisi Yavuz Erkmen, Genel Maden İşçileri Sendikası Genel Başkanı Ahmet Demirci, ZOKEV Yönetim Kurulu Başkanı Zafer Kalafat, Soma davası bilirkişisi Prof. Dr. Vedat Didari de katıldı. Etkinliğin açılışına yapan ZOKEV Yönetim Kurulu Üyesi Ahmet Öztürk, "Bugün, Soma'da, iş cinayetinde yitirdiğimiz 301 emekçiyi anmak için toplandık. Aynı acıyı defalarca yaşamış bir kentin insanları olarak, bizlerde bu acıyı en az Somalılar kadar derinimizde hissettik. Bir daha bu acılar yaşanmasın istiyoruz. Gelişmiş ülkelerdeki iş güvenliği alanında yapılan uygulama neyse Türkiye'de de o olsun istiyoruz. Bizim ülkemizin insanı da, en az o ülkelerin insanları gibi yaşamayı hak ediyor" dedi.

UMMAN: "SUÇ KAZADA ÖLENLERİN ÜZERİNE YIKILMAYA ÇALIŞILIYOR"

Arkasından Fahri Bozbaş, Levent Özger ve Leyla Cevahir'den oluşan "Kömür Karası" müzik grubunun madenci şarkılarını söylediği etkinlikte, daha sonra, kendisi de madende çalışırken bir OHAL Kararnamesi ile görevinden ihraç edilen Salim Çalık şiirler okudu. Uzun yıllar madende çalıştığını ve maden işçileri üzerine belki de en çok şiir yazan kişi olduğunu söyleyen Çalık'ın dinletisi ilgiyle izlendi. Daha sonra Ayrıntı Yayınları arasında çıkan "Çizmelerini Çıkarayım mı"  adlı kitabın yazarları Onur Yıldırım ve Uğur Şahin Umman Soma katliamı ve sonrasındaki süreci anlatan bir sunum yaptı. TMMOB Maden Mühendisleri Zonguldak Şubesi Başkanı Erdoğan Kaymakçı'nınmoderatörlüğünü yaptığı söyleşide ilk konuşan Uğur Şahin Umman, katliamın tümüyle çarpık çalışma sistemi ve kâr hırsıyla meydana geldiğini belirtti. Devletin çok açık şekilde davaya müdahil olduğunu söyleyen Umman, dava hakiminin en can alıcı yerde değiştirildiğini ve yerine Elbistan'da bir dağın göçmesi sonucunda hayatını kaybeden ve cansız bedenlerine hâlâ ulaşılamayan maden emekçilerinin davasına bakan hakimin atandığını, mağdur avukatlarınınsa tutuklanarak hak arayışlarının engellenmeye çalıştığını söyledi. Umman'ın verdiği bilgiler arasında, mahkemede tüm suçun kazada hayatını kaybeden nezaretçilerin üzerine atılmaya çalışıldığı şeklinde notlar da vardı.

YILDIRIM: "BU CİNAYETTE HERKESİN PAYI VAR"

Kitabın diğer yazarı Onur Yıldırım ise, İzmir'de serbest gazeteci olarak görev yaparken, olayı duyar duymaz müdahil olduklarını ve sorasında da aralıksız 3 yıl çalışarak bu kitabı yazdıklarını, süreç içinde Soma'dan başka bir şey düşünemez hale geldiklerini söyledi. Yıldırım katliamda ayrımsız herkesin şu ya da bu oranda suçlu olduğunu söylerken, meslek odalarından, sendikalara, siyasi partilerden iktidara kadar hiç kimsenin görevini tam anlamıyla yapmadığını söyledi. Kazanın oluşumunun esas nedenlerinden biri olan dayıbaşlık sisteminin mahkemede gizlenmeye çalıştığını da söyleyen Yıldırım, "Benim anlamadığım, 4 yıl üniversite okuyarak maden mühendisi payesini kazanmış bir insan, ilkokul mezunu bir dayıbaşından nasıl emir alır? Hadi aldı diyelim, bunu mahkemede niye anlatmaz? Kazanacakları aylık beş bin lira, 301 işçinin yaşamından daha mı önemli" dedi. Yıldırım, o gün orada şube başkanı durumunda olan bir sendikacının şimdi genel merkez yöneticisi yapılarak adeta taltif edildiğini söyleyerek sistemin çarpıklığına örnek verdi.

DİDARİ: "YASALARDA GEREKLİ DÜZENLEMELER YAPILMIYOR"

Etkinliğin soru cevap bölümünde söz alan davanın bilirkişilerinden Prof. Dr. Vedat Didari ise, tüm ifadeleri tek tek okuduğunu ve yaşananların dayanılır gibi olmadığını söyleyerek, "Meselenin çok önemli bir siyasi yanı var. Bakın yıllardır her platformda anlatmaya çalışıyorum. Ocakta bir kaza oluyor ve bu başka noktalardaki insanların toplu şekilde ölümüne neden oluyorsa, orada havalandırmayla ilgili sıkıntı var demektir. Toplu ölümler havalandırma yanlışları nedeniyle olur. Kozlu'da da öyle oldu, başka yerlerde de. Tüm ikazlarımıza karşın, yasaya ‘Afet riski olan ocaklar, münhasıran havalandırılmalıdır. Seri havalandırma yasaktır' ibaresini koyduramadık. Bu ibare yasalarda yer almış olsaydı bu felaketlerin hiçbiri yaşanmayacaktı" dedi. Etkinlik yazarların kitaplarını imzalamasıyla son buldu.

Editör: TE Bilisim