Bakana iletilmek üzere 81 ilde aynı anda basın açıklamasının yapıldığını belirten TeÇ-SEN il temsilcisi Muhammet Esim, Eğitim Bakanlığı camiasında biz de varız mücadelede külfete ortak isek nimetede ortak olmak için seslerini duyurmaya geldiklerini belirterek şunları dedi; 

“24 Haziran seçimleri sonrasında ülkemiz Parlamenter Hükümet Sisteminden, Cumhurbaşkanlığı hükümet sistemine geçiş yaptı. Bu süreçte Milli Eğitim Bakanlığı görevine de Prof Dr. Ziya SELÇUK hocamız atandı. Sayın bakanımızın; akademisyen ve eğitimci olması, daha önceki çalışmaları, eğitime ve eğitimciye bakışı, ve bunun yanı sıra insani vasıfları önde tutan tavır ve tarzıyla, bu önemli görevi layıkıyla yerine getireceğini düşünüyoruz.

Kendisinin bu haliyle, eğitim camiamızda ve toplumumuzun büyük bir kesiminde memnuniyetle karşılandığını görüyoruz. Tabi bu memnuniyetin yansıması olarak da eğitim alanında atılacak adımlar, yapılacak yeni çalışmalar konusunda beklentilerin çok yüksek hale geldiğinin de farkındayız. Bu sebeple; Niyet hayır ise akıbetinde hayır olmasını temenni ediyoruz.

Bizler de bugün bu duygu ve düşüncelerle bakanlığın ve eğitim çalışanlarının sorunlarını dile getirip, çözümü noktasında fikirlerimizi, beklentilerimizi, kamuoyuna ve sayın bakanımıza iletmek için 81 il de basın açıklaması yapılmaktadır ve bizde Milli Eğitim Bakınlığı camiasında bizde varız mücadelesinde külfete ortak isek nimetede ortak olmak için sesimizi Zonguldak madenci anıtından duyurmaya gelmiş bulunuyoruz.

Sayın Bakanım.

Milli Eğitim Bakanlığının bugün 40 bin civarında yardımcı hizmetler sınıfı, 25 bin civarında genel idare hizmetler sınıfı ve 10 bin civarında teknik hizmetler sınıfı olmak üzere en az 75 bin eğitim çalışanı açığı vardır. Okullarımızda Memur, Hizmetli, Kaloriferci, Bekçi, teknisyen kadroları kalmamıştır. Tek hizmetliye veya kaloriferciye okulun tüm işleri yöneticiler tarafından yaptırılmaktadır. Aşırı işyükü karşısında okul ve kurumlarda günlük 2 ila 4 saat arasında fazla çalışma yapılmaktadır.

Bizler belki bir fiil eğitim vermiyoruz ama bugün bu şartlara rağmen, sınıflar pırıl pırıl tertemizse, sıralarımız ve kapılarımız kırık değilse, kaloriferlerimiz yanıyorsa,tüm yazışmalarımız zamanında yapılıyorsa, okullarımızın gündüz ve gece güvenliği sağlanıyorsa,eğitim öğretim faaliyetinin koordinasyonu bin bir fedakarlıkla yerine getiriliyorsa, eğitim çalışanları, görevlerinin başındadır ve hakkıyla layıkıyla görevlerini yerine getiriyor demektir.

Bizler eğitim çalışanları olarak yıllardır üzerimize düşen görevleri layıkıyla yerine getiriyoruz ancak tüm bu fedakarlıklarımızın ve gayretlerimizin karşılığında, kurum içinde uygulanan politikalarda üvey evlat muamelesine tabi tutuluyoruz.

Sizden isteğimiz eğitim çalışanlarının haklı taleplerini dinlemeniz ve eğitim çalışanları üzerinde oluşmuş üvey evlat hissini, öz evlat hissine dönüştürülmesi yönünde adımların atılmasını,bir an önce sağlamanızdır” dedi.

Editör: TE Bilisim