Aris Nalcı'nın Paros için yazdığı makale...

Soma'da yaşananlar yine bizleri eski madenlere ve madencilerin yaptıklarına götürüyor. Türkiye'nin madencilik tarihine baktığımızda ilk kazmanın 1800'lerin başında Avrupa'ya kömür satma işine girişen Ermeniler tarafından yapıldığını görüyoruz.

Birçok kaynakta isimleri geçse de Ermeni madencilerle ilgili Türkçe kanyanklar henüz yeterli değil, ancak yerel maden ocaklarının ve belediyelerinin kaynakları oldukça dolu.

Milli tarih yazıcıları herhalde ana arşivleri yok ederken, yereldeki defterleri yakmayı unutmuşlar…

Bu kaynaklardan en çok bulabildiğimiz ise Türkiye'nin  en deneyimli madencilerinin yetiştiği Zonguldak.

Sultan III. Selim'in reformlarının ardından Türkiye'de madencilik alanında yatırımların yapıldığını Kastamonu Üniversitesi'nden Prof. Dr. Ahmet Öğreten'in İngilzce makalesinden öğreniyoruz.

Öğreten müslüman olmayan madencilerle ilgili yerel kaynaklardaki tüm bilgileri günümüze aktardığı bu makalesinde önemli bilgiler veriyor.

Ama gelin biz Öğreten'in makalesindeki bilgilerden önce Zonguldak'lı yerel bir araştırmacı Kadir Tuncer'in KGD Bayram Gazetesi'nde yazdıklarına bakalım.

Zonguldak'lı Rum ve Ermeni komşularımıza ne oldu?

Kadir Tuncer makalesinde 1923'e kadar Zonguldak'ta Rum ve Ermeni nüfusunun yüksekliğine dikkat çekerken 1923'teki yerel bir gazetede bölgedeki Ermenilerin gemiyle gönderildiği bilgisine ulaşmış.

Tuncer şu anda Zonguldak'ta bir semt ismi olan Karamaya semti ve sokağının adını nereden aldığına da açıklık getiriyor yazısında.

Zonguldak'ın en meşhur ve eski semtlerinde Karamaya aslında Türkiye'de diğer sokak ve yer isimleri gibi daha Rum ve Ermenilere ait olan yerlerin isimleri değiştirilirken almış bu ismi. Semtin asıl ismi Karamanyan. Zonguldak'a ilk kazmayı vuran 6 kişiden biri Artin Karamanyan'dan alıyor ismini.Ama sonundaki "n" düşmüş ve Karamaya olmuş.

TC arşivlerine geçildiğinde bölgedeki kömür madeni işletmecilerinin bazılarının isimlerinin bu şekilde değiştiği biliniyor. Bazısı 1915'te çocuklarının isimlerini türk isimleriyle değiştirmiş, bazısı ise kendi soyadlarını değiştirerek şirketlerini korumaya almak istemiş.

Kastamonu'da yayınlanan "Açıksöz Gazetesi", 27 Aralık 1920 tarihli sayısında; "Zonguldak'taki Hıristiyan/Rum ahaliden 99 hane Türk yetkililerce gemilerle Zonguldak dışına çıkarıldı" haberini yazdı. 1921 yılında Zonguldak'ta avukatlık yapanlar: Eftim Yorgiyadis, Safranbolulu Vasilaki, Safranbolulu Hıristo, Dayıoğlu Vasilaki. Kömür madeninde çalışan işçilerden bazıları: Arapsonlu Yorgi Velet Apustol, Aksakaloğlu Klovlu Velet Dimitri, Pavli Oğullarından Porika oğlu Nikola, Ereğlili Kiremitçi oğullarından Hıristo oğlu Panayot.

Karamanyan'ın ismine birçok yerel kaynakta rastlanıyor. Kadir Tuncer'in makalesinde 1910'larda müslüman olan Ermenilerin eski ve yeni isimlerinin bile Zonguldak'taki bazı kayıt defterlerinde tutulduğu belirtiliyor.

 

Redovasyon sistemi ve madenci güvenliği

Osmanlı'da 15 Haziran 1847'de Ereğli'de başlayan madencilik faaliyetleri Artin Karamanyan ve 5 ortağı ile gelişiyor. 6 ortakla başlayan şirket daha sonra 12 hissedarla genişleyerek Zonguldak'taki ilk maden işletmecilik faaliyetini başlatmış oluyorlar. Ereğli kömür havzasında 1841'den itibaren 385 maden bulunuyor. Bu madenlerin 41'i müslüman olmayan ahalinin ortaklığı ya da özel şirketi tarafından yapıldığı bilgisi de Zonguldak Üniversitesi arşivlerindeki bilgilerde geçiyor.

Bu arşiv belgeleri başta olmak üzere Prof. Dr. Ahmet Öğreten'in makalesinde de geçen önemli bir noktaya dikkat çekmek gerekiyor.

Bugün Soma'daki facianın ardında yatan bir çeşit özelleştirme olan Redovasyon sistemi.

Bu sistem madenin tamamının ruhsatını devlete ait bırakırken işletmeyi özel bir şirkete veriyor. Şirketin çıkardığı madenin tamamının devlet tarafından satın alınacağı garantisi verilerek özel şirketler bu endüstriye teşvik ediliyor.

1850'ler bu sistemi uygulamaya koyan ise Terhane-i Amire. Daha önce Hazinei Hassa'ya ait olan işletmeler şirketlerinde bir nevi özerkliğe sahipler. Zonguldak gibi kömür havzalarındaki zenginliği keşfeden Avrupalı enerji üreticilerinin de gözlerini parlatan bu zenginlik 1850'ye kadar özel maden işletmelerine yurtdışından teklifler gelmesini sağlıyor.

İlk başlarda bunu avantajına kullanan Osmanlı bir süre sonra yabancı şirketlerin burada hissedar olmaya başladığını görünce müdahale etmek sitiyor ve tüm kömür madenlerinin işletmelerini Hazinei Hassa'dan Tophane-i Amire'ye veriyor.

Tophane-i Amire'nin yeni uygulaması ise şirketlerin tüm kömürlerini devlete satmasını zorunlu kılınca şirketler kömürün tamamını satmak istiyor. İşte redovasyon sistemi Osmanlı coğrafyasında bölye doğuyor.

1847'de Tophane-i Amire'nin koyduğu kurallar gereği başlayan bu uygulama tabii ki günümüze karşımıza farklı bir şekilde çıkıyor. Kapitalist sistemin işçi sömürmek için kullandığı sistem Mayıs ayında resmi rakamlara göre 302 can aldı.

Bir başka dikkat çekici taraf ise devletle özel madenler arasında imzalanan satış belgelerinde madencilerin güvenliğinin sağlanacağına dair hiçbir ibare bulunmaması.

Zonguldak Ermenileri (Kadir Tuncer'in makalesinden)

1920'li yıllarda Zonguldak'ta kömür ocağı sahibi olanlardan bazıları: Artin Karamanyan (Karamanyan adı günümüzde Zonguldak'ta bir semtin adı), İstefan Yorgiyadis, Kozma Efendi (Kozma adı günümüzde Zonguldak merkeze bağlı Kilimli beldesinde bir mahalle adı), Cevahircioğlu Bodosaki, Setrak Pembeciyan, Serkis Rakıcıyan, Tenekeci Vasil, Bartınlı Mihail Kozmidis, Bartınlı Kozmaoğlu Petro, Hallaçyan Parsih, Kara Simo, Enevidos Paskal… Zonguldak Ticaret ve Sanayi Odası'nın 29 Mart 1923'de oluşturulan 12 kişilik yönetim kurulundan 6'sı Hıristiyan ahaliden.

Editör: TE Bilisim