Savcılığın hakkında "FETÖ/ PDY ile irtibatı yoktur" kararı vermesine rağmen görevine iade edilmeyen Eğitim- Sen Zonguldak Şubesi sekreteri İsmet Akyol'u da köşesine taşıyan akademisyen ve köşe yazarı Nilgün Tunçcan Ongan'ın TİS görüşmeleriyle ilgili yazısı şu şekilde;

"Kamu görevlilerinin 4. dönem TİS görüşmeleri 1 Ağustos itibarıyla başladı. Grev hakkı olmaksızın sürdürülen görüşmelerin "toplu pazarlık" sayılamayacağı gerçeği bir yana, içinde bulunduğumuz siyasal atmosfer sürecin en temel şekil şartlarını bile ortadan kaldırarak yol alıyor.

Darbeyle uzaktan yakından ilişkisi olmadığı gibi darbe karşıtlığı aşikar olan binlerce KESK üyesi ihraç edilmiş durumda. Aralarında darbeye karşı verdikleri mücadele dolayısıyla geçmişte bedel ödeyenler de var, Eğitim- Sen Zonguldak Şubesi sekreteri İsmet Akyol Hoca gibi savcılıktan "FETÖ/ PDY ile irtibatı yoktur" yazısı alarak ne "olmadığını" belgeleyenler de!

Ancak ne OHAL son buluyor, ne de herhangi bir hukuksal delil  ya da yargı kararı olmaksızın gerçekleştirilen ihraçlar konusunda bir geri adım var. Üstelik ihraçların kapsamı, KHK'lerde düzenlendiği biçimiyle kamu görevinden men etmekle de sınırlı tutulmuyor. İhraç listelerinde adı olanlar başka bir işte çalıştırılmadıkları gibi eğitim hakkından da faydalandırılmıyorlar. 

Kazandıkları üniversiteye kayıt yaptırmaları da, sendikal faaliyetlerini sürdürmeleri de engelleniyor. Haklarında, bırakın yargı kararını, herhangi bir soruşturma bulunmayanların bile yurt dışına çıkması yasak. 

Dolayısıyla ihraç edilen kamu çalışanları açısından çalışma hakkından eğitim hakkına, sendikal özgürlüklerden, seyahat hürriyetine kadar temel hak ve özgürlüklerin birçoğu tehdit altında.

İşte 4. dönem TİS görüşmeleri böylesi siyasi koşullarda başlatılmış bulunuyor. Daha da önemlisi; kamu emekçilerinin yüz yüze olduğu bu hak ihlallerinin hiçbiri masada yok! Zira tüm hizmet kollarında yetkili olan Memur- Sen, bu ihlalleri dert etmek bir yana buna alkış tutuyor.

Kamu emekçileri AKP Hükümetiyle de, Memur-Sen'le de bugün tanışmış değil. Hem siyasal iktidarın politikalarına hem de yandaşlığı uluslararası raporlarla kayıt altına alınmış olan yetkili "sendika"nın ortaya koyduğu yaklaşıma oldukça alışıklar. 

Memur-Sen'in geçmişi, Hükümetin kamu emekçileri için verdiği zammı fazla bulmaktan tutun da, TİS masasında kendisi dışındaki konfederasyonların yer almamasını istemeye kadar varan pek çok güzide(!) taleple dolu. 

Ve her defasında gördük ki; yaptıkları yapacaklarının teminatı! Zira amacı ve işlevi de bu.

Bununla beraber Memur-Sen Başkanı'nın TİS görüşmeleri başlarken "ihraçların ne kadar yerinde olduğunu" vurgulayan konuşması ise bu anlayışın artık emeğin çıkarlarını yok saymaktan geçip, diğer tüm haklarla beraber, doğrudan çalışma hakkını da yok sayma aşamasına ulaştığını gösteriyor."

Editör: TE Bilisim