Kaygı öğrenmenin önünde ki en büyük engel. Dolayısıyla çocuk odaklanamıyor dikkat dağınıklığı aslın da bir odaklanma sorunudur. İç  motivasyonu olmayan bir çocuk kolay kolay odaklanamaz aynı zamanda duygusal olarak zayıf olan çocuklar bir şeye kafasını taktıysa üzüldüyse zihni tamimiyle dağınık olur hiçbir şekilde derse veya konuya odaklanamaz.
Öğrenme tamimiyle ilişki kurmaktır. Buz eridiği zaman suya dönüşür buz ve su arasındaki ilişkiyi öğrendim ben şuan da . İki üç daha beş yapar sayılar arasındaki ilişkiyi öğrendim bu bir toplamadır. öğrenme ne zaman güçlüğe dönüşür öğrendiklerimizi hayatla ilişkilendirmediğimizde mesela çocuk okulda sıvı ölçü birimlerini öğrendi diyelim bu sıvı ölçü birimlerini sadece kağıt da bilgi olarak kalmamalı anne markete gittiği zaman her hangi bir içeceğin arkasındaki litreyi sormalı bir kilo olması için kaç tane daha almalıyım gibi sorular sorarsak çocuğa okulda öğrendiğim bilgiyi boşuna öğrenmemişim hayatla ilişkisi var dedirtmek lazım çocuğa. Biz okulda ki eğitim hayatı normal hayattan bağımsızmış gibi davranıyoruz çocuğa bu da yaptığımız en büyük yanlışlardan bir tanesi.
Kitap okuma alışkanlığı kazanma süreci ilk ve orta okul sürecinde kazanılan bir özellik. Şu an da ilk ve orta okul öğrencilerine indirgediğimiz zaman durumu çocuklar okuduklarını anlamıyor yada yavaş okuyor yavaş okuyan öğrenci zihninde bir çok şeyi canlandırdığı için dikkati dağılıyor dolayısıyla anlayarak hızlı okuma eğitimi alması lazım konsantrasyon eğitimi alması lazım. Doğru kitap okumayı da aslında bilmiyoruz bize hitap etmeyen kitapları okumayı bırakmalıyız herkesin ilgi alanı farklıdır hangi alandaki kitap bize hitap ediyorsa o alanda ki kitapları seçmemiz gerekiyor ilk ve orta okul öğrencilerinin okuma hızları nasıl bunlar tespit edilmesi  gerekiyor. Türkiye’de nüfus fazla olduğu için kitap okuma oranlarının buralarda daha fazla olduğunu söyleyebilirim ama Türkiye genelinde gerçekten okuduğunu anlamadığı için kitap okuma alışkanlığı olmayan çok fazla öğrenci var. Okuma ölçümü yapılsa bu sorunu çözseler kitap okuma alışkanlığı gerçekleşecek. 
Matematik temeli ilk okulda atılıyor ilk okuldaki çocukların orta okula geçmeden dört işlemi çok güzel bir şekilde başarması gerekiyor. İlk okulda çok pratik şekilde gerçekleştiremeyen öğrenci orta okula geçtiğinde kendisini başarısız görüyor pes ediyor. ilk okulda döneminde çocuklar zihinden işlem yapabilme kabiliyetine sahip dört işlemi gerçekten pratik bir şekilde yapabilme kabiliyetine sahip  bunun  gibi pratik işlem e yönelik eğitimler çok fazla verilmiyor müfredat da yok müfredat daha uzun ve zor yoldan gidiyor dolayısıyla pes etmeye çok yatkın öğrenciler matematik zor cümlesini çocuk bilinç altına atıyor. ilk okul üçüncü sınıf çocukların kendilerini ispatlama dönemidir bir çocuk kendisini üçüncü sınıfta ispatlayamadıysa matematik koşunu ele alalım dördüncü sınıfta ben zaten yapamıyorum matematik zaten zor diye pes ediyor o pes etmişlikle tamamlanmamış alt yapıyla orta okula geçtiğinde  ben zaten matematik yapamıyorum diye pes ediyor geri duruyor bu matematik ömür boyu peşinden gidiyor. Matematik bize ders için değil hayat için lazım her şeyde matematik var. Bu temelin ilk okul döneminde çok iyi yapılması lazım. Velilere tavsiyem çocuklarınızın orta okula geçmeden çarpım tablosunu ezberlemelerini sağlayın ve parmak hesabı yapmadan toplama yapabilmeli çocuklar  en azından bu ikisini evde verebilir veliler.
Ülkemizdeki eğitim sistemini spiral bir yapıya sahip bir konu altıncı sınıfta görülüyor yarım bırakılıyor yedinci sınıfta onun üzerine ekleniyor yedinci sınıfta bir yere kadar getiriliyor sonra sekizinci sınıfta daha da çok işlem yapılıyor her hangi bir  konudan bahsediyorum dolayısıyla bir konu tamamlanmıyor çocukta  tamamlanmayan leyde öğrenme gerçekleşemiyor en büyük sorunlarımızdan biri bu .altıncı sınıftaki konuşları oturtamayan yedini sınıfa eksik başlıyor çorap söküğü gibi geliyor o yüzden ben altıncı sınıfı çok önemsiyorum altıncı sınıf konularını tam oturttuğu zaman yedinci ve sekizinci sınıfta zorlanmayacak demektir neden çünkü spiral üzerine ekleniyor temel oturmadıktan sonra yedinci ve sekizinci sınıfta zorlanıyor sonra sekizinci sınıfta kaygı nasıl yetiştiremeyeceğim konu eksiğim var diye düşünerek kendini tamamen kaygıya ve strese teslim ediyor.
Sınav kaygısı öğrencelerden çok anne ve babalarda var aslında çocukların üzerindeki kaygıyı bu oluşturuyor beklenti çok yüksek oluyor çocuklarda .Çocukları rekabet duygusuyla harmanladığımızda çocuklar sınav yılına geldiklerinde alt yapısında sorun yoksa kaygı duyacak hiçbir şey yok aslında ama annelerin beklentisi var. anne ve babalar çocuklarının  akademik alt yapısından haberdar değiller bilmek zorundadır değiller ama o çocuklar hep eksikmiş gibi neden test çözmüyorsun neden ders çalışmıyorsun gibi baskılar çocuklarda kaygıyı oluşturuyor. Anne ve babalar bilmeden çocuklarda ki heyecanı kaygıya döndürüyorlar ilk önce anneleri sakinleştirmek lazım dünyanın sonu değil bu çocuklar bir şekilde üniversite okuyacaklar bir şeklîde orta okul okuyacaklar.
Günümüzde çocuğu sokağa bırakamıyor en güvenli ortamı  ev olarak görüyoruz. Anne ve babalar çocuklarla iletişim kurmadıklarında ellerinde ki telefon ve tabletlerdeki oyunlar iyi gelişiyor. Eğer çocuğunuza hep beraber şu oyunu oynayalım dediğinizde çocuk elindekini bırakır çünkü çocuğun gönlüne her şekilde oyunla alabilirsiniz. En azından evde akşam bütün aile toplandığın da telefonlar bir yere koyula bilir konuşulacağı zaman gidip konuşulup geri dönülür. Önce telefon tablet ve internetle alakalı öce kendimizi dizginlemeli örnek olmalıyız.
Kendine özgüveni olan annem beni bırakmaz anneme ben güveniyorum annem beni buradan bir şekilde alır terk etmez duygusunu yaşayan çocuklarda okula gitmek istemiyorum durumu oluşmuyor. sınıfta herkesten kendini geri hissediyor olabilir. Sınıfta rekabet ortamı oluşturulmuş olabilir öğretmen tarafından ödül sistemi varsa biri ödüllendiriliyorsa diğerleri ceza olarak algılana bilir bu tür durumların sebepleri daha çok duygusal durumlardan kaynaklanıyor anne sınıf öğretmeni ve rehberlik birimi bu durumu koordineli şekilde çözmeli en önemli şey çocuğu anlamak. Bizim veliler olarak yaptığımız durumlardan biri çocuğu dinlemiyor ve çocuğa güvenmiyoruz. 
Koşulsuz sevgi ve değer görmek ister çocuk ben reddediliyorum ben kabul görmüyorum duygusunu yaşadıkça çocuk kendini sanal dünyada ki ilgiye teslim eder. Bütün bağımlılıkların sebebi onları önemsemek ve dinlemekten kaynaklı notlarını derslerini değil.
Çocuklarınızın özgüvenli olmasını ayakları üzerinde durmasını istiyorsanız önce çocuklarınıza güveneceksiniz.”

Editör: TE Bilisim