Ayasofya tartışmalarına, ZBEÜ tarafından kabul edilen yüksek lisans tezinden örnek vererek katılan Ahmet Sarsık, " Atatürk, İslam'a, camiye ve ibadete karşı değildi. Aksine, milletin milli ve manevi değerlerine büyük önem veren bir devlet adamıydı. Bu konuda, yüksek lisans tezimde yer alan bir diyalogdan örnek vermek istiyorum. Atatürk ve Fevzi Çakmak yanlarında yüksek rütbeli subaylar ve milletvekilleri de olmak üzere tren yolculuğu yapmaktadır. Bu sırada yanlarına gelen bir milletvekili Atatürk'ün kulağına yüksek rütbeli bir subayın bir kompratmanda namaz kıldığını fısıldayarak şikayet eder. Atatürk, Fevzi Paşa'yı yanına alarak o kompratmana gider, namaz kılan subayı görürler. Atatürk, Fevzi Çakmak'a hitaben, "Paşam, az önce yanıma gelen milletvekili bu subayın dini görevini yerine getirmesi nedeniyle şikayet etti." diyerek, o milletvekiline tepkisini dile getirir. İlk durakta anılan milletvekilini trenden indirir." Atatürk'ün, dinimize, camilere ve ibadete olan saygısını gösteren pek çok örnek vardır. Bir başka örnek verelim… Atatürk, maiyetindekilerin " Namaz kılalım mı?" şeklindeki sorularına karşılık, " Dünya işlerini aksatmadan namazınızı kılınız" şeklinde yanıt vermiştir. Atatürk, 1923'te gerçekleştirdiği bir konuşmada ise şöyle söylemiştir. " Efendiler, camiler birbirimizin yüzüne bakmaksızın yatıp kalkmak için yapılmamıştır. Camiler, itaat ve ibadet ile beraber din ve dünya için neler yapılmak lazım geldiğini düşünmek, yani meşveret için yapılmıştır. Ülke işlerinde her bireyin zihni  başlı başına  faaliyette bulunmak elzemdir. İşte biz de burada din ve dünya için , istikbal ve istiklalimiz için, bilhassa hakimiyetimiz için neler düşündüğümüzü ortaya çıkaralım" Ayasofya tartışmaları sırasında Atatürk'ün dine karşıymış gibi gösterilmesini kabul etmek mümkün değildir. 1934 yılında Ayasofya'nın müzeye döndürülmesi kararı, savaştan yeni çıkmış, ekonomik ve siyasi dengelerini oluşturmaya çalışan genç Türkiye Cumhuriyeti'nde, Atatürk ve Bakanlar Kurulu tarafından alınmış "müze" kararını tamamen stratejik ve diplomatik bir karar olarak yorumlamak gerekir. Atatürk'ün ömrü vefa etseydi, belki de ileriki yıllarda bugün devletimizin aldığı kararın aynısını alacaktı. Sayın Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan'ın ifade ettiği gibi, Ayasofya'nın yeniden camiye dönüştürülmesi ve ibadete açılması kararı tamamen ülkemizin egemenlik hakları ile ilgilidir, Türkiye Cumhuriyeti kendi toprakları üzerinde karar vermek yetki ve iradesine sahiptir. Ayasofya'nın yeniden camiye çevrilmesi kararı milletimizin isteği doğrultusunda alınmış isabetli bir karardır. Bu arada CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu da daha önce yaptığı açıklamalarda, Ayasofya'nın yeniden camiye dönüştürülmesine karşı çıkmayacaklarını açıkça beyan etmiştir. Sonuç olarak, Türkiye Cumhuriyeti, kendi vatanı üzerinde tasarruf etme yetkisini kullanmış ve şanlı tarihimizin sembollerinden biri olan Ayasofya Camii ibadete açılmıştır. Bu konuda içerden ve dışardan gelen baskı ve tartışmaların sonuç getirmeyeceğini, Müslüman Türk Milleti'nin fethin sembolü olan Ayasofya'yı cami olarak görmek isteğinin bu kararla kesinleştiğini herkesin anlaması gerekiyor."

 

Editör: TE Bilisim