"HEM AYRANIM DÖKÜLMESİN, HEM BAŞIMA BİR İŞ GELMESİN
Öyle bir kente dönüştü ki Zonguldak,
Edepsiz edepliyi bastırır oldu.
Haksız haklıyı astırır oldu.
Sayın okur;
Siyasette yaşanan köklü değişimin ardından, bürokraside hala kafa karışıklığı hakim,
Öyle ki kendi ikballeri adına yapması gereken işe değil, arkasına aldığı siyasi güce odaklanmaya çalışan kesim köşe kapmaca oynamaya devam ediyor.
Biz bunları eleştirdiğimiz zaman
Kimi sağıra yatıyor,
Kimi saklambaç oynuyor.
Son günlerde piyasaya öyle model bürokratlarımız çıktı ki
İpleri iş insanlarının elinde
Bunlar tatlı tatlı götürürken olan kime mi oluyor?
Tabi ki dili lal olmuş sahipsiz memleketime!
Gülüşü güzel tatlı bürokratlarımızın yönettiği bu şehirde
Herkes kendi gücünü göstermenin peşine düşmüş iken bizim sessiz kalmamız bekleniyor.
Tepeden başlayan kokuşmuşluk,
Ne kadar daha sürer bilmiyoruz.
Fakat;
Bu ikiyüzlülüğün uzun sürmeyeceği oldukça aşikâr.
Sular yükselince balıklar karıncaları yer,
Sular çekilince karıncalar balıkları.
İçinde bulunduğumuz sistemde kimin av, kimin avcı olacağına suyun akışı karar verir.
E bizim de oturup suyun akışını bekleyecek halimiz yok tabi.
Bu şehir ikiyüzlü bürokratlardan bu güne dek çok çekti.
Zira biz güleni de gördük,
Güldüreni de gördük,
Güldürürken düşündüreni de gördük,
Ağlatanı da gördük.
Daha görecek çok da günümüz var.
Çünkü biz hancıyız onlar ise yolcu!
Fakat bu şehrin kaybedecek tek bir günü bile yok!
Bu güne dek bu şehirde siyasi boşluğu doldurmaya kalkışan hadsiz gazeteciler oldu.
Çıkıp bürokratları alenen yazdığı yazılarla tehdit etti.
O zamanlar bu durum prim yaparken şimdilerde tutar yanı kalmadı.
Neden?
Siyasette dengeler değişti,
Ve bu değişen dengeler siyasi boşluğa meydan vermez.
Son günlerde bürokrasideki kokuşmuşluğun en net örneğini İl milli eğitim müdürlüğünde yaşıyoruz.
Ereğli’de Beycumalı olmaktan başka hiçbir vasfı olmayan Harun Akgül’ün devlet terbiyesinden uzak tavırları herkesin malumu.
Öyle ki;
Seçim döneminde CHP Millet vekili adayına okul kütüphanesi açtıracak kadar akıl tutulması yaşayan bir bürokratın bu gücü nereden aldığını merak etmiyor değilim.
Valisinden Kaymakamına Harun Akgül’e herkes göz yumarken olan Zonguldak’ın geleceğine oluyor.
Bir İlçe milli eğitim müdürü düşünün ki;
Eğitimde ki başarısından ziyade hizmet aracıyla gittiği tatil konuşulsun
Ve daha ilginç olanı bunlar yüksek sesle konuşulurken
Sayın kaymakam ve sayın valinin hiçbir şeyden haberi yokmuş gibi davranması.
Biz bunları yazdığımız zaman herkes bizim İsmail Aksoy’dan yana tavır aldığımızı düşünüyor.
Oysa ki benim İsmail Aksoy ile bir kez bile tokalaşmışlığım yok.
Bu şehir buna alışmış işte,
Birileri okulun SGK paralarını Paris’te yerken bunu eleştirdiğin zaman muhakkak bir taraf olmak zorundasın.
Oysa devletin çıkarlarını,
Bu şehrin çıkarlarını düşünüyor olmana kimse ihtimal vermez.
Adam çıkıyor okula gitmesi gereken etleri evine götürüyor,
Bu adamı bir iş insanı koruyor.
Adam çıkıyor,
SGK’ya ödenmesi gereken paraları dostu ile yiyor.
Bu adamı bir iş insanı koruyor.
E diyeceksiniz ki;
‘Hemşerim, bu iş insanı kendini ne sanıyor?’
Demeyin!
Bir iş insanı bu şehirde tepeden tırnağa birçok bürokratı güdümü altına alabiliyor.
Bu tatlı ilişkiler, kimileri tarafından görmezden geliniyor.
Dedik ya;
Harun Akgül’ün Beycuma’lı olmasından başka pek bir meziyeti yok diye.
İşte tüm sorun orada başlıyor.
Hamdi bey koruyor, iş insanı koruyor, bu tatlı ilişki çarkının içindeki Saffet bey durur mu?
Oda koruyor!
Sayın Vali ile Sayın Kaymakam da hala Hamdi Uçar’ı milletvekili sanıyor.
Hem ayranım dökülmesinde, hem başıma kötü bir iş gelmesin niyetiyle herkese mavi boncuk dağıtan bürokratların, sonunun yakın olduğunu tahmin etmek zor değil.
Gazetecinin eşinin, kendini ayrıcalıklı sanarak işe gitmediği ve kimsenin buna ses çıkartamadığı şehirde köklü bir değişime oldukça az kaldığını görebiliyoruz.
Her kim olursa olsun, çıkıp yalana, talana, hırsızlığa göz yuman bürokratların karşısındayız.
Olmaya da devam edeceğiz!
Bu güzel gülen, güzel gözlü bürokratlarımız var ya.
İşte onların adı bile hatırlanmayacak bu şehirde!"
