Açıklamasında durumu en ince detayına kadar analiz eden Gazeteci İzzet Aslanbay “Olayın sonucunda kişisel olarak özür borçlu olduğum arkadaş ve çevredekilerden tekrar özür dilerim” dedi.

Aslanbay “Necati-Gökhan Günay vakasına ilişkin zorunlu ve son açıklama…” başlığı adı altında yayımladığı açıklamasında;

Dün akşam saatlerinde yaşanan, gelişimi ve gerçekleşmesini özet şekilde dün yaptığım paylaşımda ortaya koyduğum Ereğli Gazeteciler Derneği Başkanı Necati Günay ve oğlu Ereğli Belediyesi CHP Meclis Üyesi ve Kent Konseyi Başkanı Gökhan Günay’ın taraf olduğu yumruklanmamla son bulan olaya ilişkin hakkaniyet ölçüsünden şaşmadan son bir değerlendirme yapmayı ve bu konuyu sağlıklı insanların sağduyusuna havale etmeyi zorunlu gördüm. Ayrıca dün geceden itibaren gerek arayarak gerek mesajla ve yüz yüze geçmiş olsun dileklerini ileten ve destek veren tüm arkadaşlrıma teşekkür ediyorum...

Öncelikle kim haklı, kim haksız ikilemine hiç girmeden olaya ev sahipliği yapan işletme sahibinden, çalışanlardan ve en başta aynı ortamı paylaştığım arkadaşlardan bu rahatsız edici olayla karşı karşıya kalmalarından dolayı kendi adıma özür diliyorum.

SORUNUN TEMEL KAYNNAKLARI

Sorun dün de ortaya koyduğum gibi görünüş ve gerçekleşme biçimi itibarıyla son derece basit ancak sosyal, siyasal kişisel tercihler açısından ciddi bir çürüme, konum bilmeme, en azından çevreye ve topluma karşı saygısını yitirmiş bir arka plandan beslenen kör cüretkârlığın eseridir.

En başta sosyal olarak nerede nasıl oturacağını, ne konuşacağını, ne zaman oturum ne zaman kalkacağını bilememe gibi basit bir sosyal terbiye yoksunluğudur.

Siyasal ve örgütlü toplum olarak, siyaseti ve sivil toplumculuğu bulunduğu kanat neresi olursa olsun belli bir donanımla yapılan ve en azından içinde toplumsal hedef kırıntıları olan bakış açısından tümden soyundurarak, toplumda yer tutma, çıkar sağlama, en hafifinden günü kurtarmanın aracı olarak görmedir.

Bu a veya b kişisini eleştirmenin ötesinde toplumsal bir gerçek olarak karşımızda durmakta ve her birimiz az veya çok bunu bünyemize yedirmiş durumdayız.

KİŞİSEL DURUŞLAR VE ZAAFİYET

Kendi adlarına üzülerek söylemem gerekir ki olayın kahramanı baba-oğul bu zihniyetin Ereğli’deki en yalın ayak başı kabak örnekleridir. Bu durum kendi niyetlerinin ötesinde topluma içerilmiş bu zihniyetin ve bu zihniyeti kendine malzeme yapan siyaset ve sivil toplumculuğumuzun kokuşma noktasıdır.

Bir farkla ki baba ve EGD Başkanı olduğunu iddia eden Necati Günay’ın durumu daha kristalizedir. Başkanı olduğunu ileri sürdüğü ve her açıdan bir pazarlama ürünü olarak kullandığı EGD’den kurumsal, temsil gücü olan bir dernek olarak bahsetmek hatta hukuki ve tüzel kişiliğini bile tartışma dışı bırakmak güçtür. Üyelerin bile genel kurul öncesinde bizzat kendisi tarafından atandığı ve seçimle değişme imkanı bulunmayan nevi şahsına münhasır bir derneği Ereğli’de gazetecilik yapan insanların meslek örgütü saymak en başta bu işi bin bir zahmetle yapan bir avuç gazeteci arkadaşıma saygısızlıktır. Özü itibariyle EGD yerel bir meslek örgütü değil, Günay ve her dönem değişen birkaç ahbabının küçük dükkanından başka bir şey değildir. Bu yönüyle Necati Günay EGD başkanlığından istifa etsin demek bile saçma, gülünç ve bir o kadarda akıl dışıdır.

Oğul Gökhan Günay ise her hangi bir siyasal ve örgütsel sorumluluğu taşıyacak bilinç ve donanımdan yoksun, ancak yeni dönem siyasetinin ihtiyaç duyduğu yukardan talimatla çalışan ve mecliste oy işlevi gören bir çaresizliğin ürünü. Bu yönüyle de aslında tam anlamıyla bir mağdur. Bunları yaşanan sorundan dolayı hınçla bir kişiyi ezmekten ziyade kendimin de siyasete bulaşsam benze sıkıntıları yaşayacağımı bilmenin eşitlemesiyle söylüyorum.

Kendi açımdan vurgulamam gereken en temel husus ise kontrol edemeyeceğim bir ortamda kalma ve muhatabı kovmak yerine kendimin o ortamı terketme basiretini gösterememektir. O öngörüyle hareket etmedikten sonra muhataplarda kusur aramak benim açımdan basit bir öz savunma olarak kalıyor.

OLAY SONRASI

Olayın sonucunda kişisel olarak özür borçlu olduğum arkadaş ve çevredekilerden tekrar özür dileyerek şu tespitleri yapmak istiyorum.

Öncelikle olayın “şiddet” içeren kısmı o an itibariyle yaşanmış bitmiştir. Bunu özellikle aile çevrem, yakın arkadaşlarım ve bir biçimde gönül ilişkisi kurduğum herkesi kimisinin duygusallıkla, kimisinin gurur sorunu yaparak, kimisinin beni koruma iç güdüsüyle bir rövanş arayışına dönüşmesini başından itibaren reddettim. Böylesi bir tavrın savunulacak, akıldan geçirilecek bir yanı ne dünya görüşümle bağdaşır ne de bir çözümdür. Epey zorlansam da kimi arkadaşların desteğiyle bu konuda kontrolün sağlanmış olması sevindirici. Şunu açıkça deklere etmek zorundayım. Aile ve yakın çevremden, yaşadığımız sorun ne olursa olsun bu iki insana yönelik her hangi bir taciz, sataşma, şiddet uygulaması olursa bu sorumluluk bana aittir. Ancak bu iki şahısta bu konuda dolaylı da olsa kışkırtıcı bir durum yaratmamalı.

Bunun dışında Necati ve Gökhan Hünay’la farklı gerekçelerle sorun yaşayan, bu durumu o sorunları yeniden üretmenin gerekçesi haline çevirmek isteyen çoğu katıldığım eleştiriler olmak üzere her türlü fiili durum üçüncü kişileri bağlar.

SİYASAL BOYUT

Temsil ettikleri iddiasında oldukları makamlar ve siyasal parti aidiyetleri üzerinden farklı bir tartışmayı, o kurum ve partileri harekete geçmeye çağırmayı konuyla alakalı ve etik bir tavır olarak görmüyorum. Soruna bu yönüyle bakan arkadaşların görüşüne saygı duymakla birlikte işin bu boyutu bağımsız ve tüzel kişiliği olan Ereğli Belediyesi’nin ve CHP’ nin kendi iç sorunudur. Gösterecekleri tasarruf konusunda olayın tarafı olarak bir düşünce ileri sürmem söz konusu olamaz.

HUKUKSAL BOYUT

Olayın ardından bizzat konuşan telefonla arayan mesaj gönderen bir çok arkadaşım ısrarla olayı hukuksal zemine götürmemi istese de bunu da olası sonuçların, çalıştıkları kurumdan atılma gibi sonuçlara yol açacağı, bir eylem sahibinin cezalandırılmasını talep ederken, geçindirdiği ailesini mağdur etmeye yol açacağı için insani görmedim. Açıkçası burada insani bakışım hukuki süreci baskıladı ve pişman değilim.

SONUÇ OLARAK;

Olayın yaşanmasından ardından baba Necati Günay hatırını kırmayacağımı düşündüğü bazı arkadaşları devreye sokarak, dünkü olaya ilişkin yazımı silmemi, yazının kendilerini zor durumda bıraktığını iletti.

Kendilerine fiziki, hukuki ve insani hiçbir yöntemi kullanmadığım bu baba-oğulun en azından yaşanan rezillikten pay almaktan kaçma çabalarını ise yine basit kurnazlıklarının bir ürünü olarak gördüm ve reddettim.

Sadece kamuya açık şekilde “biz temsil iddiasında olduğumuz kurum, makam ve etiketlerin hakkını verecek donanımda değiliz, yaşanan olay da bundan kaynaklanmıştır, bu nedenle olaya tanık olanlardan ve Ereğli kamuoyundan özür dileriz” şeklinde bir açıklama yaparlarsa kendilerini vicdanen affedeceğimi söyledim.

Bunun ardından Necati Günay sosyal medya hesabından yine aynı kurnazlığın ürünü kısa bir açıklamayla özür diler gibi yaparak neredeyse haklı olduğunu iddia edeceği “Kamuoyunun Dikkatine..

Dün akşam yanlış anlaşılmadan dolayı yaşanan olay ziyadesiyle hepimizi üzmüştür. Bu konuyla alakalı değerli kardeşim İzzet Aslanbay ile ağabey kardeş ilişkisi içerisinde hukukumuz devam etmektedir. Birileri tarafından bu konunun başka yönlere çekilmemesi adına bu açıklama zorunlu hale gelmiştir. Meslektaşlar arasında zaman zaman tartışmalar yaşanabilir. Bu konuda bu mahalde değerlendirilmelidir. Üzüntümüz üzerinden prim yapılmamasını rica eder, saygılarımı sunarım. Ereğli Gazeteciler Derneği Başkanı I.Necati Günay” açıklamasını yaptı.

Kendisiyle her hangi bir görüşmem olmamıştır. Bahsettiği gibi bir barışma ağabey kardeş ilişkisi kendisinin fantastik kurgularıdır. Kaldı ki düşmanım da değildir. Sosyal bir zararlıdır ve bu zararlıyla kalem ve dil gücümle mücadele edeceğim.

Editör: TE Bilisim